Bu yazımda, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen, evimizin baş köşesinde yer alan eşyamız televizyonun çocuklarımız üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerine, çocuk-televizyon ilişkisinde dikkat edilmesi gereken noktalara, özellikle de çocuğun televizyon karşısında çok zaman harcaması karşısında anne ve babaların neler yapabileceğine yönelik önerilere yer vermek istiyorum.
Televizyonun etkilerinden söz ederken, bazı programların bazı çocuklar üzerinde yaptığı olumlu ya da olumsuz etkilerden söz etmek mümkün. Bütün televizyon programları tüm çocuklar için her zaman faydalıdır denilemeyeceği gibi, bütün televizyon programlarının tüm çocuklar için zararlı olduğunu da söylemek mümkün değildir. Bu konuda önemli olan; televizyon programlarının niteliği, o programı izleyen çocuğun kişilik özellikleri, çocuğun içinde yaşadığı yakın çevresinin özellikleri, televizyon programlarının ne süre ile seyredildiği, sürekli aynı tip televizyon programlarının seyredilmesi... bütün bunlar televizyonun çocuk üzerindeki etkilerini irdelerken göz önüne alınması gereken faktörler.
Televizyon izlemek fiziksel etkinlik gerektirmeyen bir davranıştır. Sadece ona bakarak, iletişim yollarını veya herhangi bir becerinizi kullanmadan, zorlanmadan, fazlasıyla dikkatinizi vermeksizin, evinizde rahat koltuğunuzda oturarak izleyebileceğiniz eğlenceli bir araç. Kimilerine göre aptal kutusu, kimilerine göre suç makinesi, kimilerine göre ise bilgi ve eğlence hazinesi
Televizyonun şiddet eğilimine etkisi
Televizyon - çocuk ilişkisinde üzerinde en çok durulan, araştırma yapılan konu şiddettir. Araştırmalar, televizyonun tek başına şiddete yöneltmediğini, ancak özendirdiğini ve artırdığını göstermiştir. Şiddet öğesinin yer aldığı görüntüler, çocukları gerçek yaşamdaki şiddet ve saldırganlığa karşı duyarsız kılabilir. Ya da şiddetin sıradanlaştırılması gibi çok tehlikeli bir durumu beraberinde getirebilir. Özellikle şiddet, keyif ve eğlence ile bağlantılı sunulduğunda soyut düşünme becerisi yeterince gelişmemiş yaştaki çocuklarda olmak üzere herkes üzerinde olumsuz etkileri yeterince algılanamıyor ve şiddete eğilimde artmalar olabiliyor.
Yapılan araştırmalar günde 1-2 saatten fazla televizyon izleyen 0-3 yaş arası çocukların duygusal gelişimlerinin, sosyal ortamlara uyumlarının, insanlara yakınlık gösterme-onları anlayabilme, yaşıtlarına ilgi gösterme ve onlarla iletişim kurma becerilerinin gelişiminde gecikme ve yetersizlik olduğunu göstermektedir. 4-7 yaş arası çocuklarda ise çok fazla ve yaşına uygunsuz televizyon programları izlemenin somut-soyut kargaşası yarattığı, dil ve sosyal gelişimde eksikliklere yol açtığı, çocukların dünyaya ve geleceğe ilişkin aşırı kaygılı düşünceler içine girmelerine neden olduğu gözlenmiştir.
Çocuğun sözel becerileri; ilişki ve etkileşime zaman ayrılabilen, okuma-dinleme-anlatma etkinliklerinin yapılabildiği ortamlarda gelişebilmektedir. Sözel beceriler çocuğun kendini kontrol edebilmesinde, doğru düşünme becerisi geliştirebilmesinde oldukça önemlidir. Televizyon ise bunlara zaman bırakmadığından ve etkileşime olanak tanımadığından sözel becerilerin gelişimini engelleyebilmektedir. Bu bağlamda insanlarla ilişkimizi kısıtlayan televizyon, sohbet etmek yerine televizyon izlemeyi tercih etmemize ve böylece kişiler arası ilişkilerin de ciddi şekilde zayıflamasına neden olmaktadır.
Okumaya, düşünmeye ve başarıya etkisi
Çocuğun aşırı televizyon izlemesi, onu okumaktan, sinema ve tiyatroya gitmekten, hatta oyun oynamaktan bile yoksun bırakabilir. Çocuğun sosyal ilişkileri zayıflar ve içe kapalı bir hale gelebilir. Televizyon tek yönlü bir toplumsallaştırma aracıdır, onunla herhangi bir etkileşim veya iletişim kurma şansımız yoktur. Bu durumda çocuk televizyona soru soramaz, açıklama isteyemez ve itiraz edemez. Böylece giderek bağımlılık yaratan televizyon insanların daha idare edilebilir, yönlendirilebilir hale gelmesine neden olmaktadır.
Zamanının çoğunu televizyon karşısında geçiren çocuklarda zamanla akademik başarıda, kitap okuma oranlarında düşmeler ve giderek dikkat sürelerinde kısalmalar gözlenmektedir. Ayrıca duyarak, dinleyerek, okuyarak değil de görerek öğrenmeye yatkın hale gelmektedirler.
Fiziksel açıdan etkisi
Uzun süre hiç bir hareket yapmadan televizyon izlemek, üstelik bu arada yağ oranı yüksek yiyecekler tüketmek çocuğun kilo sorunuyla karşı karşıya gelmesini sağlar. Oysa ki çocuğun bütün potansiyelini geliştirebilmesi için vücudunu kullanmaya ihtiyacı vardır. Ayrıca seslerin ve görüntülerin uyarımı önemli bir yorgunluğa da neden olabilir.
Televizyon uygun olarak kullanıldığında, eğlendirici, öğretici niteliklere sahip bir kitle iletişim aracı olarak tanımlanabilir. Özenli çocuk programları sunan bir televizyon çocuğun ruhsal gelişmesine, eğitimine katkıda bulunabilir. Eğer çocuğunuz okuldan kalan zamanlarda yalnızca televizyon izliyorsa değerleriniz, beklentileriniz ve çocuğunuzun kilosu tehlikede demektir.
Reklamların etkisi
Televizyon izlenirken programların sık sık reklamlarla kesilmesi, çocuklarda dikkatin sürekliliğinin yitirilmesine yol açıp, yoğunlaşma kapasitelerinin bozulmasına neden olabilir.
Ayrıca televizyon reklamlarında gösterilen ürünler sanki mutluluğun ve başarının anahtarı gibi gösterilmekte ve elde edilmediğinde tatminsizlik yaşatabilmektedir. Yani televizyon sadece bilgi vermekle, eğlendirmekle kalmayıp giderek nasıl düşüneceğimizi, nasıl giyineceğimizi, neyi beğenmemiz gerektiğini ve dolayısıyla yaşam tarzımızı da belirleyici hale gelmektedir.
NASIL ÖNLEMLER ALABİLİRSİNİZ?
* Haftalık televizyon izlemeye kısıtlama getirin. Çocuğunuza televizyon izleme süresi konusunda kesin bir kısıtlama getirin. Ayrıca izlediği programları da yakından takip edin, uygun görmediklerinizi izleme programından çıkartın. Çocukların her sevdiği program onlara uygun olmayabilir, bu kararı verecek olan ve bu konuda tek sorumlu biz büyükleriz. Çocuklara uygun olmayan programları onların yanında izlememeye gayret edelim. İlk üç yaşta dil gelişimi tamamlanmadığından çocuklara çok kısıtlı olarak mümkünse hiç izlettirilmemeli.
* Haftalık televizyon izleme programı yapın. Çocuğunuzun televizyon izleyerek geçireceği saatleri kısıtlamak için her haftanın başında kendisiyle oturup o hafta boyunca izleyeceği programları birlikte belirleyin. Yaptığınız program çocuğunuz ve sizin tarafından onaylandığı zaman da kesinlikle bir değişiklik yapmayın.
* İzin verilen sürenin dışındaki televizyon izlemeler için sonuç belirleyin. Eğer çocuğunuzu izlememesi gereken bir saatte televizyon başında yakalarsanız, hemen kendisine televizyonu izleyemeyeceği bir yerde iş verin. Kendisine verilen işi bitirmeden tekrar televizyonun önüne süzülmüşse bir görev daha verin. "Sana verilen görevi yerine getirmemiş olmana üzüldüm. Bu seçimi yaptığın için sana yeni bir görev daha veriyorum." diyebilirsiniz.
* Farklı etkinlikler konusunda çocuğunuzu yüreklendirin ve örnek olun. Akşamları ve hafta sonlarında televizyon izlemek yerine okuyan, sohbet eden ya da başka yaratıcı etkinliklerde bulunan anababalar çocuklarına bu konuda iyi bir model oluştururlar. Dahası, okuma, çalışma ve daha yaratıcı başka etkinliklerde bulunan çocuğunuzu överek onun televizyon önünde geçireceği pasif süre için daha az istek duymasını da sağlarsınız.
Televizyonun önünde uzun zaman geçirmesine izin vermektense daha fazla kirleten ya da dağıtan diğer aktiviteleri (ipliğe boncuk dizmek, oyun hamurlarıyla oynamak, fasülyelerini yapıştırmak) kabul etmek de size düşer.
* Televizyon izlemeyi okuma için bir ödül olarak değerlendirin. Çocuğunuzla "Gel seninle bir anlaşma yapalım!" oyununu oynayın. "Yarım saat kitap okursan yarım saat de televizyon izleyebilirsin." diyebilirsiniz. Çocuğunuzun izleyeceği programlar daha önceden haftalık programda karar verip onayladığınız programlardan olmalı. Burada emin olmanız gereken konu bu sözleşme ile çocuğunuzun anlaştığınızdan daha fazla televizyon izlememesidir.
* Çocuklarınızın televizyonda izlediklerini mantık süzgecinden geçirebilmeleri, gördüklerini gerçekmiş, mutlak doğruymuş gibi kabullenmeden önce kendi kafalarında tartmaları, yorumlamaları, anlatılanlar dışındaki alternatif açıklamaları düşünebilmeleri için onlarla birlikte televizyon izleyin ve yorumlarda bulunun. Böylece çocukların yaşamdaki olasılıkları da değerlendirebilme, üzerlerinde tartışma becerileri de gelişmiş olur.
NELER YAPMAMALIYIZ?
Her şeyden önce çocukların pek çok davranışta olduğu gibi televizyon izleme davranışında da yetişkinleri model aldıklarını unutmamak gerekir.
Çocuğumuz televizyona aşırı meraklıysa kendimize şu soruları sormalıyız:
- Ailece yapılan etkinlikler çocuğa yeterli gelmiyor mu?, sıkıcı mı geliyor?
- Televizyon aslında bir dadı görevi mi yapmaktadır?
- Anne-baba çocuğuna farklı ilgi alanları bulma konusunda ne kadar beceriklidir?
- Kendi işimizi yapabilmek veya dinlenebilmek için zaman zaman çocuğu televizyona yönelten bizler miyiz aslında?
Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar “neler yapmamalıyız” sorusunun da yanıtı olacaktır.
* Eve, özellikle çocukların yatak odalarına televizyon koymaktan akçının. Ayrıca yemek esnasında televizyonun açık olması, ailedeki bütün iletişimi keseceğinden, kapalı olması daha doğrudur.
* Televizyonu açmak sabah ilk işlerimizden biri olmamalı. İzlemesek bile sesini duymak, her odada bir televizyonu açık bulundurmak çocuklarımız açısından da kendi açımızdan da doğru olmayacaktır.
* Çocuğunuzun bakıcısına, sizin yokluğunuzda çocuğunuzun televizyon seyretmesinin söz konusu olamayacağını açıklayın. Ona hikayeler anlatan kaset, CD dinlemesini önerin. Bu düşselliği çok daha fazla özgür bırakır. Ayrıca bakıcıya çocuğunuzu başka türlü uğraşlarla meşgul etmek için öneriler ( resim, yapıştırma, oyun çamuru....) verin.
* Çocuğunuz yanlışlıkla kanlı olayların olduğu bir sahneye denk gelirse, televizyonu hemen kapatmak ya da kanalı acele ile değiştirmek yerine, onda şok yaratmış olabilecek şey üzerine birkaç kelime etmekten çekinmeyin. Böylece onu şaşkın, hatta paniğe kapıldığı bu durumdan çıkarmış olursunuz.
* Televizyon karşısında çok zaman geçiren çocuğunuza "Bu kötü alışkanlıktan vazgeç" diye söylenmeyin. Bu tür sözler suçluluk duygusu yaratır ve geri teper. Çocuğunuz sizin görmediğiniz saatlerde televizyon izlemeye devam eder.
* Televizyon izlemeyi ailenin bir arada yaptığı en önemli etkinlik haline sokmayın. Akşamlarınızı, hafta sonlarınızı hep birlikte okumaya, tartışmaya, el becerilerini geliştirmeye ve başka etkinliklere ayırın. Çocuğumuza “televizyonu kapat” deyip yan gözle ona bakıyor veya onu yatağa gönderir göndermez ya da her boş vaktimizde televizyonu açık tutuyorsak bu konuda iyi bir örnek olduğumuz söylenemez. Bu nedenle kendi televizyon tiryakiliğimizi kısıtlamak, evde paylaşılan ortak zamanlarda farklı etkinlikler yapmak önemli.
Sonuç olarak televizyonun çocuklar üzerindeki etkilerine odaklanmak yerine yani televizyonun ne kadar zararlı ya da yararlı olduğundan çok onu nasıl bilinçli kullanacağımızı bilmek, çocuklarımızın televizyon ile olan ilişkilerini doğru biçimde düzenleyebilmek önemlidir.