Bekri Mustafa Sultanahmet’te yaşayan,genç yaşında kendini “içki”ye verdiği, ve “gece-gündüz içtiği” için Bekri namıyla ün yapmış ve genç yaşta ölmüştür

Bekri Mustafa’nın “imam” olma hikâyesini bilmeyen sanırım çok azdır.

Kendileri;Ayasofya Camii yanındaki Mahalle Mektebine eğitime başlamış, burada hıfız ederek Hafız olmuş sonra da Beyazıt Medresesine devam etmiştir. Sabahları Medrese’ye giderken akşamları da babasının dükkânında yorgancılık işi ile ilgilenirmiş.

Bekri Mustafa genç yaşta arkadaşlarının da ısrarı ile bu dönemde içkiye başlar. Gece gündüz içtiği içinde Bekri namıyla ün yapmıştır.

Bekri Mustafa, son derecede zeki, nüktedan ve hoşsohbettir, ancak arkadaş kurbanı olmuştur. Kendileri, hazır cevaplılığı ve hak bilirliği ile herkesin takdir ve sevgisini de toplayan bir kişiliktir.

Bir gün Ayasofya Camii”nin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur.

Cemaatin beklemekten canı sıkılır

Yolu kesişir oradan geçen Bekri Mustafa başında kavuğu, sırtında cübbelisi bulunan ve bunu gören kişiler,

Bekri Mustafa’yı “hoca” zannederek namazı kıldırmasını söylerler.

“Yok, ben hoca değilim”dese de,

dinlemezler ve zorla öne geçirirler cenaze namazını kıldırdırırlar.

İşin enteresan tarafı burası dikkat edelim!

Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar

 ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.

 Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder.

Bekri Mustafa gülerek cevaplar:

 “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahrete gidiyorsun.

Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa,

Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin.

Onlar durumu anlar…” der.

Aslında çoğu zaman Bekri Mustafalar olagelmiştir.

 İşin ehline verilmediği, yetenek ve kabiliyeti, liyakat ve ehliyeti olmayan, yapacağı işin vizyon ve ufkundan uzak kişilerin iş başına getirilip bu kişiye sorumluluklar verilmiş bakan verilmiş menfi verilmiş ama sonuç belli Mustafalar gibi olmuştur

İnsanlığın sultanı Peygamber Efendimiz (SAV), “İş ehline verilmediği zaman kıyameti bekleyin” der.

Yani büyük kıyamet olmasa da o işin kıyameti yakındır.

Değil mi ki, işin ehline verilmemesi akla ziyandır.

Araştırmacı ve ilahiyatçı  ✍️ yazar Hüseyin DENİZ