Günlerdir Başbakan'ın ortaya attığı bir konuyu konuşup duruyoruz. Yatıyoruz kürtaj kalkıyoruz  
kürtaj. Yemek yerken kürtaj… Minibüste yolculuk yaparken bile radyoda bu konu konuşuluyor,  
insanlar bu konu üzerinde yorum yapıyor. Muhafazakar toplumda yaşadığımız iddia edilirken  
kadın erkek toplu taşıma araçlarında kendimizi kürtaj, sezaryen, doğum, doğum kontrol gibi bizce  
mahrem sayılan konuları konuşurken buluyoruz.
Başbakan Erdoğan'ın en başarılı olduğu konunun gündem değiştirmek olduğunu da şu bir haftalık  
süreçte anlamış bulunuyorum.
Erkek egemen bir toplumda yaşadığımız aşikar. Başbakanından tutun da bütün milletvekilleri,  
halk, hatta kadınlara değer verdiğini eşit olduğumu savunan bile bu kodlarla büyümüşüz. Kadının  
yeri bu nedenle yanımız değil her zaman arkamız olmuş. Bugün bile bazı kadınlar eşlerinin 3  
adım gerisinden yürüyor. Halbuki evlenmemizin ve yuva sahibi olmamızın temel nedeni hayat  
boyunca bir yandaş ile hayat geçirmek. Ama şu son 2 sene içinde izlediğimiz haberlerden de  
anlayacağımız gibi kadın bizim için sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceğimiz bir  
meta haline gelmiş. Yazık…
Tecavüz edilen kadınlar kürtaj yaptırabilir mi? Sorusuna, "Bebeğin ne suçu var? Tecavüz edenin  
suçunu bebeğe niye yüklüyorsunuz" diye savunma yapan, bunu yaparken yüzümüze dik dik  
bakabilen milletvekilleri ve bilim adamları var bu ülkede…
Kimse tecavüz edilen kadının haleti ruhiye sini düşünmeden yorum yapıyor. Peki şunu sormazlar  
mı insana?
Siz bazı sınavların formlarına neden "soyunda dönme olmayan Türk oğlu Türk olmak. Ailesinde  
hırsız var mı? Annesi babası sabıkalı mı?" sorularını katılım şartları arasına koyuyorsunuz?  
Neden başkalarının yaptığı suçları başkalarına yüklüyorsunuz? Mehmet Altan'dan pek  
hazzetmesem de, Habertürk'teki bir programda söyledikleri çok doğruydu. "Madem bu kadar  
dininize geleneğinize bağlıydınız neden zinayı serbest bıraktınız?"
İşte bu soru işin özünün din ile ilgili olmadığını, bunun siyasi bir manevra olduğunu ve Başbakan  
Erdoğan'ın yine kendi tabanını sağlama almak olduğunu gösteriyordu. Bu nedenle zinayı serbest  
bırakanlar kadını aşağılamış kadını bir meta haline getirmiştir. Sonrasında da kadından 3 çocuk  
isteyerek kadını bir kuluçka makinesi haline getirmek istemişlerdir. Şimdi de kadının elinde  
bulunan ve en temel hakkı olan kürtajı da almak istiyorlar.
Şu an TV programlarında konuşan profesörlere, din adamlarına, hatta ve hatta bu konuyu ateşli  
şekilde savunanlara bir soru sormak istiyorum.
Sizin eşinize bir sapık tecavüz etse… Eşiniz hamile kalsa… Siz o çocuğun doğması için elinizden  
geleni yapar mısınız? Yoksa kürtaj mı yaptırırsınız?
Hala kürtajın yasak olmasını savunuyorsanız…
Allah analı babalı büyütsün……!
GÜNÜN SÖZÜ: Kadın ve Erkek Eşittir, Eşit kalacaktır.

Günlerdir Başbakan'ın ortaya attığı bir konuyu konuşup duruyoruz. Yatıyoruz kürtaj kalkıyoruz  kürtaj. Yemek yerken kürtaj… Minibüste yolculuk yaparken bile radyoda bu konu konuşuluyor,  insanlar bu konu üzerinde yorum yapıyor. Muhafazakar toplumda yaşadığımız iddia edilirken  kadın erkek toplu taşıma araçlarında kendimizi kürtaj, sezaryen, doğum, doğum kontrol gibi bizce  mahrem sayılan konuları konuşurken buluyoruz.

Başbakan Erdoğan'ın en başarılı olduğu konunun gündem değiştirmek olduğunu da şu bir haftalık  süreçte anlamış bulunuyorum.

Erkek egemen bir toplumda yaşadığımız aşikar. Başbakanından tutun da bütün milletvekilleri,  halk, hatta kadınlara değer verdiğini eşit olduğumu savunan bile bu kodlarla büyümüşüz. Kadının  yeri bu nedenle yanımız değil her zaman arkamız olmuş. Bugün bile bazı kadınlar eşlerinin 3  adım gerisinden yürüyor. Halbuki evlenmemizin ve yuva sahibi olmamızın temel nedeni hayat  boyunca bir yandaş ile hayat geçirmek. Ama şu son 2 sene içinde izlediğimiz haberlerden de  anlayacağımız gibi kadın bizim için sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceğimiz bir  meta haline gelmiş. Yazık…

Tecavüz edilen kadınlar kürtaj yaptırabilir mi? Sorusuna, "Bebeğin ne suçu var? Tecavüz edenin  suçunu bebeğe niye yüklüyorsunuz" diye savunma yapan, bunu yaparken yüzümüze dik dik  bakabilen milletvekilleri ve bilim adamları var bu ülkede…

Kimse tecavüz edilen kadının haleti ruhiye sini düşünmeden yorum yapıyor. Peki şunu sormazlar  mı insana?

Siz bazı sınavların formlarına neden "soyunda dönme olmayan Türk oğlu Türk olmak. Ailesinde  hırsız var mı? Annesi babası sabıkalı mı?" sorularını katılım şartları arasına koyuyorsunuz?  Neden başkalarının yaptığı suçları başkalarına yüklüyorsunuz? Mehmet Altan'dan pek  hazzetmesem de, Habertürk'teki bir programda söyledikleri çok doğruydu. "Madem bu kadar  dininize geleneğinize bağlıydınız neden zinayı serbest bıraktınız?"

İşte bu soru işin özünün din ile ilgili olmadığını, bunun siyasi bir manevra olduğunu ve Başbakan  Erdoğan'ın yine kendi tabanını sağlama almak olduğunu gösteriyordu. Bu nedenle zinayı serbest  bırakanlar kadını aşağılamış kadını bir meta haline getirmiştir. Sonrasında da kadından 3 çocuk  isteyerek kadını bir kuluçka makinesi haline getirmek istemişlerdir. Şimdi de kadının elinde  bulunan ve en temel hakkı olan kürtajı da almak istiyorlar.

Şu an TV programlarında konuşan profesörlere, din adamlarına, hatta ve hatta bu konuyu ateşli  şekilde savunanlara bir soru sormak istiyorum.

Sizin eşinize bir sapık tecavüz etse… Eşiniz hamile kalsa… Siz o çocuğun doğması için elinizden  geleni yapar mısınız? Yoksa kürtaj mı yaptırırsınız?

Hala kürtajın yasak olmasını savunuyorsanız…Allah analı babalı büyütsün……!

GÜNÜN SÖZÜ: Kadın ve Erkek Eşittir, Eşit kalacaktır.