Pazar günü aniden rahatsızlanarak Umut Hastanesinin yoğun bakımına kaldırıldım. Kendime geldikten sonra oğluma ölüm bizim için sakın telaşlanma, Şefik Amcanla temas kur sana ne lazımsa yapar diye nasihatte bulunarak talimat verdim. Zaten Şefik Kardeşimizin sağlığında yaşım ve rahatsızlığımdan mütevellit hep bu arzumu tekrarlayıp dururdum. Yılmaz ailesinin aile hayatına gıpta eden biri olarak sevgili eşiyle mutat gezilerini yaparken "Ya Hacı Şam tatlı kaç para" diye bağırarak seslenirdim. O da bana takılarak gereken cevabı verirdi. İnan ki Sevgili Hacım şu yazımı bir gün senin için kaleme dökeceğim aklımın ucuna gelmezdi. Hayret! Kadere bak. Sen benim tanıdığım dünya tatlısı, iyi bir eş, iyi bir aile reisi, tatlı dilli, güler yüzlü, bütün Orduluların defin işleriyle ilgilenen, hiçbir talep de bulunmayan yardımsever kişiliğinle dört dörtlük bir insansın. Bu meziyetlerinin mükâfatı olarak çok zengin olduğuna kanaat getirdim. Cami avlusu cemaatini almadığı gibi, böyle üzülen ve ah Şefik sende mi diyen kalabalıktan aldığım tek şey yardımlarının mükâfatı olsa gerek. İnsanların zenginliği ve sermayesinin kanıtı bence cemaatidir. Yediden yetmişe bütün Ordulular seni omuzlarına almak için koşuştular. Yavrum Şefik, ani ölümün biz yaşlıları daha çok üzdü. Sen bizim güvencemiz ve dini vecibelerimizi yerine getirecek olan bir sigortamızdın. İnan ki bu yaşıma geldim böyle bir kalabalık cemaatle uğurlanan birini görmedim ve sana gıpta ettim. "Hayat seni her koşulda yaşarım, senin gibiler az bulunduğu için yaşamama şaşarım." Canım kardeşim, şu hayatta sevgilerin derinliğini ve bağlılığını cemaatinin çoğunluğu ile ölçtüm. Gülen yüzün, tatlı dilin her zaman bana orkestra gibi gelmiş ve seninle dertleşmek içini rahatlatmıştır. Seni ben ve sevenlerin her zamankinden daha çok arayacaktır. Buna inan!.. Hep sevgi masallarında ve rüyalarımızda seni rahmetle anacağız. Kimse senin gibi güler yüzlü iyilik ve yardım sever dini bütün insan kadar cemaat toplayamaz. Hayatda saklanan ERDEMİN olmadığını sen yaşarken ve öldükten sonrada ispat ettin ne mutlu geride kalanlara. Zaten saklanan ERDEMDE yoktur.-Bütün iyi ve güzel şeylere senin gibi en son kavuşan kişi olmak isterdim. Sevginin, saygının derinliğini o güler yüzün ve hoş görünle karşıladığın için hep seni ve kıymetli eşinizi takdir etmişimdir. Her ezan sesi duyduğum da sen benim için tarihten bir yaprak olarak,  kalbimde rahmetle anacağım. Aziz kardeşim ŞEFİK YILMAZ. Kimler geldi neler neler istediler, hepside bu dünyayı bırakıp gittiler, sanki biz gitmeyecek gibiyiz değimli ya!,bu gidenler de bizim gibiydiler.Üzüntü ve göz yaşları içinde daha yazamıyorum,rahmetli HACIM kusura kalma.
 Kederli Yılmaz Ailesine başsağlığı dilerken, yavrum Hacı Şefik Kardeşim Cennet Mekânında rahat uyu… Seni sevenlerin ve tanıyanların sayesinde ruhun şad, mekânın cennet olsun. Ateş suyu ısıtırken, su, ateşi söndürür ama! senin acın içimizdeki ateşi alevlendirdi. Rahmet dileklerimle güle güle…

Pazar günü aniden rahatsızlanarak Umut Hastanesinin yoğun bakımına kaldırıldım. Kendime geldikten sonra oğluma ölüm bizim için sakın telaşlanma, Şefik Amcanla temas kur sana ne lazımsa yapar diye nasihatte bulunarak talimat verdim. Zaten Şefik Kardeşimizin sağlığında yaşım ve rahatsızlığımdan mütevellit hep bu arzumu tekrarlayıp dururdum.

Yılmaz ailesinin aile hayatına gıpta eden biri olarak sevgili eşiyle mutat gezilerini yaparken "Ya Hacı Şam tatlı kaç para" diye bağırarak seslenirdim. O da bana takılarak gereken cevabı verirdi. İnan ki Sevgili Hacım şu yazımı bir gün senin için kaleme dökeceğim aklımın ucuna gelmezdi. Hayret! Kadere bak. Sen benim tanıdığım dünya tatlısı, iyi bir eş, iyi bir aile reisi, tatlı dilli, güler yüzlü, bütün Orduluların defin işleriyle ilgilenen, hiçbir talep de bulunmayan yardımsever kişiliğinle dört dörtlük bir insansın. Bu meziyetlerinin mükâfatı olarak çok zengin olduğuna kanaat getirdim. Cami avlusu cemaatini almadığı gibi, böyle üzülen ve ah Şefik sende mi diyen kalabalıktan aldığım tek şey yardımlarının mükâfatı olsa gerek. İnsanların zenginliği ve sermayesinin kanıtı bence cemaatidir. Yediden yetmişe bütün Ordulular seni omuzlarına almak için koşuştular.

Yavrum Şefik, ani ölümün biz yaşlıları daha çok üzdü. Sen bizim güvencemiz ve dini vecibelerimizi yerine getirecek olan bir sigortamızdın. İnan ki bu yaşıma geldim böyle bir kalabalık cemaatle uğurlanan birini görmedim ve sana gıpta ettim. "Hayat seni her koşulda yaşarım, senin gibiler az bulunduğu için yaşamama şaşarım."

Canım kardeşim, şu hayatta sevgilerin derinliğini ve bağlılığını cemaatinin çoğunluğu ile ölçtüm. Gülen yüzün, tatlı dilin her zaman bana orkestra gibi gelmiş ve seninle dertleşmek içini rahatlatmıştır. Seni ben ve sevenlerin her zamankinden daha çok arayacaktır. Buna inan!.. Hep sevgi masallarında ve rüyalarımızda seni rahmetle anacağız. Kimse senin gibi güler yüzlü iyilik ve yardım sever dini bütün insan kadar cemaat toplayamaz.

Hayatda saklanan ERDEMİN olmadığını sen yaşarken ve öldükten sonrada ispat ettin ne mutlu geride kalanlara. Zaten saklanan ERDEMDE yoktur.-Bütün iyi ve güzel şeylere senin gibi en son kavuşan kişi olmak isterdim. Sevginin, saygının derinliğini o güler yüzün ve hoş görünle karşıladığın için hep seni ve kıymetli eşinizi takdir etmişimdir. Her ezan sesi duyduğum da sen benim için tarihten bir yaprak olarak,  kalbimde rahmetle anacağım. Aziz kardeşim ŞEFİK YILMAZ. Kimler geldi neler neler istediler, hepside bu dünyayı bırakıp gittiler, sanki biz gitmeyecek gibiyiz değimli ya!,bu gidenler de bizim gibiydiler.

Üzüntü ve göz yaşları içinde daha yazamıyorum,rahmetli HACIM kusura kalma. Kederli Yılmaz Ailesine başsağlığı dilerken, yavrum Hacı Şefik Kardeşim Cennet Mekânında rahat uyu… Seni sevenlerin ve tanıyanların sayesinde ruhun şad, mekânın cennet olsun. Ateş suyu ısıtırken, su, ateşi söndürür ama! senin acın içimizdeki ateşi alevlendirdi. Rahmet dileklerimle güle güle…