Küçük  Narin  Nasıl  Katledildi

Doğru mu korkunç haber. Yanlış mı? Ne oluyoruz. Doğru olduğunu düşündüren olaylar da var. “  YAYIN YASAĞI”. Bu olaya neden yayın yasağı konulur. Olay nedir yazamıyoruz. Yayın yasağı demek ayni zamanda gazeteciler bu olayı inceleyemezler yasağı da demektir. Kim koyar kim koydurur.  Ceza hukuku uygulayıcıları işte size bir ip ucu. Ensarioğlu kimdir. Ensarioğlu kimdir. Neden ona gidiliyor? Yazarken gözlerim yaşarıyor. Belki de bu küçük kızımız kendisini feda ederek Cumhuriyeti kökünden yıkma eylemlerinin ortaya çıkmasına vesile olacaktır. Bu olaya yayın yasağı koymak demek gazetecilere inceleme yasağı koymak demektir. Demokratik hukuk devletimiz ne duruma düşürülmüştür: Yayın yasağı ayni zamanda Türk milletine bir evladına sahip çıkma yasağı da koymak demektir. Kimin haddine.  Bu olay bütün yönleri ile Türkiye’mizin en değerli, ceza hukukçularından kurulu özel yetkili bir görev gurubu kurulmalıdır.  Küçük  NARİN Ulusal Şehittir eğer bu haber doğru ise.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız Çift Yeminli midir?

Genç değerli siyasetçilerimizden Yenilik Partisi gn. Bşk. Yardımcısı Sayın Mustafa Acer güncel ve önemli noktalara parmak basan bir yazıyı bize internet kanalı ile göndermiştir. Yazısı günceldir ana noktalara parmak basmaktadır. Ancak iki, noktada ilavelerimiz olacaktır. Birincisi " Egemen dış güçler deyimi diye bir deyim Türk siyasetinde kullanılmamalıdır. Bu deyim yerine" Müstevlilerimiz” deyimini kullanmalıdır. Müstevlilerimiz demek Atatürk dilidir. İkincisi ise Sayın Cumhurbaşkanımız iki yeminlidir. Birincisi budur:

""Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim."           Recep Tayyib ERDOĞAN

İkincisi de Anayasamızın 103 maddesinde yazılı yemindir:  O da şudur:  "Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim." Bu yemini de Anayasamıza göre Sayın Recep Tayip Erdoğan etmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımız bu iki yeminden hangisini uygulamaktadır. Tam olarak BİLİNMİYOR.

BU yeminlerin ikisinde de açık bütçe yapacağım diye bir madde bile yok. Ama yaptığı  hep açık bütçe hep açık bütçedir.  Sayın Cumhurbaşkanımız  Atatürk’ün ve Yüce Peygamberimizin DENK bütçe yolunu bırakıp  Türk milletini Fakirleştirip iç ve dış sorunları bir yumak haline getirmek demek olan açık bütçe yolunda tam gaz devam etmektedir. BU yol nedir sizin de çok iyi bildiğiz gibi

Komşun açken sen tok yatma diyen

Bilim Çin’de dahi olsa gidin alın

Beşikten mezara bilim okuyun.

İlk işiniz İKRA olsun.. diyen Yüce Peygamberimiz’in ve

Hayatta en hakiki mürşit bilimdir fendir diyen Başkomutanımız Atatürk’ün yoludur.

 

Açık bütçelerle bağımsızlık korunamaz. Değil komşun açken sen tok yatma, açık bütçelerle tüm komşularımız aç kalırlar. Açık bütçelerle   Anayasal Yeminindeki devletin varlığı ve bağımsızlığını korumak  fiilini yerine getirilemez. Bu gidişle bu konu daha çok su kaldırır

 

Bir Kadim Dosttan

Köşe yazılarımızda bize gelen tebrikleri alışılmış bir yöntem değildir. Ama bu çok başka. Biz beylerbeyi Dz. Astsb Hz. Orta okulunda birlikte okuduğumuz. yabancı bir kadınla evlendi diye tazminatını ödeyerek bizden ayrılan ve yazarlık konusunda tekrar bize katılan “ En Küçük” lakaplı      ( E)Dz. Dt. Üstğm Engin Çoruh’tan gelince dayanamadım sunuyorum. Hoş görünüze maruzdur.

Değerli Beylerbeyi’li Dost

Seni bütün kalbimle tebrik ederim. Hem meslek alanında ve hem de tarih ve siyasi alanda pek çok faydalı güzel eser vermişsin.  Ben de amatör olarak kitap yazdığım için bir kitap yazmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Fakat Aziz Dostum bildiğin gibi gazeteyi…………….. Haaa... Onlar okumuyor diye bizler küsüp sırtımızı dönmüyoruz. Göreve devam deyip araştırma ve yazmaya devam ediyoruz. Bir kaç kişiye bilgileri ulaştırabilirsek o zaman görevimizi yapabildik diyoruz. 

Elbette kitaplarının yanı sıra yazmış olduğun makaleler de ayrı bir konu. Onlar da çok zaman alıyor. Tekrar kalpten teşekkürler ve tebrikler.

 

Sevgiler ve tekrar tebrikler. Ellerine sağlık.