Değerli okurlarım, son günlerde Ordu da gündem çok yüklü. Tesk Otelde Sivil toplum kamu diyaloğu altında panel düzenlendi.
Yapılan sunumlarda “dünyada ve Türkiye de STK” lıların karar alma mekanizmalarına etkisi, yeni anayasaya yapım sürecindeki rolleri ve dernekler, mevzuatı ve uygulamaları izah edildi.
Yakın tarihimizde legal olsun ve ya illegal olsun derneğe üye olmak, dernekte yönetici olmak korku tünelinden geçmek gibi bir şeydi. Dernekler masası illerde emniyet müdürlüklerindeydi.
Emniyetin soğuk koridorlarında dernekler müdürlüğüne giderken dahi insanın içi titriyordu. Şimdi ise emniyetten bu yetki tamamıyla kaldırıldı.
Valilikler bünyesinde dernekler müdürlüğü kuruldu. Derneği kurmak ta yaşatmak da kolaylaştırıldı.
Artık fiil ehliyetine sahip olanlar ayırt etme gücüne hasıl olup kısıtlı olmayan her ergin kişi dernek üyesi olma hakkına sahip oldu.
Derneğin tanımı da kolaylaştırıldı. 5253 sayılı dernekler kanununa göre “kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az 7 gerçek ve ya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır.
Sivil toplum kuruluşlarının en önemli tüzel kişi toplulukları derneklerdir.
Türkiye de yüzlerce çeşit dernek bulunmaktadır. Ancak dini derneklerin çokluğu azımsanmayacak kadar mevcuttur.
İç işleri bakanlığı bünyesinde kurulan dernekler dairesi başkanlığı derneklere maddi manevi yön vermektedir. Derneklerin hazırlayabilecekleri projeler dernekler dairesi başkanlığınca değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.
Halk yararına yapılan projeler maddi destek görmektedir. Tabii olarak para işin işine girdiğinde, acaba diyorum hakkaniyetli bir şekilde projeler inceleniyor mu, yoksa birilerinin vasıtasıyla mı yol alınıyor.
Sunumu yapan görevlilere bir iki soru sorduğumda tatmin edici yanıt alamadım. İzleyicilerin arasında dernek başkanı bir bayanın söylevi de dikkatimi çekti. Dernek başkanı bayan arkadaşımız, hazırlayıp sunmuş olduğu projenin Avrupa Birliğinde değer gördüğünü ancak Ankara dernekler başkanlığında yer bulamadığını anlattı.
Dernek faaliyetleri ve bunlarla ilgili çalışmalar gerçekten önemlilik arz etmektedir. Çünkü dernekler kamu sektörü ile sivil toplu iş birliğinin dayanışmasını yapan kurumlardır.
AKP hükümeti örgütlenme özgürlüğü hakkı için yasal mevzuatları uygun hale getirmiştir. Yapmış olduğu çalışmalar barışçıl toplumda değer kazanmaktadır. Sivil toplumun gelişmesinin teşvik edilmesi demokrasiyi güçlendirir. Ancak proje denetiminde asla siyasi kriter gözetilmemeli, topluma olan yararına bakılmalıdır.
Yukarıda da arz ettiğimiz gibi sivil toplumun güçlendirilmesi demokrasinin gelişimine katkıda bulunmaktadır. Bireylerin daha aktif, toplumsal konulara müdahil olması teşvik edilmelidir.
Bilinen bir gerçek vardır ki iyi gelişmiş ve işleyen bir sivil toplum demokratik bir sistemin öğesidir.
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın sivil toplum kuruluşlarının yeni anayasal çalışmalarında destek vermelerini istemesi doğaldır. En aşırı solundan en aşırı sağına kadar herkes beklentilerini anlatmalı, izah etmelidir.
Ordu ilinde dernek yöneticileri halk yararına projeler üretmeli ve bu projeleri gününden evvel içişleri bakanlığına göndermelidir.
GÜNÜN SÖZÜ: GÜÇLÜ SİVİL TOLUM KURULUŞLARI, GÜÇLÜ DEMOKRASİYİ DOĞURUR…