Dünden devam
İstiklal savaşında ve daha önceki savaşlarda dedelerimizle birlikte bu vatan için çarpışan insanlarımızın ruhlarını rahatsız etmeyelim. Bazı şeylerin olmayacağını bildiğimiz halde Türkçülük gibi kör heveslerden vazgeçelim. Zira son pişmanlık fayda vermez. Tarih boyunca duygularımız nasılsa ve nasıl yaşamışsak bu günde aynı olalım. Ve daha doğrusu bir arada kol kola, yan yana dosta düşmana karşı kardeşçe yaşarak sizlere hiçbir zaman ayrımcılık yapılmamıştır. Ayni bizim gibi sizlerden de Reisi Cumhur, Belediye Başkanı, Bakan, Milletvekili ne istemişseniz oldunuz çünkü bir birimizden farkımız yok. Bir anket yapılsa %90ınızın aynı bayrak ve toprak üstünde hep beraber olmamız fikrinde olduğunuza inananlardanım. Geriye kalan %10 ise macera ve hayal peşinde olarak bizleri bölmeye, ayırmaya niyetli olanlardır. Bu hassas dönemde kardeşliğimize zarar verecek davranışlardan uzak durmayı, fevri ve hissi davranışlardan kaçınmayı, baba ve dede dostluklarına dikkat etmeliyiz. Bir bayrak altında ve bu vatan toprağında birlikte yaşayan bizler milletimizin engin sağduyusu ve devletimizin gücü karşısında daima beraber olacak, diğerlerinin ise hevesleri kursakların da kalacaktır. Bin yıldır et ve kemik olarak bir arada yaşamışız. Ziya Gökalp’ın dediği gibi:’’TÜRK’Ü sevmeyen KÜRT olmayacağı gibi, KÜRT’Ü sevmeyende TÜRK’de- olamaz.’’Bizlerin alt ve üst kimliği yok. Bizlerin tek kimliğimiz Türk ve Müslüman kimliğimiz.
Kimse ATATÜRK’ÜN çizdiği yoldan inşallah çıkamaz Türkiye daima hep onun çizgisinde gidecek ve Atatürk’ün yeri sağlam kalacaktır, buna da tekrar hep beraber inşallah diyelim.
Vatan sevgisine sahip olan her Kürt kardeşimizin kalbimizde yeri bambaşkadır. 1947 yılında İstanbul da Fransız kolejlinde okurken bu gün ki gibi ne din, ne dil, ne de mezhep ayrılıkları olmadığı gibi millet ayrılığı da yoktu iki sene kardeşlik yaparak okumaya problemsiz devam ettik. Benim yaşımda olan arkadaşlarımla telefonlaşarak o günlerimizi yaşıyor ve anıyoruz.
Hayata daima okul yıllarımda olduğu gibi bakıyorum ve önce güzellikleri görmeye ve hissetmeye çalışıyorum. Doğa bile çiçeklerini sert kayalara değil yumuşak topraklara ekiyor.
Aydınlık, karanlıkları keskinleştirir ve güneşe çıkıp birbirimizi görüp sarılınca ısındığımızı anlarız. Daha önceleri ve bir gün korkusuzca savunmak istediğin gibi bu gün de korkacakta olsan savun! Ne mutlu TÜRK’ÜM DİYENE KARDEŞİM