Bu yıl onuncusu düzenlenen ‘Türkçe Olimpiyatları’ tanıtımlarını görünce konunun aslını sizlerle paylaşmak istedim. Emperyal ülkeler pragmatisttirler.(faydacılık) çok insancıl bir düşünce olmasa da emperyal ülkeler, uluslar arası ilişkilerde ülkelerin dostları veya düşmanları yoktur. Çıkarları vardır Yaklaşımından hareketle öncelikle ekonomik çıkarlarını koruyup sürdürebilmek için kültürel çalışmalar da yaparlar.(Beyin göçü de bu çıkarlar arasındadır.) 1800 lü yılların başından itibaren gelişen teknolojiye paralel olarak petrolün önemi artınca Ortadoğu tüm emperyal güçler için vazgeçilmez olmuştur. Bu bağlamda Önce Fransızlar, ardından İngilizler sonrada ta Amerika, Almanya, Avusturya ve İtalya Osmanlı imparatorluğu içinde çok ilginç yerlere okullar açmışlardır. Amerika, İstanbul’un dışında İzmir, Mersin-Tarsus, Kayseri-Tavas, Elazığ-Harput ve Bitlis’e bile Amerikan kolejleri açmıştır. Sonunda İngilizlerin Robert Kolej, Amerikalıların yakın geçmişte sağlık ve Eğitim Vakfına(SEV) devrettikleri İstanbul Üsküdar Amerikan Lisesi, İzmir Amerikan Lisesi ve Tarsus Amerikan Lisesi vardır. Alman, İtalyan liseleri de ülkeler arasındaki kültür antlaşmaları çerçevesinde varlıklarını sürdürmektedirler. 1950 yılından sonra emperyal ülkelerin gelişmemiş ülkelerde özellikle okullar açmaları o ülke yurtseverleri tarafından hoş karşılanmadı. Kore savaşları sırasında geliştirilen bir proje kapsamında, Amerikalı bilim insanları tarafından geliştirilen taşeron politikası ilk kez Güney Kore’de MOON tarikatı tarafından hayata geçirildi. Amerika’da 1830 lardan beri var olan Mormonların geliştirilmiş versiyonu, Güney Kore’de Hıristiyan misyoner dayanışması olarak yaşama geçirildi.

Böylece Güney Kore’de halkın yaklaşık %40 hıristiyan yapıldı. Hıristiyan olanların kendi ve ailelerinin birçok sorunları çözüldü. Halen moon tarikatı hizmet adı altında örtülü kaynak aktarımları yapmakta ve şov olarakta zaman zaman toplu nikâh törenler ile de evrensel kamuoyunun dikkatini çekmektedirler. Liderleride yıllardır Amerika’da yaşamaktadır. Ülkemizde de 1961 yılında kurulan komünizmimle mücadele dernekleri ve antikomünist örgütlerden devşirilen militanlardan seçilen kişiler, Uğur Mumcu’nun yıllarca araştırıp yazdığı emperyal paralar yardımı ile adına hizmet denilen emperyalizme hizmet eden örgütler oluşturulup güçlendirildi. Ülkemizde yapılan ihtilaller, bu emperyal odaklara zarar vermediği gibi koruyup kolladı. Önceleri Anadolu esnaf dayanışması olarak başlayan çalışma daha sonra öğrenci yurtları, dershane ve özel okullar olarak gelişti. Öyle gelişip büyüdü ki; ülke yönetiminin oluşmasında etkin oluyor. Daha sonra da başta üçüncü dünya ülkelerinde olmak üzere adı Türk olan ama verdiği eğitim o ülkenin dili ve İngilizce olan Türkçenin de seçmeli olduğu okullar açıldı. Bugün 130 ülkede 1000 civarında böyle okul var. Yani açıkçası Amerika adına Türkiye çıkışlı referansı İslam olan bir dini örgüt bu okulları açıyor. On yıldan beride her ülkeden bir veya birkaç çocuğu ülkemize getirerek gösteri yapıyorlar. Şimdi soruyorum. Bu yirmi yılda mezun olan çocuklardan kaç tanesi emperyal ülkelere gitti? Bu kadar okulun parasını kimler nasıl karşılıyor?  Emperyal ülkeler, kendisine hizmet ettiği sürece sizin ne yaptığınızla ilgilenmez.

Örneğin; Ülkemize gelen çocuklar, Ahmet Kaya’dan protest türküler, Nazım Hikmet’ten şiirler okuyorlar. Ülkemizde gülen cemaati olarak bilinen dini yapılanma son dönemde televizyon programlarında kendilerini HİZMET olarak tanıttıkları beyan ediliyor. Şimdi internetten bakıyorum. Amerika’da ki Mormonlar’da kendilerini HİZMET olarak tanıtıyorlar. Ve de şöyle diyorlar; Hangi dinden olduğun önemli değil hizmete katılman önemli  Sonuç; Emperyal güçler kaymağı götürürken, acaba ülkemize ayranı kalıyor mu?30.05.2012         


*********************************************************************************************

 

Sayın REMZİ KABARAK

Öncelikle yazımı okuyup yanıt verdiğiniz için teşekkür ederim. Beni eleştirmek her okurun olduğu gibi sizinde en doğal hakkınız. Ülkemizin sizler gibi medeni cesaret sahibi okurlara gerçekten ihtiyacı var.

Ancak takdir edersiniz ki benimde sizlere yeterince anlatamadığım, konuları açarak yanıtlama hakkım vardır. Ben ’TÜRKÇE OLİMPİYATLARI’ Başlıklı yazımda 1800 lü yıllardan bugünlere uzanan ve tümü internet ortamında var olan bilgileri sıraladım. Yani benim üretmediğim bilgileri sizlerle paylaştım. Umar ve beklerdim Ki; Sizler bu bilgiler üzerine yeni bilgi ve belgelerle bana yanıt verseydiniz de ben de aydınlansaydım. Fakat siz ard arda, fesat, kıskanç, üretemeyen, kötü ruhlu v.b aşağılayıcı sıfatlar kullanarak kendi içi dünyanızı yansıtmışsınız. Bu durumda ben size lütfen bilgisayar ortamında, Moon tarikatı ve Mormonlar yazarak, sizin hizmet dediğiniz olayla ne kadar benzeştiğini görün. Bir de burada Türkçe olimpiyatları düzenleyenlerin Erbil’de de kürtçe olimpiyatları düzenledikleri konusunu araştırın. 

Sayın Remzi Kabarak, 1950 yılından beri dindar görünerek fakir fukara ve eğitimsiz insanların oylarını alanlardan, Adnan Menderes, Lübnan iç savaşında 1958 yılında Müslümanlara karşı savaşan Hıristiyan falanjistlere silah gönderdi. (Yaşar Okuyan)açıkladı. Süleyman Demirel, mason değimliydi? Turgut Özal oylarının büyük çoğunluğunu fakirlerden almasına karşın;’BEN ZENGİNLERİ SEVERİM’ Dedi.. Daha neler neler. Bir de lütfen şunu bir düşünüp değerlendirir misin? Niçin eğitim düzeyi az olanlar sağ patilere eğitim düzeyi yüksek olanlar merkez veya sol partilere oy veriyorlar?

Bunları da düşünüp değerlendirmeniz dileği ile esen kalın.                                         Sedat Atay

************************************************************************

SAYIN SEDAT BEY... 

ORDU YORUM Gazetesinde Türkçe olimpiyatlarını eleştirirken HASET 'lik içine sinmiş… Başkasının elindekine göz dikip, onu almaya çalışan, alamayınca da kuduran bir ruh hali gibi. Güzelliklerin tamamına sahip olmak isteyen, olamayınca da ya görmezden gelen, ya da karalayan talihsiz bir travma durumu gibi...

Anadolu'nun her köşesinde aynı heyecan, aynı coşku yaşanıyor. İnsanlar oluk oluk bu çocukları bağırlarına basmaya koşuyor. Her gün birkaç farklı şehirden HATTA ORDU'DAKİ muhteşem görüntülerden bile haset etmektesin… Bu olimpiyatları HİZMET yapıyor diye… ÇÜNKÜ SEN VE SENİN GİİBİ ZİHNİYET emeğin ne olduğunu bile anlayacak ruhu bile kalmamış eleştirmekten başka… Çünkü siz ve sizin zihniyet TÜRKÇE OLİMPİYATLARI gibi muhteşem organizasyonu hiçbir zaman yapamayacaktır. Fedakar öğretmenler destan yazıyorlar asla böbürlenmeden. AMA siz ve sizin gibi düşünceye sahip zihniyet HAKKARİ'nin en ücra köşesine KÜRT vatandaşımıza Türkçe'yi bile öğretemessiniz. Çünkü sizin zihniyette fedakarlık yoktur. Fedakarlığın ne olduğunu bile anlıyamazsınız. Siz sadece HASET edersiniz. Güzel olan herşeye… 

Herkes bulunduğu şehirdeki atmosferi yazdıklarına yansıtıyor. Siz ise vicdansızca eleştiriyorsunuz... İnsafı, iz'anı, vicdanı olan her insan bu gösterişsiz şöleni alkışlıyor. Düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun, hakperestlik için vicdan yetiyor. SİZİN VİCDANINIZDA HASET VAR. HASET sizin gözlerizi kör etmiş.. Ne yapsak da buraya bir çamur atsak derdindesin. Olmadık meseleleri şişirip güzellikleri gölgelemenin peşindesin. Siz Ordu'daki atmosferi sayfa köşesinde yansıtmak yerine KISKANÇLIKTAN  TÜRKÇE OLİMPİYATLARI ELEŞTİRİYORSUNUZ. 

SAYIN SEDAT BEY hizmetin erleri kimseden takdir bile beklemiyor… KEŞKE TÜRKÇE OLİMPİYATLARI SENİN GİBİ ZİHNİYETE MEHSUP OLANLAR YAPABİLSE…  BEN SÖZ VERİYORUM TÜM KALBİMLE DESTEKLEYECEĞİM… Bu gibi güzelşeyleri DOĞU PERİNÇEK bile yapsa alkışlarım…

GÜZEL OLAN HERŞEYİ ALKIŞLAMAYA DAVET EDİYORUM... 

SEDAT BEY kendinize çok iyi bakın.. Umarım görüşürüz... Ünye'li olarak sizin yazılarınızı fırsat buldukça okumaya çalışıyorum... ORdU ve ÜNYE genelinde yayın yapan bir haber portalın sahibiyim. Umarım bu mesajla dostluğumuz gelişir.. Sizin ycazılarınıza haber portalımızda görürürz...  

 REMZİ KABARAK