Atatürk, Laik cumhuriyeti kurarken orta doğuda yaşananların ,ülkemizde yaşanmamasını istemiştir.Türk milletinin var oluşunda din ve etnik ayrışmanın önünü kesecek ,milli birlik içinde yaşamanın laik cumhuriyetle mümkün olacağını görmüş ve uygulamaya geçmiştir.Atatürk laik cumhuriyetle Türk milletini evrensel hukukla tanıştırmış,Cumhuriyet yurttaşı olmanın yolunu açmıştır.Geçmişten gelen sunni,alevi ayrışmalarını büyük ölçüde laik yaşamla ortadan kaldırma fırsatını ortaya koymuştur.Yıllarca yurttaş komşusunun inanışı ile meşgul olmamış.Etnik sitesini araştırma ihtiyacını hissetmemiştir.Kızlarını gelin vermiş,gelin almışlardır.Akrabalıklar neticesinde Türk milleti kendi içinde bütünleşmiş.Laik yurttaş olarak yaşamanın huzur ve keyfini çıkarmıştır.
1950 seçimleri ile başlayan siyasetin inancı kullanma serüveni Ak Partinin iktidara taşınması ile zirveye ulaşmıştır.Ülke şeyhler,tarikatlar yoluyla laik cumhuriyetten hızla uzaklaşmaya,cumhuriyet yurttaşı,biat toplumuna dönüşmeye başlamıştır.Şeyh ve tarikat reisleri kendilerine biat eden toplulukları kendilerini var eden siyasilerle iş birliği içinde laik cumhuriyeti tasfiye edecek gücü kendilerinde bulur olmuşlardır.Biat toplumu haline dönüşen cumhuriyet yurttaşları, kendilerinden istenenleri yerine getirmek için yarışır duruma gelmişlerdir. Biat toplumu mezhepsel ve etnik olarak ayrıştığının farkında olmadan birbiriyle yarışır hal almışlardır.Bu şeyh benim,o şeyh senin,bu tarikat benim ,o tarikat senin derken camilerini bile ayrıştırır durumdadırlar.İslam olmak için Kuran'ı öğrenmeyi yarış haline getirme yerine ,kendisinin bağlı olduğu şeyh ve tarikat reislerinin söylediklerini öğrenmek için yarışır hale gelmişlerdir.Gerçek müminler ortada kalmış ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor,nerede duracağının kafa karışıklığı içinde bocalayıp duruyor.Siyaseti inancından uzak tutmak için çaba harcıyor.Gerçek müminler toplumda horlanır durumu yaşar olmuşlar.
Siyaset dünya işlerinin işleyişini sistem içinde yönetme işidir.Ortaya çıkmış her siyasi parti sisteme uyarak kendi yöntemleri ile yönetime gelmek için kurulur,yönetime geldiklerinde de kendi yöntemlerini uygulamaya koyarlar.İnanç siyaset üstü olup ,yurttaşın iki dünya ile arasındaki ilişkileri tanzim eder.Her yurttaş Allah'a karşı kendisinden sorumludur.Başkalarına telkinde bulunmak görevi olup,zor kullanamaz.Siyaset toplumu yönetme işi olduğundan sisteme uyum sağlamayan yurttaşları telkin eder.Uymayanları zor kullanarak toplumdan tecrit eder.Mahkemeler ve ceza evleri bunun için var olmuşlardır.Yurttaş toplumda yaşarken hem sistemin kurallarına ,hemde inancının kurallarına uymakla sorumludur.Kendi inancından olmayan veya başka mezhepten olan yurttaşla aynı toplumun içinde yaşamaya .hangi etnik siteli olduğuna bakmazsızın toplumda yaşamak sorumluluğunu taşımanın adı LAİK yaşamdır.
Laik yaşamdan uzaklaşmanın kaçınılmaz sonucu dinsel,mezhepsel ve etnik olarak ayrışmadır.Ayrışmanın sonucu kan ve göz yaşıdır.Bu gün Orta Doğuda yaşananların çözümünün de laik yaşama geçmekle mümkün olacağı ortadadır.Ülkemizde ise millet olmanın temel şartı laiklikten uzaklaşmayı topluma telkin edenler hızla çoğalmaktadır. Ülkemizde huzur ve güven içinde yaşamak,kan ve göz yaşı akmasını istemiyorsak ,Atatürk'ün kurmuş olduğu Laik Cumhuriyete sımsıkı sarılıp yurttaş olarak yaşamayı hedefimiz olarak görmeliyiz.