Ülke olarak; insanımızın çevreye çok duyarlı olması gerçeği ortadadır. Çünkü yaşadığımız her çevre; önce kendi ve toplum sağlığımız için son derece önemlidir. O halde tüm Ülkemiz genelinde; bu temizliğe gerçek anlamda dikkat etmemiz gerekiyor. Düşünün araziye attığımız bir naylon pet su şişesi; toprağa karışsa bile 450 yıl kaybolmadan, orada durabilmektedir. Keza naylon olan diğer maddelerinde durumu aynıdır. O halde özellikle kalıcı kirlilik yapan maddelerin; kullanımını en aza indirmeli; kullandıktan sonra; çöpe atma durumunda isek mutlak geri dönüşüm kablarına koymalıyız.
Peki Marmara Denizi’ndeki ‘Müsilaj’ kirliliğini nasıl önleriz; denize hiçbir şekilde kanalizasyon bırakılmadığı gibi; bunlar mutlaka ileri biyolojik arıtma tesislerine akıtılmalı; arıtıldıktan sonra dereye veya denize bırakılmalı; arıtma tesisi; arıtılma durumunda olan kirliliği çok rahat arıtabilecek kapasitede olmalı; daha fazla yük gelecekse; veya gelme durumunda ise ilave yanına veya uygun olan yere yeni arıtma tesis veya tesisleri yapılmalı; varsa ileri deniz deşarz sistemlerinden vaz geçilip; karada ileri biyolojik arıtma tesis veya tesisleri kurarak tümden kirlilik ortadan kaldırılmalıdır. Derelerin üstü kapatılmamalı, kirlilik varsa önlemi alınmalı ve dereler gözlem altında olmalıdır. Şehir içlerinde çok eski; kullanım ömrünü tamamlamış kanalizasyon sistemleri, yeni tip malzemelerle değiştirilmeli; herhangi bir şekilde etrafa taşma, sızma ve bunun gibi olumsuzluklar önlenmeli; kirliliğin tamamı biyolojik arıtma tesisine sorunsuz taşınmalıdır.
Küçük yerleşim yerlerinde ilgili kurumca mutlaka; ileri biyolojik arıtma tesisleri inşa edilmeli; su temiz olarak derelere, göllere, denizlere bırakılmalıdır. Büyüklü küçüklü tüm fabrikalar, kendi arıtma tesislerini kurmalı; kullanılan atık maddeler; ve diğer kirlilikler arıtıldıktan sonra; su dere veya denizlere temiz olarak bırakılmalıdır. Arazide havuzlanarak kirlilik oluşturan yapılar; ilgili kurumca tahlilleri yapılarak; nedeni araştırılmalı; kirlilik varsa arıtma tesislerine taşınmalı ve havuz doldurularak alan tarıma uygun hale getirilmelidir. Yani kirlilik var olan her yerdeki durum; arıtma tesisleri vasıtasıyla arıtılarak su derelere, göllere, ırmaklara temiz olarak bırakılmalıdır.
Deniz çok olmasada tuzlu bir yapıya sahiptir. Ufak kirlilikleri ortadan kaldırır. O halde mümkün olan en kısa sürede (3 yıl / belki daha fazla ) tüm ileri biyolojik; varsa kimyasal arıtma tesislerini kurarak; Ülkemiz genelinde tüm deniz, göl, dere, çay, ırmak ve nehirlerimizi temiz duruma getirebiliriz.