Türkiye için uzak diyarlarda yeni senaryolar yazılıyor. Emperyal güçler düşünce kuruluşları aracılığı ile ülkelerinin uluslararası çıkarlarını koruma konusunda çalışmalar yaparlar. Bu çıkarların başında da enerji baş sırayı alır. Ülkemizinde Ortadoğu'da olması nedeni ile bölgede 1850 ler den beri sürekli ülkemizi de kapsayan oyunlar hazırlanmış ve yaşama geçirilmiştir. Üzerinden belli bir süre geçincede biz bunları yaptık diye de açıklamaktadırlar. Dünya yaklaşık bir yüz yıl daha Ortadoğu'nun petrolüne muhtaçtır. Bu nedenle güçlü ülkeler bu coğrafyayı amaçları için kullanmaya çalışacaklardır.
Ortadoğu insanlarıda birbirlerini öldürmeye devam edecektir. Diktatörleri veya şeyhlerin desteklerini alarak demokrasi savaşları bile vereceklerdir. Maalesef ülkemiz yöneticileri, çok demokratik Katar! ile demokrasinin kalesi olan Suudi Arabistan'la! birlikte, Mısır'a şeriatı getirerek demokrasiyi göklere çıkaracaklar. Ülkemiz Başbakan'ı hızını alamadı, Filistinde ki dinci muhalefet olan Hamas'ıda yanına alarak İsrail'e adeta savaş açtı. Suriye konusunda savaşa ramak kaldı. Suriye sınırımız yolgeçen hanı giren bellisiz çıkan bellisiz. Suriye'de ki muhalifler, şimdiden egemen oldukları yerlerde şeriat yasalarını uygulamaya başladılar. Bile? Dışarıda bunlar olurken, içerde insanlar, freni patlamış kamyon gibi her gün herkes bugün başbakan kimlere kızacak diye bekler oldu. Bir gün çıkıyor. 'Kürtaj cinayettir' diyor. Bir gün çıkıyor. televizyon dizilerine çatıyor.
Yani kantarın topu kaçtı. En son olarakta ülkemizde 1984 yılında yaşanan olumsuzluğa karşın, Milletvekili dokunulmazların kaldırılmasını tekrar gündeme getiriyor. Ama ilk kez parti içi muhalefetle karşılaşıyor.Başbakanı savunmak yandaş medya tarafından bile zorlaşıyor. Buna karşın maalesef muhalefet tutarlı ve de yeterli olmayınca, iç ve dış güçler AKP içinden yeni bir lider arıyorlar. Sayın Başbakanın kendisinin Çankaya'ya çıkması halinde yerine bırakacağı Numan Kurtulmuş'u getirmesine karşın, ağır ağabeyler, eğer olabiliyorsa yeni anayasa ile başkan olarak yok olmuyorsa, başbakan olarak Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü hazırlıyorlar.
Yani yavaş yavaş, R:T:Erdoğan'ın dizideki rolü bitiyor. Bu bağlamda yaklaşık üç aydır, açık açık Sayın A.Gül, tutarlı, sakin, deneyimli, Dünya'ya ve AB ye istekli ve uyumlu demeçler veriyor. Bu demeçler iç ve dış basında sık sık yer alıyor. Yani kamuoyu oluşturuluyor. Ama R.T.Erdoğan ile A.Gül'ün bir elmanın iki yarısı oldukları unutulmamalıdır. Muhalefette aradığını bulamayan iç ve dış güçler böyle bir yol düşünüyorlar. AKP iktidarı, on yılda, laik cumhuriyetin bir dolu değerini yıktı. Bunların sindirilmesi için zamana ihtiyaç var. Bu süreç sakin bir liderle olabilir. Yoksa Sayın A.Gül'ün yaptığı rektör atamaları kimlerdir. Anayasa mahkemesine istediği kişiyi ataya bilmek için önce müsteşar yardımcısı atayıp, 30 gün sonrada anayasa mahkemesine 'Kulun adaleti olmaz, Allahın adaleti olur'diyen kişiyi atayanda Sayın A.Gül'dür. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusu ilk kez Sayın Başbakana karşı AKP içinde açıktan muhalefet edilmesine neden olmuştur.
Muhalefetin boyutu ne olur şimdiden kestirmek güçtür. R.T.Erdoğan'ı zayıflatıp, A.Gül'ü güçlendirme formülü işlemektedir. Bu süreç önümüzdeki dönemde daha da hız kazanacaktır Halkımıza, asabi R.T.Erdoğan yerine, sakin A.Gül'le bir süre daha idare edin denecektir. Bu verilere muhalefet nasıl bakar? Bilmiyorum. MHP, hala AKP'ye payanda olmayı sürdürüyor. CHP, kendi içi sorunlarını bir kenara bırakarak en geniş payda olan emek eksenli üretenlerin partisi olacak mıdır? 2013 yılı, Ortadoğu ve ülkemiz için gerçekten önemli bir yıl olacaktır. Buna içerde ve dışarıda iktidarı ve muhalefeti ile hazır olduğumuzu sanmıyorum.