Sanırım bu yazı birkaç bölüm olacak. Geçen yazıda Türkiye’nin biriken sorunlarını yazmıştım.. Haklı olarak bir dostumuz da hani bunun çözümü dedi. Ben de önce CHP’yi irdeleyerek konuya girmek istiyorum. Çünkü CHP analiz edilmeden gelecek için bir şeyler söylemek kolay olmaz.
CHP, Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin partisidir. Parti çağdaş uygarlık düzeyini hedefleyerek yola çıkmış ve fırsat buldukça devrim sayılabilecek kararları yaşama geçirmeye çalışmıştır. Fakat bu süreç içinde Osmanlıdan kalan despotik bürokratik yapı halkı CHP’den uzaklaştırmıştır. Yapılamayan toprak reformu ağalık düzeninin sürmesini sağlamıştır. Zaman zaman çok partili yaşama geçme girişimleri gericilerin ön alması nedeni ile 1950 yılına değin oluşamamıştır. 1950 yılında iktidara gelen DP(Demokrat Parti) ABD’nin güdümüne girerek, gericilere primler vermiştir.
CHP, 1972 yılına değin kendisini yenileyip iktidara uzanamamıştır.1971 yılında CHP genel başkanı 1961 anayasasının da halk üzerindeki etkilerini görerek, ORTANIN SOLUNDAYIZ diyerek CHP’nin sola dönük bir parti olduğunu söylemiştir.1972 yılında CHP genel sekreteri Bülent Ecevit yıllardır yazdığı kitaplarla bir adım ileri giderek ‘TOPRAK İŞLEYENİN, SU KULLANANIN’ dedi. Ve de 1972 yılında yapılan kurultayda İsmet İnönü’ye rağmen genel başkan seçildi.1957 den beri partinin içinde olan Bülent Ecevit kendisini destekleyenler dâhil acilen birçok il ve ilçe yöneticilerini görevden aldı. Yerlerine genç yüzü sola dönük gençleri göreve getirdi. Örneğin 28 yaşında ki Ertuğrul Günay’ı Ordu il başkanı yaptı. İlk yapılan seçimde birinci parti oldu. 1977 seçimlerinde de %42 oy almasına karşın çoğunluğu sağlayamadı ama halkın umudu oldu.
1980 ihtilalinden sonra CHP farklı isimlerle uzun süre dağınık kaldı. Fakat Bülent Ecevit’e duyulan güven nedeni ile yıllar sonra DSP olarak Bülent Ecevit tekrar başbakan oldu. 1991-95 yılları arasında iktidar ortağı olan SHP dönemi iyi kullanamadı. Daha sonra duyarlı seçmenlerin oy vermemesi sonucu baraj altında kaldı(1999). CHP yöneticileri kendilerine ANA MUHALEFET ROLÜNÜ benimseyerek yıllarca %25-28 bandında oy alarak, parti içi iktidarlarını sürdürdüler. Bilinenin açıklanması sonucu genel başkan değişti.
Kemal Kılıçdaroğlu, samimi iyi niyetli bürokrasiden gelen taze politikacı olarak kurtlar sofrasında partinin taşra dinamiklerine dokunamadı. Genel merkezde çok güzel bir mutfak oluşturdu. Çok güzel projeler evrensel değerlerde ancak Ankara’da söylenenlerin taşrada karşılığı yok. Çünkü taşra teşkilatları ana muhalefete göre dizayn edilmiş. Sen-ben, bizim oğlandan oluşuyor. Haklı olarak iki genel seçimdir seçmen hayati vaatlere karşın oyunu vermedi. Bunun sebebi hikmeti kendinden menkul il ve ilçe yönetimleri ve başarısız belediyelerdir.
Bu konuda yerel yönetim belediyelerde iyi irdelenmesi gereken yerlerdir. Örneğin; Karadeniz’de Giresun’u CHP kaybetmedi de Artvin ve Ordu’yu niçin kaybetti. Aydın belediye başkanı kıl payı seçilmişti, bu seçimde açık ara seçim kazandı. Bunlar sağlıklı incelenmiyor. İnceleniyorsa da taşraya yansımıyor.
Birde kurultay delegeliği var; Kurultay delegeliği şöyle oluşuyor. Her ilin çıkardığı milletvekili sayısının iki katı o partinin kurultay delegesi ile temsil ediliyor. Örneğin Muğla 6(altı) milletvekili çıkarıyor. CHP Muğla olarak 12 delege ile kurultayda temsil ediliyor. Diyarbakır 10(on) milletvekili çıkardığı için CHP Diyarbakır’dan 20 delege ile temsil ediliyor. Muğla’da %45 oy alan CHP 12 delege ile temsil edilirken,%2,5 oy aldığı Diyarbakır’dan 20 delege ile temsil ediliyor. Sonuç olarak CHP kurultay delegelerinin %30 u hiç milletvekili çıkarılmayan illerden geliyor. Bazı partiler kendi buldukları yöntemlerle bu çarpıklığı düzeltmişler ancak CHP bu konuyu gündeme bile almıyor.
İl ve ilçe yöneticilerinin CHP li belediye başkanları karşısında partiyi temsil edecek dirayette olmaları gerekmektedir. Genel merkez bu konuda gerekli önlemleri almalıdır. Koltukta kalabilmek için belediye başkanlarına dokunamayan genel yöneticiler taşradan yeterli oyu alamazlar partiyi de iktidara taşıyamazlar.
AKP sünni politikasını arttırınca geçmişten beri CHP içinde var olan alevi partililerde partideki bu yönetim boşluğundan yararlanarak mezhep politikasına soyundular. Son seçimde yer yer üyeleri rahatsız eden sonuçlarda alındı. Bizler biliyoruz ki; CHP, ırk ve din üzerinden politika yapılacak yer değildir. Bu ve benzeri konular genel merkez tarafından yakından izlenmeli ve kalıcı önlemler alınmalıdır. Her ilde tüm adaylar tüm üyelerin oyları ile seçilir ise bu ve benzeri sorunlar azalabilir
Hikmeti kendinden menkul tükenmiş sağ politikacıları partiye alıp bir de genel yönetimde görev vermek her bakımdan partinin sağa kayan kimliğini pekiştirirken emekten yana olan gençleri partiden uzaklaştırıyor.
Danimarka’da bir milletvekili eksiği ile seçimi kaybeden başbakan istifa etti. Yukardan aşağıya veya aşağıdan yukarıya tüm başarısızlar istifa etmeden sonuç alınmaz. Örneğin ilin oyu düştü ise il yönetimi ilçenin oyu düştü ise ilçe yönetimi Türkiye’de oylar düşmüş ise genel başkan ve genel yönetim istifa etmelidir.