Yukarıda bahsettiğim gibi bugün kuru fasulyeyi, nohudu, bezelyeyi, mısırı, mercimeği, ABD ‘den alıyoruz.
Ordumuzda çıkan ve soya cenneti olan bizlere ABD yılda İki. Üç milyon ton soya satıyor. Son zamanlarda patatesi İran ‘dan alacağımız söyleniyor. TARIM ülkesi Türkiye patates ithal edecek. İç piyasada patatesin kilosunun yükselmesinin ardından ithalata izin verilecek İran da patatesin kilosu 5O kuruş seviyesinde iken patatesin ithalatını serbest bırakıp Niğde, adana, ödemiş, bolu, sakar patates üreticileri maalesef zarar ederek patates dikmemeye karar vermişler Çin ‘den fasulye İsrail ‘den domates tohumu satın alıyoruz. Maalesef bunlar olgunlaştıktan sonra elde edilen mahsulün tohumu hiçbir işe yaramayarak bir defa ya mahsus ürün veriyor. Yaşanan kuraklık neticesiyle geçen yıl tüketicini saman ihtiyacına karşılık saman ithalatı Bulgaristan ‘dan, İtalya ‘dan, KKTC, Pakistan ‘dan yapıldı. Hayvancılıkla uğraşan ‘köylümüz zarar ettirilerek toprağından ve hayvancılıktan uzaklaştırarak köylümüz yalnız kaldı’ etin kilosunu ucuzlatmak için ithal etmek zorunda kaldık. Et ‘de ucuz ve güzel olsa gam yemeyecektik. Baş ürünlerimizden çay, pirinç, buğday, tütün, pamuk ihtiyaçlarımızı temin etmek için maalesef ithal etmek mecburiyetinde kalıyoruz, (yani dışarıdan alıyoruz) yukarıda da bahsettiğim gibi tarım ülkesi olmamıza rağmen köylünün sahibi kalmadı. Üreticilerimiz yıkıma sürüklendi köylü yalnızlaştırıldı. Doğu ve güney doğu ana doludaki tarımsal kamu işletmeleri kapattırıldı; hayvancılık dünya değerlisi tütün gibi tarım ürünleri bitirildi güney doğu ‘da atmış altı bin yüz yirmi üç aile tütün üretimini bırakmak zorunda kaldı. Bu gidişle bende Karadeniz bölgesinde fındığımız için maalesef şüpheliyim seksen üç yaşına gelmiş biri olarak inşallah görmem, ileride bölgemiz bu gidişle FINDIK ithal ederse şaşmayın.
NETİCE OLARAK; Tarım ülkesiydik on beş yılda patatese, sarımsağa muhtaç olduk, bunun tek çaresi acilen Atatürk ‘ün yolunda ulusal tarım politikasına ihtiyacımız var…