Can Dünar demişti ki;”Casusum”...
Erdem ile güzel bir yolculuğa çıkartılmışlar ve günler sonrası kendisiyle görüşen iki psikologa verdiği yanıt ile “Casusum “demişti.Bilmeden,bildirilmeden hem de hiç inanmadığı halde, yalnız karşısındakilerin şapşallığını ölçmek için.
Bizim mahallenin çocukları ne şaşkınlık,şapşallık,şarlatanlık ve nicelerini yaşamadılar ki;İşte öyle geçerdi bilinmez alanlarda özgür olmak için tutsak yaşamanın tadı.Mahallemizin mahalle çocuklarından olan bir “Cevat” (siz insan deyiniz) nereden tutulmuş ,nereden bulunmuş,başka bir sapşal yokmu diyeceğimiz tiplemelerden bir tipleme;Tipi-tipi tip bir insandı.Mahallesinin çocukları götürülürken,öldürülür yada kaçarken o da bana ne ,bana ne diyerek,yönetimin muhbiri olan muhtara bulaşır olmuş,günlük muhtarına küfreder,mahallenin çocuklarını istermiş.Kendisiyle konuşacak arkadaş ararmış.Muhtar ,artık çok kızmış,küfür yiyemem,b..k koklayamam diyerek asayişten sorumlu sorgucu,arayıcı,bulucuya demiş ki;alın şunu bir kaç günlüğüne içeri, beyni kıttır, bir şeye benzemese de benim avrada, çocuklara sövmekte,mahallemde b..k yedirmekte demiş.Aldırmışlar içeri ve ne olduysa o andan sonra olmuş,karambol dan bir gol da o yemiş ve haydi Efirli toplanma kampına denilmiş.Gel zaman git zaman derken içeride ki havaya alışmış,ekmek elden,su gölden,sığara başkasından ,arkadaşlık ve sohbet diğerlerinden derken,içeride toplanılmış olanlara ad verilmiş.Bir kısmı içeri girdikleri suçlar adıyla anılır olmuşlar bir kısmına genel olarak;Terörist,adi suçlu denilmiş ama bizim şapşalagın adı suçlar listesinde yokmuş.Bir gün hücreler, koğuşlar gezilir ken senin suçun ne diye sorulmuş,bizim kişi,bıyıklarını Tuzsuz Deli Bekir gibi bir kıvırmış,omuzlarını dikleştirmiş,ayaklarının üzerinde ok atacak gibi gerilmiş ve yayvan ağzını açarak ”Siyasi” demiş...
O günden sonra bizim Cevat’ın adı siyasi kaldı ama o adı ancak onsekiz ayın sonrası gelen tanıklar bu Cevat delidir diyene kadar ; onurla, gururla ve kendisinden emin olarak taşıdı...