Değerli okurlar son yılların güncel konularından biride aile içi kuşak çatışmasıdır. Baba ile oğul,  anne ile kızı, dedeleri ve neneler ile  torunları arasında hep sorunlar vardır ve bu sorunlar yaşanmaya devam etmektedir.
Herkes şikayetçidir aslında, ama her ne hikmetse kimse bu sorunun giderilmesi için çaba sarf etmez.
Baba, üniversite mezunu oğluna  eğitimli bir kız almak ister, bilir ki bir aile ancak 3 nesil eğitimli olursa o aile kültür ve eğitim olarak bir yere gelebilir. Ancak evlat bu isteği ret eder. Çünkü kabini bir genç kıza kaptırmıştır bile. Oysa günümüzün şartlarını, baba daha iyi bilmekte ve tecrübelerini oğluna aktarmak istemektedir. Kaldı ki, günümüzde ilk okul mezunu bir genç kızın var olması da tuhaftır. Şehirde yaşayan ve her türlü olanaklara sahip olan bir gencin ilk okul mezunu olarak yetinmesi onun geleceği ile ilgilide ip uçları vermektedir. Beş yıllık bir iliş ki ve ailenin eğitime değer verdiğini bile bile  gayret göstermemesi, düşündürücü olarak gelmektedir bana. Aile kurulurken gençler dikkat etmek ve tencere kapak misali eş seçmek mecburiyetindedirler. Eğitimleri, görüşleri ve yaşam felsefeleri bir birine uyum göstermeleri gerekir. Herkesin kendine göre tecrübesi vardır. Bu tecrübelerle yola çıkarsak, eğitimli bir genç ile eğitimsiz bir gencin aşkları ancak bir kaç yıl sürebilir. Daha sonra uyumsuzluklar başlar ve sorunlar gelişir akabinde mahkeme kapılarında boy gösterirler.
Çocukların aile içinde gelişimleri de önemlidir. Baba ve anne çalışırlar. Çocuklarına anne anne veya baba anne bakar. Çalışan çift çocuklarına bazı alışkanlıklar kazandırmak istese de, büyükleri onları görmezden gelir ve sizi nasıl büyüttükse çocuklarda o şekilde büyüyecek diye diretirler. Vay Gençlerin haline. Babacığım anneciğim zaman sizin zamanınız dese de kuşak çatışmasının içerisinde kendilerini bulurlar. Bu durum eşinden ayrılmış kadın ve erkek bireyler için daha da büyük sorun içermektedir. Erkek ve kadın bireyler kendilerini baba ocaklarında sığıntı gibi görür istediklerini yapamadıkları gibi çocuklarını da  arzu ettikleri ölçüde hayata hazırlayamazlar. Çünkü evde o konuda kendini uzman zanneden büyükler vardır. Baba ile oğul, anne ile kızı arasında kuşak çatışmaları sürer gider. Konu ile ilgili görsel olarak TV lerde veya basın organlarında çalışma dahi yapılmaz.
Aslında çözüm gayet basit.  Bırakınız birinci derece de kim kimden sorumlu ise konunu üzerine o gitsin ve kendi doğrularınca evladını yetiştirsin. İstediği zaman evlada tecrübeleri aktarılması esastır.
Mutlu yarınlar diliyorum.

Değerli okurlar son yılların güncel konularından biride aile içi kuşak çatışmasıdır. Baba ile oğul,  anne ile kızı, dedeleri ve neneler ile  torunları arasında hep sorunlar vardır ve bu sorunlar yaşanmaya devam etmektedir.

Herkes şikayetçidir aslında, ama her ne hikmetse kimse bu sorunun giderilmesi için çaba sarf etmez.Baba, üniversite mezunu oğluna  eğitimli bir kız almak ister, bilir ki bir aile ancak 3 nesil eğitimli olursa o aile kültür ve eğitim olarak bir yere gelebilir. Ancak evlat bu isteği ret eder. Çünkü kabini bir genç kıza kaptırmıştır bile.

Oysa günümüzün şartlarını, baba daha iyi bilmekte ve tecrübelerini oğluna aktarmak istemektedir. Kaldı ki, günümüzde ilk okul mezunu bir genç kızın var olması da tuhaftır. Şehirde yaşayan ve her türlü olanaklara sahip olan bir gencin ilk okul mezunu olarak yetinmesi onun geleceği ile ilgilide ip uçları vermektedir. Beş yıllık bir iliş ki ve ailenin eğitime değer verdiğini bile bile  gayret göstermemesi, düşündürücü olarak gelmektedir bana.

Aile kurulurken gençler dikkat etmek ve tencere kapak misali eş seçmek mecburiyetindedirler. Eğitimleri, görüşleri ve yaşam felsefeleri bir birine uyum göstermeleri gerekir. Herkesin kendine göre tecrübesi vardır. Bu tecrübelerle yola çıkarsak, eğitimli bir genç ile eğitimsiz bir gencin aşkları ancak bir kaç yıl sürebilir. Daha sonra uyumsuzluklar başlar ve sorunlar gelişir akabinde mahkeme kapılarında boy gösterirler.

Çocukların aile içinde gelişimleri de önemlidir. Baba ve anne çalışırlar. Çocuklarına anne anne veya baba anne bakar. Çalışan çift çocuklarına bazı alışkanlıklar kazandırmak istese de, büyükleri onları görmezden gelir ve sizi nasıl büyüttükse çocuklarda o şekilde büyüyecek diye diretirler. Vay Gençlerin haline. Babacığım anneciğim zaman sizin zamanınız dese de kuşak çatışmasının içerisinde kendilerini bulurlar. Bu durum eşinden ayrılmış kadın ve erkek bireyler için daha da büyük sorun içermektedir.

Erkek ve kadın bireyler kendilerini baba ocaklarında sığıntı gibi görür istediklerini yapamadıkları gibi çocuklarını da  arzu ettikleri ölçüde hayata hazırlayamazlar. Çünkü evde o konuda kendini uzman zanneden büyükler vardır. Baba ile oğul, anne ile kızı arasında kuşak çatışmaları sürer gider. Konu ile ilgili görsel olarak TV lerde veya basın organlarında çalışma dahi yapılmaz.Aslında çözüm gayet basit.  Bırakınız birinci derece de kim kimden sorumlu ise konunu üzerine o gitsin ve kendi doğrularınca evladını yetiştirsin. İstediği zaman evlada tecrübeleri aktarılması esastır.Mutlu yarınlar diliyorum.