Masalların çoğunda bir enteresanlık var. Hatta belki de hepsinde.

Kibritçi Kız mesela…

   Kibritçi Kız masalını ilk okumam ne zamana denk düşer, bilemiyorum. Üzerinden epey süre geçmiş olmalı ama kafamda oluşturduğu sorular tazeliğini koruyor.

   Sonu kötü biten bilinen tek masal olmasının belli bir nedeni olabilir mi acaba?

   Sokak ortasında suratına yapışan kar tanelerini eriten küçük bir kız, sattığı kibriti nereden bulmuş olabilir? Dahası kibriti bulduğu yer gerçekten de düşündüğüm gibi sokaktaki tüm çocukları dilendiren, onlara bir şeyler sattıran, -o zaman da var mıydı acaba?- küçücük çocuklara ellerinde bezle araba camları sildiren çete liderlerinden en zavallısı olabilir mi? Ya da olmaması için herhangi bir sebep var mı?

   Belki biliyorsunuzdur, Tayland’da küçücük kız ve oğlan çocukları para yokluğundan sokak ortasında birileri tarafından birilerine pazarlanıyorlar. Bir nevi açık hava et pazarı. Bu açıdan bakıldığında Kibritçi Kız masalının ahlakı bozulmasın, çocuklar yanlış şeyler okumasın diye bu mesele yazar tarafından görmezden gelinmiş olabilir. Hatta belki yazarın bu durumdan haberi olmayabileceği gibi, o dönemde böyle şeyler gerçekleşmiyor da olabilir. Bilemiyorum.

   Biz dönelim Kibritçi Kız’a.

   Masalı okuyanlarınız biliyordur, Kibritçi Kız elindeki kibrit kutusundaki kibritleri dal dal harcarken, bir yandan da sonunda ölümü bulacağı hayaller âlemine dalıverir. Yazar küçük kızımızı öldürüverirken, okurlarına hissettirmemeye çalışır yani. Ölümü estetize eder.

   Yazarın estetize ettiği ölüm, sokak ortasında sırtına binen soğuk nedeniyle küçük kızın hayallerinde boğulması olarak da algılanabilir, azıcık daha estetize edilip yer altı edebiyatına kayıldığında. Tabii bunu pek tasvip etmiyorum şahsen, sonuçta okurunun çoğunluğu çocuk olan masalların sonunun yer altı edebiyatı misali karman çorman bir yok oluşa gittiği pek görülmüş şey değildir. Muhtemeldir ki sokak ortasındaki Kibritçi Kız’ın ölü bedeni –cesedi?- birileri tarafından bulunup kimsesizler mezarlığına koyulmuş olabilir. Ama böyle olmamış da olabilir. Bahtsız küçük kızımız, çok zengin biri tarafından bulunup ekstra lüks bir mezarlıkta müthiş güzel bir mezar taşı sahibi olarak da yatıyor olabilir bir yerlerde. Bu bizim düş gücümüze kalmış bir açık uç.

    Bunca açık uç, bunca karmaşa ve sonucunda ölen bir kızın hikâyesi neden bu kadar önemli peki?

   Sebep şu: Bunca kötümser bir masal dahi cerrah masasına yatırılıp bisturiyle parçalarına ayrıldığında güzel birkaç noktası bulunabilir. Ne de olsa, küçük bir kızın satamadığı kibritlerin sıcağını hissetmeye çalışmasına benzer bir umuda sahip olunabilir.

   Umut, her şeyi estetize edip güzel gösterebilir. Kibritçi Kızı bile.