Yaşadığımız son günlerde yağan sağanak yağışlara karşı önlemlerimizi alarak olabilecek felaketlere karşı hazırlıklı olmalıyız. Olabilecek felaketlerden sonra önlem almanın işe yaramadığını geçmiş felaketlerde yaşayarak gördük. Geçmişten ders alarak yaşamaya özen gösterelim ki feryat etmeyelim.
          2000’li yıllarda ülkemizde öyle bir ekonomik kriz yaşadık ki finans sahipleri dışında kalan tüm üreten ve üretim sahipleri felaket yaşadılar. Kazananlar sadece parayı üretime yatırmayan, paradan para kazanan borsacılar, dolarcılar ve faizciler oldu.
           Krizi oluşturan temel sebep ülkenin sıcak para denen tüketime gelen dış borcu ödeyemez duruma gelmesi idi. Dış güçler ülkemizdeki sıcak parayı geri çekince ülke ekonomisi büyük bir felaket yaşadı. 400 TL civarında olan dolar, bir gece sonra 1600 TL civarına yükseldi. Bu büyük felaket iktidarın bir gecede dağılmasına sebep oldu. Yeni bir seçimin yapılarak yeni kurulacak iktidarla yola devam edilmesi kararı alındı.
           Yapılan seçimde Türk halkı yeni kurulan AKP’nin söylemlerine inanarak oylarını AKP’ye verdi. Türk halkı bunlar Müslüman, güzel ahlaklı, iktidar olduklarında yemezler, yedirmezler, üretime önem vererek sıcak paranın ülkemize girmesini engeller duyguları içinde AKP’yi tek başıma iktidara taşıdı. Sonraki seçimlerde de AKP’yi artan oyları ile destekledi. Çünkü AKP döneminde ekonomi iyi gidiyor görüntüsü ağır basıyordu. AKP iktidarının Cumhuriyetin genleri ile oynaması algılanamıyor. Türk halkının öncüleri hatırlatmaya çalışsa da, uyarılarda bulunsa da Türk halkı bu seslere kulaklarını tıkamış dinlemiyor. Umursamıyordu. Son yapılan seçimde tek başına iktidar olduğunda biz artık usta olduk. Siz halkımıza ustalık döneminizi yaşatacağız diyerek başladığı ustalık döneminin  ilk sağanak yağışı meşhur Ergenekon davası ile başladı. Türk halkına öncülük yapmak isteyen, kedi gibi düşünmeyen Cumhuriyetçileri Silivri kampına sürdü. Sağanak yağışın nerde duracağı belli değildi. Sırada Türk ordusu vardı. Kendisi gibi düşünmeyen askerleri de Silivri kampına sürmekte gecikmedi. Artık önemli güçler düşmüştü. İktidar artık gerçek yüzünü göstermekten çekineceği güçler düşünce, gerçek yüzünü göstermeye başladı. Türk halkına verdiği sözleri hatırlatana şartlar öyle gerektiriyordu diyerek, Cumhuriyetin genleri ile önce İsmet İnönü'yle oynayarak başladı. Ayyaşlar yasası diyerek Cumhuriyet yasalarını benimsemediğini ortaya koyarak Atatürk’le uğraşmaya başladı. Emelime kavuşmak için demokrasiyi araç olarak kullandım diyerek sağanak yağışlar devam etti. Milli eğitimde yaptığı yasa değişikliği ile çağdaş eğitimden dini eğitime geçiş yaptı. Okullardan felsefe derslerini kaldırırken, din derslerini zorunlu hale getirdi. Kendi diktatörlüğünü kurarken Türk halkının inancını okşayarak İmam hatiplerde ve cemaat yurtlarında kendine biat eden yeni nesiller yetiştirmenin yolunu açtılar. Sağanak yağış hızını kesmeden devam ediyor. Hamile kadınların sokakta gezmesi terbiyesizliktir diyecek kadar cesaretlendiler. Kadınların kaç çocuk yapacaklarına kadar karar verir oldular.
           Geçmişten hiç ders almadıkları ortada. 2000’li yıllarda bir gecede iktidarın dağılmasına sebep olan sıcak para halen ülke ekonomisin değişmez kurtarıcısı.Üretimin yok edilerek, tüketime dayalı ekonomi sıcak para ile devam ediyor. Üretimden düşmüş halkın çoğunluğunu oluşturanlar kredi kartları ile yollarına devam ediyorlar.
            Sayın başbakanımız gerçek sağanak yağışın geldiğini görmüş olacak ki kredi kartlarını kullanmayın diyerek halka sesleniyor. İktidar uyguladığı iç ve diş politikalarından geriye dönemiyor. Çünkü sıcak paranın kaçmasından korkuyor. Biliyor ki sıcak para giderse, iktidar bir gecede dağılır. Türk halkı sıcak paranın dağıtmasına müsaade etmeyerek ilk seçimde iktidarı dağıtabilirse, başına gelecek felaketi de önlemiş olur. Hem de Atatürk Cumhuriyetinde demokrasi içinde laik yaşamanın önünü açmış olur. Taktir siz halkımızın. Allah yardımcımız olsun.

        Yaşadığımız son günlerde yağan sağanak yağışlara karşı önlemlerimizi alarak olabilecek felaketlere karşı hazırlıklı olmalıyız. Olabilecek felaketlerden sonra önlem almanın işe yaramadığını geçmiş felaketlerde yaşayarak gördük. Geçmişten ders alarak yaşamaya özen gösterelim ki feryat etmeyelim.         

2000’li yıllarda ülkemizde öyle bir ekonomik kriz yaşadık ki finans sahipleri dışında kalan tüm üreten ve üretim sahipleri felaket yaşadılar. Kazananlar sadece parayı üretime yatırmayan, paradan para kazanan borsacılar, dolarcılar ve faizciler oldu.         

 Krizi oluşturan temel sebep ülkenin sıcak para denen tüketime gelen dış borcu ödeyemez duruma gelmesi idi. Dış güçler ülkemizdeki sıcak parayı geri çekince ülke ekonomisi büyük bir felaket yaşadı. 400 TL civarında olan dolar, bir gece sonra 1600 TL civarına yükseldi. Bu büyük felaket iktidarın bir gecede dağılmasına sebep oldu. Yeni bir seçimin yapılarak yeni kurulacak iktidarla yola devam edilmesi kararı alındı.         

 Yapılan seçimde Türk halkı yeni kurulan AKP’nin söylemlerine inanarak oylarını AKP’ye verdi. Türk halkı bunlar Müslüman, güzel ahlaklı, iktidar olduklarında yemezler, yedirmezler, üretime önem vererek sıcak paranın ülkemize girmesini engeller duyguları içinde AKP’yi tek başıma iktidara taşıdı. Sonraki seçimlerde de AKP’yi artan oyları ile destekledi. Çünkü AKP döneminde ekonomi iyi gidiyor görüntüsü ağır basıyordu. AKP iktidarının Cumhuriyetin genleri ile oynaması algılanamıyor. Türk halkının öncüleri hatırlatmaya çalışsa da, uyarılarda bulunsa da Türk halkı bu seslere kulaklarını tıkamış dinlemiyor. Umursamıyordu. Son yapılan seçimde tek başına iktidar olduğunda biz artık usta olduk. Siz halkımıza ustalık döneminizi yaşatacağız diyerek başladığı ustalık döneminin  ilk sağanak yağışı meşhur Ergenekon davası ile başladı. Türk halkına öncülük yapmak isteyen, kedi gibi düşünmeyen Cumhuriyetçileri Silivri kampına sürdü. Sağanak yağışın nerde duracağı belli değildi. Sırada Türk ordusu vardı. Kendisi gibi düşünmeyen askerleri de Silivri kampına sürmekte gecikmedi. Artık önemli güçler düşmüştü. İktidar artık gerçek yüzünü göstermekten çekineceği güçler düşünce, gerçek yüzünü göstermeye başladı. Türk halkına verdiği sözleri hatırlatana şartlar öyle gerektiriyordu diyerek, Cumhuriyetin genleri ile önce İsmet İnönü'yle oynayarak başladı. Ayyaşlar yasası diyerek Cumhuriyet yasalarını benimsemediğini ortaya koyarak Atatürk’le uğraşmaya başladı. Emelime kavuşmak için demokrasiyi araç olarak kullandım diyerek sağanak yağışlar devam etti. Milli eğitimde yaptığı yasa değişikliği ile çağdaş eğitimden dini eğitime geçiş yaptı. Okullardan felsefe derslerini kaldırırken, din derslerini zorunlu hale getirdi. Kendi diktatörlüğünü kurarken Türk halkının inancını okşayarak İmam hatiplerde ve cemaat yurtlarında kendine biat eden yeni nesiller yetiştirmenin yolunu açtılar. Sağanak yağış hızını kesmeden devam ediyor. Hamile kadınların sokakta gezmesi terbiyesizliktir diyecek kadar cesaretlendiler. Kadınların kaç çocuk yapacaklarına kadar karar verir oldular.           

Geçmişten hiç ders almadıkları ortada. 2000’li yıllarda bir gecede iktidarın dağılmasına sebep olan sıcak para halen ülke ekonomisin değişmez kurtarıcısı.Üretimin yok edilerek, tüketime dayalı ekonomi sıcak para ile devam ediyor. Üretimden düşmüş halkın çoğunluğunu oluşturanlar kredi kartları ile yollarına devam ediyorlar.           

Sayın başbakanımız gerçek sağanak yağışın geldiğini görmüş olacak ki kredi kartlarını kullanmayın diyerek halka sesleniyor. İktidar uyguladığı iç ve diş politikalarından geriye dönemiyor. Çünkü sıcak paranın kaçmasından korkuyor. Biliyor ki sıcak para giderse, iktidar bir gecede dağılır. Türk halkı sıcak paranın dağıtmasına müsaade etmeyerek ilk seçimde iktidarı dağıtabilirse, başına gelecek felaketi de önlemiş olur. Hem de Atatürk Cumhuriyetinde demokrasi içinde laik yaşamanın önünü açmış olur. Taktir siz halkımızın. Allah yardımcımız olsun.