Sevgili okurlarım, bir hafta sonra tekrar karşınızdayım. Son bir haftada ülkemizde ve dünyada önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmelerden sizlere bahsedeceğim. Ancak Ergenekon davasında kararlar açıklandıktan sonra tüm islam alemi olarak bayrama girdik.
Hepinizin bu geçmiş bayramını tebrik ederken tüm Müslümanlara hayırlar getirmesini diliyorum. Ama bilesiniz ki ben bayram kutlamadım. Annem başta olmak üzere büyüklerimi arayıp hal hatır soramadım.
Nasıl sorayım ki dostlar, birileri karalara bürünmüşken nasıl güleyim ki dostlar. Sizlere şu satırlarım o anki duygularımı biraz yansıtır diye düşünüyorum;
 
Bugün bayram yapmıyorum anne,
Gözlerden yaş akarken,
Çoluk çocuğun hatta yetişkinlerin dudakları titrerken,
Yürekler kor olmuş yanarken,
Vicdanlar kanarken,
Bu ne bayramı anne..!!!
 
Sevgili okurlar, üzüntü ve hüzün kaplamıştı tüm benliğimi. Bayram arifesinde Ordu dan ayrılırken telefon ile yazdırmıştım. Kararlıydım, bu bayramı es geçecektim. Aynen milli bayramları bahaneler üreterek es geçen AKP hükümeti gibi.
Kararları sorgulamak haddimizi aşar.
İz eser ve emareleri göremediğimize göre olayın varlığı ve ya yokluğu hakkında da kanaat getiremeyiz. Ancak 30 bin kişinin katlini yapan sayın Apo ile genel kurmay başkanını aynı kefeye koyup yargılamak işte benim vicdanımı asıl acıtan mesele bu.
Suç aynı suç, “Terör örgütü kurmak, silahlı eylem yapmak” ve peşinden gelen cumhuriyet tarihinin ilk ve en ağır cezaları.  Apo ile genel kurmay başkanı İlker BAŞBUĞ ve silah arkadaşları aynı cephede. Terörist olmak! Yurdu bölüp, parçalayıp yutmak!
Birisi darbe girişiminde bulunmak diğeri kendi ırkının çıkarlarını muhafaza etmek.
Size yorumsuz bu konu ile ilgili son n otumu yazıyorum.
“Vay anasını sayın seyirciler, bir gol daha yedik, hem de kendi kendimize.”
İşte bu nedenle ben bayram kutlamıyorum anne…

Sevgili okurlarım, bir hafta sonra tekrar karşınızdayım. Son bir haftada ülkemizde ve dünyada önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmelerden sizlere bahsedeceğim. Ancak Ergenekon davasında kararlar açıklandıktan sonra tüm islam alemi olarak bayrama girdik.

Hepinizin bu geçmiş bayramını tebrik ederken tüm Müslümanlara hayırlar getirmesini diliyorum. Ama bilesiniz ki ben bayram kutlamadım. Annem başta olmak üzere büyüklerimi arayıp hal hatır soramadım.

Nasıl sorayım ki dostlar, birileri karalara bürünmüşken nasıl güleyim ki dostlar. Sizlere şu satırlarım o anki duygularımı biraz yansıtır diye düşünüyorum; Bugün bayram yapmıyorum anne,
Gözlerden yaş akarken,Çoluk çocuğun hatta yetişkinlerin dudakları titrerken,
Yürekler kor olmuş yanarken,

Vicdanlar kanarken,
Bu ne bayramı anne..!!! Sevgili okurlar, üzüntü ve hüzün kaplamıştı tüm benliğimi. Bayram arifesinde Ordu dan ayrılırken telefon ile yazdırmıştım. Kararlıydım, bu bayramı es geçecektim. Aynen milli bayramları bahaneler üreterek es geçen AKP hükümeti gibi.
Kararları sorgulamak haddimizi aşar.
İz eser ve emareleri göremediğimize göre olayın varlığı ve ya yokluğu hakkında da kanaat getiremeyiz. Ancak 30 bin kişinin katlini yapan sayın Apo ile genel kurmay başkanını aynı kefeye koyup yargılamak işte benim vicdanımı asıl acıtan mesele bu.

Suç aynı suç, “Terör örgütü kurmak, silahlı eylem yapmak” ve peşinden gelen cumhuriyet tarihinin ilk ve en ağır cezaları.  Apo ile genel kurmay başkanı İlker BAŞBUĞ ve silah arkadaşları aynı cephede. Terörist olmak! Yurdu bölüp, parçalayıp yutmak!

Birisi darbe girişiminde bulunmak diğeri kendi ırkının çıkarlarını muhafaza etmek.
Size yorumsuz bu konu ile ilgili son n otumu yazıyorum.“Vay anasını sayın seyirciler, bir gol daha yedik, hem de kendi kendimize.”
İşte bu nedenle ben bayram kutlamıyorum anne…