Merkez Bankası’nın yeni enflasyon raporuna göre, 2018'in ikinci çeyreğinde, ilk üç aylık döneme göre işlenmemiş gıda fiyatları 16.9 puan artışla yüzde 23.2'ye yükseldi. İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki bu sıçramanın nedeni, tarımda yıllardır çözülemeyen yapısal sorunlardır. Bu sorunları çözmeden, "soğan, patates, sebze, yumurta fiyatları arttığı için gıda enflasyonu yükseldi" yaklaşımı yanlıştır. Bu ürünlerde fiyat düşünce, ki bugünlerde düştü, enflasyon sorunu çözülür mü?
Yanlış tarım politikalarının sonucu yükselen gıda fiyatları, fiyat müdahaleleriyle düşürülemez. Gıda enflasyonuna kalıcı çözüm bulmak için, üretimden başlayarak tüketime kadar olan zincirin her halkasında yaşanan sorunları çözmek ve bütüncül bir tarım politikası oluşturarak uygulamak gerekiyor.
İthalat sarmalı kırılmalı
İşlenmemiş gıda ürünlerinin üretiminde yani tarımsal üretimde kronikleşen ve çözüm bekleyen ciddi sorunlar var. Bitkisel üretimde ve hayvancılıkta üretimde kullanılan girdilerde büyük oranda dışa bağımlılık ve yüksek fiyat sorunu nedeniyle çiftçi üretim yapamıyor. Çiftçi para kazanamadığı için tarım arazilerini boş bırakıyor, ekmiyor. Daha doğrusu, artan nüfusun ihtiyacı ve talebini karşılayacak oranda üretim yapılamıyor.
Yüksek girdi maliyetleri ile üretim yapan çiftçiler ise aynı zamanda, devlet destekli ithal ürünlerle de rekabet etmek zorunda bırakılıyor. İthalat baskısı nedeniyle, üretici ürününü çok düşük kar marjıyla veya maliyetin altında satmak zorunda kalıyor. Zarar edince üretimden çekiliyor. Çiftçi üretimden çekilince, üretim azalıyor ve fiyat yükseliyor. Önlem olarak ithalat yapılarak fiyat düşürülmeye çalışılıyor. Bu kısır döngü ile üretim azalırken, ithalat artıyor. İthalata dayalı bir politika ile gıda fiyatları kısa vadede düşürülse de orta ve uzun vadede fiyatın daha da yükselmesine neden oluyor. Bu ithalat çarkının kırılarak üretimin artırılması gerekiyor.
Üreticide ucuz, tüketicide pahallı olmaz
İkinci aşamada üretilen tarımsal ürünlerin tüketiciye sağlıklı ve uygun fiyatla ulaştırılması gerekiyor. Tarımsal ürünlerin piyasaya arzında altyapı sorunları nedeniyle ciddi kayıplar yaşanıyor. Bazı ürünlerde yüzde 25- 30 oranında fire,kayıp oranı fiyatların artmasında önemli bir etken.
Üreticinin örgütsüz olması, hal yasasının doğru işletilmemesi, market zincirlerine tanınan imtiyazlar nedeniyle üreticiden ucuza alınan ürünler tüketiciye pahallıya satılıyor. Dolayısıyla üretici para kazanamazken, tüketici yüksek fiyatla ürün almak zorunda kalıyor. Bu da gıda fiyatlarının yükselmesinde önemli bir faktör. Bu sorunun çözümü için üreticiden tüketiciye olan süreçte altyapının oluşturulması, üretici örgütlerine ürün pazarlama yetkisinin verilmesi ve marketlerin ,son satıcıların denetlenerek yüksek kâr marjıyla ürün satmaları engellenmesi gerekiyor.
Çiğ süte müdahale ile enflasyon düşmez, artar
Üretim odaklı politika yerine, ithalata dayalı,Merkez Bankası ve Gıda Komitesi'nin fiyat odaklı müdahaleleri gıda fiyatlarını düşürmek bir yana daha da artırıyor. Geçen hafta Gıda Komitesi'nin direktifiyle çiğ süt alım fiyatı litre başına soğutma ve hizmet bedeli dahil 1 lira 53 kuruştan 1 lira 70 kuruşa çıkarıldı. Bu fiyata 10 kuruş soğutma primi dahil edilecekti. Fakat, iki gün sonra, Ulusal Süt Konseyi'nin duyurduğuna göre, Merkez Bankası'nın müdahalesi ile soğutma primi dahil çiğ süt alım fiyatının 1 lira 70 kuruş olacağı ve 1 Ağustos yerine 15 Ağustos'tan geçerli olacağı açıklandı. Market fiyatına müdahale edemeyen Merkez Bankası Gıda Komitesi aracılığıyla çiftçinin çiğ süt fiyatını 15 gün geciktirerek enflasyonu düşüreceğini sanıyorsa yanılıyor. Bu müdahale üretimi, üreticiyi cezalandırmaktır. Çiğ sütten para kazanamayan çiftçi ineğini kesecek ve üretimden kesilecek. Üretim azalınca fiyat yükselecek. Merkez Bankası yanlış müdahale ile fiyatı düşürmek bir yana fiyatı artıracak.
Özetle, üretimi yok ederek, üreticiyi cezalandırarak, ithalatı destekleyerek gıda enflasyonunu düşüremezsiniz.