Hatırlayacaksınız, 13 Nisan 2009 yılında “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”ne baskın yapılmış ve “sözde” bazı çok önemli belgeler ele geçirilmiş ve bu baskın ne hikmetse “Ergenekon” soruşturması kapsamına alınmıştı.Özel yetkili savcı, şu meşhur savcıların savcısı, zamanının kralı, şimdilerin mazlumu Zekeriya Öz ve birkaç meslektaşı tarafından hazırlanan iddianameye göre “Ata Evleri Projesi” Ergenekon örgütüne yeni üyeler kazandırıyormuş, bu evlerde kalan öğrenciler, özellikle kız öğrenciler Tsk`da görev yapan subaylarla arkadaşlık kuruyorlarmış ve böylelikle bu kişiler kontrol altına alınıyormuş-muş.O baskın ÇYDD başkanı sayın Türkan Saylan`ın evi başta olmak üzere 81 adrese yapılmıştı.. Baskın sırasında Türkan Saylan kanser hastası oldugu için tedavi görmekteydi ve bu nahoş durum onu epey üzmüş idi.. Bu durum özellikle “laik”, “Atatürkçü” ve “çağdaş” insanlar, gruplar, yazarlar tarafından sert bir şekilde eleştirilmiş ancak tepkinin ötesine –doğal olarak- geçilememişti..Dernek avukatları, sözde belgeleri Amerika ve Türkiye`de uzmanlara göndererek , bunların sahte olduğunu ispatlamalarına rağmen, mahkeme tarafından dikkate alınmadı. Peki neden böyle bir baskın yapıldı dersiniz? Neden ÇYDD biliyor musunuz; derneğin amacı “ Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğititim yolu ile çağdaş bireylere ve çağdaş toplumlara ulaşmak”tı da ondan.. Evet evet sadece bu idi! Dernek sırf Atatürkçü olduğu için basılmıştı.. Nerden varıyorum peki bu kanıya? Bugünlerde bi haber çıktı da ondan. Hani şu belgeler var ya, söz ettiğim, işte onlar “sonradan yüklenen” dijital veriler ve belgelermiş, yani sahte! Adli bilişim uzmanı Tuncay Beşikçi, 86 tutuksuz sanığın yargılandığı davayı gören Anadolu 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Fatma Nur Gerçel’in avukatı Hüseyin Ersöz’ün talebi üzerine 15 sayfalık bilirkişi raporu sundu. Raporda ilgili diskin imaj tarihinin 15 Mart 2009, el konulma tarihinin ise 13 Nisan 2009 olduğu belirtildi. Bu durumun ise Emniyet’teki bilgisayarların tarihinin geri alındığının göstergesi olduğu ifade edildi. 15 sayfalık raporun sonuç bölümünde, “...İddianamede suç unsuru teşkil edilen dosyaların Kadıköy ÇYDD bilgisayarında yaratılmadığı ve açılıp çalıştırıldıklarına dair bir iz olmadığı, bu dosyaların tamamının sonradan diske kopyalandığı görüşüne varılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Peki bu rapor ile baskın arasında kaç yıl var, bu yılı saymazsak beş yıl! Önceden belirlenemez miydi bu? Belirlenmezdi tabi, çünkü o zaman paralel yoktu, ele ele tutuşan iki güç vardı, Pensilvanya`ya yollanan selamlar, savcıların savcısı Zekeriya ÖZ vardı. Gün geldi devran döndü, öküz öldü ortaklık bozuldu, tıpkı “Ergenekon” ve “Balyoz”da olduğu gibi her şeyin düzmece oldugu ortaya çıktı.. İnsanlar yıllarca mahkeme kapılarında süründürler, Türkan Saylan kahrından öldü.Bu insanlar sırf Atatükçü diye, laik diye ve çağdaş eğitimi destekliyorlar diye bu suçlamalara maruz kaldılar, hükümet sesini çıkarmadı, göz yumdu. Fakat şimdi farklı bir Türkiye var malum, her haksızlığın meydana çıktığı zamandayız, amma!
Peki ben şimdi soruyorum size; “Geç gelen adalet, adalet midir”?