"Büyümez ölü çocuklar"
"Katil Hükümet hesap verecek"
"İleri saat uygulaması geri alınsın"
"Suudi değil Avrupa"
"Herkes burada Başbakan nerede"
"Mersedesler satılsın yollar yapılsın"
İşte,yukarıda ki sloganlar KKTC Başbakanlığın önüne yığılmış olan ,Değirmenci-Girne dağ yolunda meydana gelen,İki Lise öğrencisi bir servis şoförünün ölümüne yol açan kaza...
Gençlerin,Kadın ve vatandaşların Başbakanlık binasının girişinde atılan sloganlar ve demir kapıya yüklenerek kapıyı yerinden söken insanlar.
Belediyeler başkanlık adı verilen bir yürütmeyle yürütülür ve meclis genelde başkana tabidir.Nedeni,Başkanın seçildiği siyasi yapı genelde ağırlıklı olur ve Başkan grubuna hakimdir.Bir de Küçük İlçe-Belde ve il Belediyesi ise tam anlamıyla Başkan gözetiminde ve yönetiminde hareket gözükür.
KKTC bütçesi yaklaşık beş milyar TL gibidir ve bütçenin yüzde 80'i memur ve çalışanlara gidiyor ,yatırım ve hizmet durumu açıkta kalıyor.
Böyle olunca Türkiye Kıbrıs idaresine hakim...Her parti seçildiği halde bir türlü iktidar olamıyor ise nedeni belli.
Kıbrıs sorunu 1960 lı yıllardan başlayarak,1974 Kıbrıs Barış çıkartmasıyla hız almış,KKTC oluşumu ve sonraki yapılanmasıyla ,İç Anadolu-Güney ve Ege bölgesinden taşınan İnsanlar ve Çıkartma sırasında düşen Doğu bölgemiz insanlarının genelde ise,Maraş ve Muş yöresindeki göç durumuyla oluşturulmuş Kıbrıs.
Son yıllarda asimilasyon ve İmamın saat uygulaması yeni asimila ve yönetim biçimi üzerinde kurgulanmaya çalışılıyor.
Kıbrıs Türk kesimini geçtiğimiz yıllarda gittim,gezdim ve gördüm.Girne Kilisesinde tarihi,Beş parmak dağlarını,Leftoşa -Girne Yi bir noktada gören dağlık alanı ve Beşparmak dağlarına nasıl çıktığının halen anlamı,inancı yaşayan paletleri kopmuş,yerde serili -serpilip yatan tankı gördüm.Mavi Köşk,Kalpat ve eşeği,Denizi,Balık ve insanların karşısında saygıyla yol veren sürücüleri tanıdım.Lefke;Güzelyurt;limon-Portakal rengine bürünmüş,gül suyu dağıtan Kıbrıs insanını tanıdım.Eğitim yuvalarını,Üniversitelerini gezdim.Camii ve ibadetin Cuma günlerine kaldığı,öğrencilerin camiye -namaza gidiyoruz diyerek okuldan kırdıklarını öğrendim.Su sorununu yaşadım.Anavatan dan kaynaklanan ,proje diye yaptırılan ve akıtılan suyun daha sonra boşa akıtılarak Kıbrıs insanının cezalandırılmak istenildiğini öğrendim.
Lokanta ve iş yerlerinin her an ellerinden alınacakmış gibi ürkek,korkak ve yatırımdan uzak şekilde bakımsız ve iğreti durduğunu gördüm.Lüks eğlence mekanlarının müdavimlerinin genelde Türkiye'den giden ,miras yediler,Kumarbazlar ve sanat-spor çevresinden olduğu anlatıldı.Mekanların eğlen,yaşa ,yaşat anlayışıyla işletildiğini gördüm.
Önceleri Kıbrıs denildiğinde,Girne-Lefkoşa,Lefke,Mağosa,Güzelyurt gibi isimler sayıldığında ;Türkiye gibi "İL" olduğunu sanırdım,her ismin bir muhtarlıktan ibaret olduğunu gördüm.Kıbrıs bir muhtarlıkmış ve muhtar ile şimdi birleşen İMAM olmaya adanmış ...
Başbakanlık olarak bilinen konut ve Cumhurbaşkanlığı külliyesinin dar bir yol kenarında,bir kaç nöbetçi askerce beklenilen ve bu ülkedeki bir Askerlik şubesi benzeri olduğunu yakaladım.
Başbakanlık önünde atılan;"İmamın saati" sloganına takılı kaldım.
Kıbrıs bir noktadır ve çözmek için de tarih bilmek,coğrafya yaşamak,Bilimden,İnsanlıktan ve Geçmişten geleceğe köprüsünden geçmek demektir.
Her yanı tarih ve kan-göz yaşı,hasret,ıstırap kokusunu getiren Kıbrıs terk edilemez,kısa ve zeminsiz siyasete alet edilemez.İmam çek elini üzerimden diyecek kadar onurlu,iki öğrencisini trafikte kaybettiğinde sahip çıkacak kadar da mücadelecidir.fıtrat,alın yazısı,kader o kadar ucuz değildir.Adana Aladağ'daki yurt yangınında kaybettiğimiz Çocuklarımız bizler için değerdir.
Sloganlardan arınmış,gerçek değer ve inançla kutsallaşmış İnsanlığa bir hatırlatma bizimkisi...
Hoş cakalınız..