"Öyle bir yıl olsun ki; Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun. Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki; Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun. Olursa bir şikâyet ölümden olsun. O'da gençlerden uzak olsun"...
Cahit Sıtkı Tarancı.
YENİ YIL
Yeni başlangıçlar, bizim kültürümüzde umut, dilek gibi birçok güzellikleri ortaya çıkarılarak paylaşılır.
Toplum olarak yeniliklere kapalıymış gibi görünsek de benimsemeyi çabuk öğreniyoruz.
Dünyaca, yılın son ayı olarak aralık kabul görmüş. Karışıklığa mahal verilmeden, Ocak ayıda yeni yılın yeni umutların ilk ayı.
Bir şeyin içeriği değil de sadece yapılan anılınca. Farklı anlayışlara yol açıyor sanırım. Dini inanç olarak Hristiyan âlemi kendilerinde bu yılın ilk ayını, Noel ilan edince işler farklı boyuta taşınır oldu. Sorgusuz kabullenişten yeni yılda nasibini almış oldu. Birileri çıkıp yok bizimdi, yok sizindi çatışmasını başlatınca birilerinin ekmeğine yağ sürülmüş oldu.
Satışta şöyle bir strateji vardır. Bir mal pazara sürülecekse yer edinmesi gerekir. Bunun içinde ihtiyaç doğrulur ve yer açılır. Süslemeyi ise toplum kendince yontar. Tarih boyunca dini kullanan insanlar, pazarda daha fazla öncelikli ve uzun soluklu yer edinmiş gibiler.
Yok, şu kültür ve inançta, şu yapılır. Biz de bu farklı yapılır. Oysa amaç hepsini, umuda ve daha refaha hizmet eden değer ve paylaşımlardır. Aynı ruhu paylaşımın, bir dine ya da bir geleneğe mal edip öne çıkması trajik komik ve çıkar sadece.
Hediye almanın, hediye vermenin, yeni umutlar beslemenin, ticareti canlı tutulması, mutluluğun paylaşılması, birlikteliğin neyi kötü Allah aşkına?
Söyleyeyim mi? Bizim yaptığımız, bizim söylediğimiz, bizim satışımız ve kazancımız daha çok olsun. Ön plana çıkmak. Bencillik! Kötü olan bu!
Yeryüzünde insanoğlu diye bir varlık var. Hiç kimse, kimsenin gelişmesini istemiyor. Gelişen toplumlarda ipleri ellerinden kaçırmamak için sömürüyor. Güzel insanları, inanç adı altında, gelenek adı altında, sömürüyor ya da yok ediyor hepsi bu.
Sonrada mutluluğu, huzuru, daha refahı, bende bul diye Pazarda yer açıyor. Toplumlarda kendince süsleyip yontuyor.
Mutluluğu öne çıkarma yerine, kaos yaratıp ya da refahtan kargaşa oluşturmak işlerine geliyor.
Oysa toplum, güvende, eğitimi eşit, yaşaya bilme düzeyi yüksek, refah insanlardan oluşursa; umutları, geçine bilme ve koruna bilme korkularından ayrılmış, daha kaliteli hayal yerine, kaliteli planları, olurdu yeni yıla dair. Yok, onun inancı, yok bunun geleneği gıybetini yapmaz. Ne demişler, boş insanlar, boş konuşacak zaman bulur.
Sözün kısası makbuldür derler. Yeni gelen yıl, yepyeni güzellikleri görmemize sahip sağlıklı düşünen toplum bilinci getirsin.
İnsansıların, insan olduğu bir yıl olsun.