2014 yılında 13 milyon sigortalımızın, 5 milyonu asgari ücretle çalışıyormuş.
2 milyonu aşkın kişi, kredi kartından dolayı yasal takipte. Toplamda 57 milyon kart var, 15 milyon kişi tarafından kullanılan. Borçlularının, yaklaşık yarısının geliri, 1000 liranın altında.
Çalışanlarımızın 42,9’u asgari ücretle çalışıyor. Bu oran, kıyas edilen ülkeler arasında, en yüksek bizde. Bize en yakın Slovenya’nın: 19, 2.
Eğitim harcamalarımızın milli gelire oranı 4,1. Otuz ülke arasında, sondan dördüncüyüz. Bizden sonra: Slovakya, Bulgaristan, Romanya var.
Haftalık çalışma saatı, 50 saatten fazla olanların oranı , 34 ülke arasında en fazla bizde: %46. OECD ortalaması:%9. Kaldı ki, yine bu ülkeler arasında, kişi başına düşen milli gelir, en düşük yine bizde. Bizden sonra sadece Meksika var.
Okula devamsızlıkta ise durumumuz çok(!) iyi: Dünya ikincisiyiz. Önümüzde Arjantin var.
En çok idam, sırasıyla: Çin, İran, Suudi Arabistan, Irak, ABD,.. liste uzayıp gidiyor. Biz bu tabloda yokuz. Bu tabloya girmek için, alçakça cinayetlerin işlendiği dönemleri kollayanlar varsa da; kanacak göz yok kimsede.
Basın özgürlüğü indeksindeki yeriniz ne kadar yüksekse, ülkenizdeki inovasyon çalışmaları da o oranda fazla. Venezuella’dan sonra, dünyada basına en çok kısıtlamanın olduğu ülke: Türkiye.
Ülkelerin milli gelirlerinin, dünya milli gelirine oranındaki değişiminde, 1987’den 2014’e neler olmuş derseniz?: Endonezya ve Tayvan % 33, Güney Kore % 53, Hindistan % 93, Singapur % 100, Vietnam % 118, Çin % 330 arttırmış oranını. Bizde ne mi olmuş? Milli gelirimizin, dünya milli gelirine oranı 1987’ neyse, 2014’te de aynı. Hiç değişmemiş:%1,41. Yani değişim oranımız % 0.
Üretken yaştaki 1000 kişiye düşen yeni şirket sayısı bizde: 0,8. Bu oran Rusya’da 4,3. İtalya’da 1,9.
Avrupa’da hane halkına yardımda en alt sıradayız. Bütçenin 1000’de 2’si.
2011’de 1 milyon ton kömür çıkartmak için ABD’de 1; bizde ise 527 işçiyi öldürmüşüz.
Haydi son selamı da fındığımıza çakalım. Dünya fındık üretiminin % 85’i bizde. Fındığın ihracatından, 2,3 milyar dolar gelir elde ediyoruz. Ferroro markalaştırdığı fındıktan elde ettiği ciro: 11 milyar dolar.
Elbette kanaat getirmek, elbette şükretmek gerek! Hele hele “nankörlükle” itham edilmek de varsa ihtimaller arasında.
Bilimin, aklın, vicdanın dediğini yapsak:
Bu kadar bebeğimiz, işçimiz ölür mü?
Borç batağında, bu kadar yatanımız olur mu?
Kayıtsız, fazla mesaisiz çalışanımız olur mu?
Bu kadar işsizimiz olur mu?
Yaygınlaştırılmış ve sabite bağlanmış yoksulluğumuz kalır mı?