(DÜNÜN DEVAMI...)
Korku hissinin neden var olduğuna vereceğim cevap ise belki de sizi tatmin etmeyecek ama korku bence kendisine ihtiyaç duyduğumuz için var. Çünkü korku savunma mekanizmamızın bir parçası. İçinde yaşadığımı dünya tarafından beş duyu organımıza milyarlarca algı sinyali göndermektedir. Algı eşiklerimiz bu milyarlarca algının sayısını azaltsa da beş duyu organımıza ulaşan algıların sayısı epeyce fazla. İnsan bu algıların hepsine bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde cevap verir. Bu ise insanı huzursuz edici bir durumdur. Neden en huzurlu anlarımızın uyku anlarımız olduğunu anladınız mı? Uyku anında bu duyu organlarımıza saldıran algı sinyallerinden kurtulmuş oluruz da ondan. Aslında kurtulmuş oluruz dersem sanırım yanlış olur. Cevap vermekten kurtuluruz desem sanırım daha doğru bir tabir kullanmış olurum. Çünkü insan uyku halinde bile bu algı sinyallerine cevap vermektedir. Soğuk bir ortamda uyuyan insanın yorgana bürünmesi, sıcak bir ortamda uyuyan insanınsa yorganı itmesi bun verilebilecek belki de en basit örnektir. Uyku anında bilincimiz kapandığından bu algı sinyallerine bilinçsiz tepkiler vermekteyiz. İşte bu algı sinyallerine pervasızca tepki vermez insan, kendine özgü savunma mekanizmaları geliştirmiştir. Bu savunma mekanizmaları ise insanın bedensel ve ruhsal bütünlüğünün ve mevcut yaşama düzeninin korunmasına yöneliktir. Korku ise bu savunma mekanizması parçalarından ve belki de ürünlerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda korku neden vardır sorusuna verilecek cevap insan (veyahut hayvan yani yaşayan organizma) var olduğu için vardır olacaktır. 
Benim şahsi kanaatim ise insanın kaçtığı korku hissine aslında muhtaç olduğudur. Bizler korkularımızdan kaçmak yerine korkularımızla yüzleşmeli, korkularımızı tanımalı ve korkularımızla birlikte bilinçli bir şekilde hayat yolumuzu ve sınırlarımızı çizmeliyiz. Öte yandan korkuyu yok saymak korkuyu yok etmez, aksine daha fazla besler ve aşırıya kaçmasına neden olur. Bence insan öncelikle korkularını kabul etmektedir ve bunda utanacak bir durum yoktur. Korkularını kabul etmekten korkmamalıdır insan. Hayat denklemimizin yadsınamaz bir elemanı olan korku hissini bu denklemden çıkarırsak şüphesiz bu denklemin sonucu bizi yanlış bir sonuca götürür. Bu ise başarısızlıktan başkasına yol açmaz. Korkularımızdan kaçmak ya da korkularımızı yok saymak yerine, korkularımızı tanımak ve onları lehimize kullanmak daha yerinde bir davranış olur. O meşhur sözde de denildiği gibi cahiller cesur olur. Bahsedilen bu cesaret ise övgü ile bahsedilen ve başarılara imza atan cesaret değildir. İnsanlara hata yaptıran ve olumsuz sonuçlar doğuran cesarettir.
Korku hissi aşırıya kaçıldığında ise şüphesiz ki insana ayak bağı olan bir histir. Korku hissinin aşırı gitmesi ile birlikte insan hatalar yapmaya başlar. Yapmaması gereken şeyleri yapar. Kendini hatalar bataklığına hapseder. Bunun sonucu ise hüsran ve yıkımdır. Elbette bunun aksi bir durumun olması da söz konusu değildir. İnsan korkularıyla var olmayacağı gibi korkusuzda varlığını sürdüremez. Var olması gereken korkulardan bir kaçını sıralamak gerekirse; insan bir başka insanı incitmekten korkmalıdır, insan suç işlemekten korkmalıdır. Elbette bu benim şahsi kanaatim.
Korkusuz yaşamayı becerebilseydik (ki ben bunun mümkün olabileceğine inanmıyorum) daha huzurlu bir hayatımız olur muydu? Elbette ki olmazdı. Bence insan koruları olmaksızın yaşamayı beceremez ve yok olurdu. Çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi korku hissi insanın savunma mekanizmalarından birisidir. Savunma mekanizması olmaksızın yaşamak ise bence mümkün değildir. Buradan çıkan sonuç ise oldukça şaşırtıcı; huzurun temini için bile korkuya ihtiyacı vardır insanın. Elbette bu yazımdan benim korkuyu öven bir insan olduğum sonucunun çıkması benim için son derece korkutucu ve doğru olmayan bir sonuç olur.
Biz insanlar korkuları olan varlıklarız. Bu konuda üzerimize düşen ise korkularımızı tanımamız ve korkularımızı kabul etmemiz. Ancak o zaman korkularımızı lehimize kullanabiliriz. Korkularımızdan kaçmak yerine korkularımızın nedenleri ve sonuçları üzerine kafa yormalıyız. Korkuyu anlamak hayatı anlamaya giden yolda belki de en çetin tepelerden birsidir. 
(NOT; Eğer biz korkularımızı tanıyıp kabul etmezsek otorite peşindeki birileri, bizim korkularımızı tanır ve korkularımızı kendi lehlerine ve bizin aleyhlerimize kullanır. Bu insanı köle yapmanın bir biçimidir. Geçmişte ve günümüzde bunun birçok örneği mevcuttur. Bu sebepten her modern insan korkularını tanımak ve kabullenmek zorundadır.)
ALINTI

(DÜNÜN DEVAMI...)
Korku hissinin neden var olduğuna vereceğim cevap ise belki de sizi tatmin etmeyecek ama korku bence kendisine ihtiyaç duyduğumuz için var. Çünkü korku savunma mekanizmamızın bir parçası. İçinde yaşadığımı dünya tarafından beş duyu organımıza milyarlarca algı sinyali göndermektedir. Algı eşiklerimiz bu milyarlarca algının sayısını azaltsa da beş duyu organımıza ulaşan algıların sayısı epeyce fazla. İnsan bu algıların hepsine bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde cevap verir. Bu ise insanı huzursuz edici bir durumdur. Neden en huzurlu anlarımızın uyku anlarımız olduğunu anladınız mı? Uyku anında bu duyu organlarımıza saldıran algı sinyallerinden kurtulmuş oluruz da ondan. Aslında kurtulmuş oluruz dersem sanırım yanlış olur. Cevap vermekten kurtuluruz desem sanırım daha doğru bir tabir kullanmış olurum. Çünkü insan uyku halinde bile bu algı sinyallerine cevap vermektedir. Soğuk bir ortamda uyuyan insanın yorgana bürünmesi, sıcak bir ortamda uyuyan insanınsa yorganı itmesi bun verilebilecek belki de en basit örnektir.

Uyku anında bilincimiz kapandığından bu algı sinyallerine bilinçsiz tepkiler vermekteyiz. İşte bu algı sinyallerine pervasızca tepki vermez insan, kendine özgü savunma mekanizmaları geliştirmiştir. Bu savunma mekanizmaları ise insanın bedensel ve ruhsal bütünlüğünün ve mevcut yaşama düzeninin korunmasına yöneliktir. Korku ise bu savunma mekanizması parçalarından ve belki de ürünlerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda korku neden vardır sorusuna verilecek cevap insan (veyahut hayvan yani yaşayan organizma) var olduğu için vardır olacaktır. 

Benim şahsi kanaatim ise insanın kaçtığı korku hissine aslında muhtaç olduğudur. Bizler korkularımızdan kaçmak yerine korkularımızla yüzleşmeli, korkularımızı tanımalı ve korkularımızla birlikte bilinçli bir şekilde hayat yolumuzu ve sınırlarımızı çizmeliyiz. Öte yandan korkuyu yok saymak korkuyu yok etmez, aksine daha fazla besler ve aşırıya kaçmasına neden olur. Bence insan öncelikle korkularını kabul etmektedir ve bunda utanacak bir durum yoktur. Korkularını kabul etmekten korkmamalıdır insan. Hayat denklemimizin yadsınamaz bir elemanı olan korku hissini bu denklemden çıkarırsak şüphesiz bu denklemin sonucu bizi yanlış bir sonuca götürür. Bu ise başarısızlıktan başkasına yol açmaz. Korkularımızdan kaçmak ya da korkularımızı yok saymak yerine, korkularımızı tanımak ve onları lehimize kullanmak daha yerinde bir davranış olur. O meşhur sözde de denildiği gibi cahiller cesur olur. Bahsedilen bu cesaret ise övgü ile bahsedilen ve başarılara imza atan cesaret değildir. İnsanlara hata yaptıran ve olumsuz sonuçlar doğuran cesarettir.

Korku hissi aşırıya kaçıldığında ise şüphesiz ki insana ayak bağı olan bir histir. Korku hissinin aşırı gitmesi ile birlikte insan hatalar yapmaya başlar. Yapmaması gereken şeyleri yapar. Kendini hatalar bataklığına hapseder. Bunun sonucu ise hüsran ve yıkımdır. Elbette bunun aksi bir durumun olması da söz konusu değildir. İnsan korkularıyla var olmayacağı gibi korkusuzda varlığını sürdüremez. Var olması gereken korkulardan bir kaçını sıralamak gerekirse; insan bir başka insanı incitmekten korkmalıdır, insan suç işlemekten korkmalıdır. Elbette bu benim şahsi kanaatim.

Korkusuz yaşamayı becerebilseydik (ki ben bunun mümkün olabileceğine inanmıyorum) daha huzurlu bir hayatımız olur muydu? Elbette ki olmazdı. Bence insan koruları olmaksızın yaşamayı beceremez ve yok olurdu. Çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi korku hissi insanın savunma mekanizmalarından birisidir. Savunma mekanizması olmaksızın yaşamak ise bence mümkün değildir. Buradan çıkan sonuç ise oldukça şaşırtıcı; huzurun temini için bile korkuya ihtiyacı vardır insanın. Elbette bu yazımdan benim korkuyu öven bir insan olduğum sonucunun çıkması benim için son derece korkutucu ve doğru olmayan bir sonuç olur.

Biz insanlar korkuları olan varlıklarız. Bu konuda üzerimize düşen ise korkularımızı tanımamız ve korkularımızı kabul etmemiz. Ancak o zaman korkularımızı lehimize kullanabiliriz. Korkularımızdan kaçmak yerine korkularımızın nedenleri ve sonuçları üzerine kafa yormalıyız. Korkuyu anlamak hayatı anlamaya giden yolda belki de en çetin tepelerden birsidir. 

(NOT; Eğer biz korkularımızı tanıyıp kabul etmezsek otorite peşindeki birileri, bizim korkularımızı tanır ve korkularımızı kendi lehlerine ve bizin aleyhlerimize kullanır. Bu insanı köle yapmanın bir biçimidir. Geçmişte ve günümüzde bunun birçok örneği mevcuttur. Bu sebepten her modern insan korkularını tanımak ve kabullenmek zorundadır.)ALINTI