Nev/wruz telaşını da atlattınız.
Kandil üzerine düşeni hızlıca yapacaktır. Hiç şüpheye yer yok. Zaten Kandil’deki hakem görevliler, karar metninin taslağını almışlar, biraz dili üzerinde oynayacaklar kadrolularla, sonrası tamamdır.
Emrettiğiniz gibi, Demirtaş da sahne gerisinde durdu. Burnunun ucunu dahi göster(e)medi. Hak etti canım. Adı üstünde, eş başkanlardan biri sadece. Tekli kararnâmeyle atanmış bir memur. Elinizde onun gibi yüzlercesi var. Tamam tamam binlercesi.
Hem hâlâ Demokratik Bölgeler Partisi’nden; eş başkanları Emine Hanım ve Kamuran Beyden çok kişi habersiz. Yakında öğrenirler.
Kaç gün oldu, hâlâ: “ne kürt meselesi yahu, kürtlerin neyi eksik?”; “çözüm süreci hükümetimizin vazifesidir ve sonlandırıncaya kadar devam ettirilecektir!” restleşme görünümlü paslaşmanın; haziran seçimlerinden sonra, akp+mhp koalisyonunun karinelerinden bir taneciği olacağına, uyanan çıkmadı. Ki, zaten bu akp+hdp olamaması halinde devreye girecek yol.
63. hükümette, mutlaka akp görev almalı, temizlenecek çok şey var. 64’e de en fazla 2 sene mi kaldı? Ne dersiniz?
Gerçi buraya kadar yazdıklarımın neredeyse tamamının mimarisinde emeğiniz var; mimariye karışamadığınız yerlerde de, tarafısınız.
Ama şimdi o arkadaş da çok çabalıyor! Nasıl ama?, Nükleer karınca gibi değil mi? Devlet başkanlığı yapacak adam, ha desen.
Bu mektubu kapalı yazsam, size asla ulaşmazdı. Artık, emekli olduğumdan, kamu görevlisine ne emrim geçer, ne de nazım! Bu nedenle apaçık yazdım.
Sadede geleyim değil mi? Evet evet çok işiniz var. Sekretaryadaki arkadaşlar yükünüzü azaltacak sanıyorlar ama; bir de onları, çizginize taşımak var. Ufuklarını açmak var. Gerçi onlar da, ruhen hazırdırlar, gerisi size kalmış.
Sayın Öcalan; bu kuracağınız kantonlarda, polislere ihtiyacınız yok mu? Bunları yönetecek amir sınıfı arkadaşların ayrı bir eğitimine ihtiyaç yok mu? Niye kapattırdınız Polis Koleji ve Akademisi’ni? Omuz verseniz de, iç güvenlik yasa tasarısının ikinci yarısına yaptırdığınızın benzerini, birinci yarısına da yapsalar.
Tayin ve istihdamlar da etnik yapısına göre olsun dersen, zaten o çok kolay. Nüfus kayıtlarından hâl olur. Endişe etmeyiniz.
Bak siz daha Fis köyündeki muhabbetinizden 5-6 ay sonra, ben de Polis Koleji’ne başlamıştım. Urartular çarpsın ki, İstiklâl Marşı falan okunmuyordu. Baya kaliteli materyalist bir eğitim ve yaşam biçimimiz vardı. Valla doğru, sonrasında da imam-hatipleri geride bıraktık. Hadi bu sohbet bahanesiyle şu ayrıntıyı da arz edeyim: zaman zaman ruhban okullarını da solladık.
Kürdistan’da Zorun Rolü kitabınıza el basarım ki: Polis Koleji’ni bitirip, Polis Akademisi’ne geçip, orayı da kazasız belasız bitirenlerin çok büyük bir çoğunluğu; inanç, etnik yapı, ideoloji, mensubiyet eksenli asla hareket etmediler. Aksi örnekleri yok mu? Var!. Ama istisnaydı. Emin ol. Biliyorsun zaten.
Polis teşkilatının bu kadar darma duman edilmesinin, münferit neticelerini halklar yaşıyorlar. Ama nitelikli suçlarla bırak mücadeleyi, bu suçu işleyenlerle birlikteliğin sıkıntısını yaşayacağız. Emin ol.
Gene takdir elbette senin.Benim bulunduğum yerden böyle gözüküyor.
Jandarma’nın böylesi bir dönemde bakanlığa doğrudan bağlanması, bağlantılı bir sorun.
Lafı uzattım. Görüşme için bekleyenler var. Vaktini çaldım.
Hani şu başrolünde oynadığın filmin, uçakta geçen sahnesi vardı! Neydi oradaki repliğin?:
“…Türkiye’yi seviyorum. Ve Türk Halkını da seviyorum. Onlar için iyi hizmet edeceğime inanıyorum. Fırsat verilirse yaparım…”
Haydi öyleyse!: Durmak yok, hizmete devam!