Tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye’mizde gıda maddeleri yönünden köylümüz ve şehirlimiz mağdur olmuştur.
Şehirlinin efendisi olan köyümüzde ve şehrimizde son zamanlarda efendilere rastlamakta zorluk çekiyoruz.
Bütün bunlardan sonra artık tarım ülkesi değiliz bezelyeden tutunda sivri bibere kadar aşağıda isimlerini
Saydığım gıda maddelerini dışarıdan ithal etmek yani almak mecburiyetinde kaldık. Aslında Türkiye ’miz tarım ürünlerinde kendi kendine yeter vasfını uzun süre önce kaybetti. 2002 ‘den buyana nüfus ve tüketim artışına rağmen tarımda milli ürün niteliğindeki bütün ürünlerde Üretimimiz ya geriledi ya da yerinde saydı bütün bunlara karşılık dışarıdan aldığımız ‘ithal ettiğimiz’ gıda maddeleri kademeli olarak artmaya devam etti. Daha evvel yurdumuzda mesela anavatanı Anadolu olan başta mercimeğimizi ‘de yok ettiler. Ekim alanları yeşil mercimekte yüzde 94 kırmızı mercimekte yüzde 67 nohutta yüzde 60, kuru fasulyede yüzde 47 daraldı. Bugün beni mercimek olayı şaşırttı! Kimi şaşırtmaz! Ana vatanı ana dolu olan mercimeğimizi yok ettiler. 1990 ‘da 846 bin ton mercimek üretimi ile dünya ihracatının yüz ’47 karşılayan Türkiye, bugün ithal mercimek alıyor. Maalesef kırmızı mercimeği dünyanın en büyük ihracatçısı olan kanada ‘dan yılda 300 bin TON mercimeği Kanada ‘dan alıyoruz. 1990 ‘2milyon300 tonu aşkın bakliyat üretimini gerçekleştirdik. 2015 ‘de üretim 1milyon 79 bine düştü. Bugün ise 1milyon tonun altında seyrediyoruz. Son 25 yılda dünyada bakliyat ekin alanı atmış 1milyon hektardan 82milyon hektara; baklagiller üretimi 40 milyon tondan 70 milyona çıktı. TÜRKİYE ‘DE ise baklagillerin ekildiği alanlarda yüzde ‘66, üretim miktarında ise yüzde ’47 gerileme yaşandı. DEVAMI YARIN