İslam, Müslümanlardan hayatlarının her alanında ölçülü olmalarını ister. Öyle ki dinde, yani inanç ve ibadette bile aşırılığa müsaade edilmemektedir. Dolayısıyla bir Müslüman, iman konularında kılı kırk yaran, çok ibadet edip, her şeyden el-etek çeken biri olmaktan ziyade, inancında, ibadetinde ve yaşamındaki dengeyi sağlayan, aşırılığa kaçmayan kişidir.
Malum içinde bulunduğumuz aylar Recep Şaban ve ramazan ayları olması münasebetiyle, istem aleminde yeri ve önemi çok büyüktür. Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Özellikle bu aylarda bol bol istiğfar etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kur`ân okumak ve dua etmek en uygun davranışlardır
Peygamber Efendimiz (as) da “En faziletli ibadet hangisidir? sorusuna “Az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhari
Bir kere ashabdan üç kişi, Peygamberimizin ibadetini sorup öğrenmek için hanımlarının evlerine gitmişlerdi. Peygamberimizin (nasıl ve ne kadar) ibadet ettiği söylenince onlar, “Biz nerede, o nerede? Şüphesiz ki Allah, onun geçmiş olan ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını bağışlamıştır.” dediler. İçlerinden biri, “Ben geceleri devamlı namaz kılacağım.” dedi. Öbürü, “Ben de, her zaman (her gün) oruç tutacağım.” dedi. Üçüncüsü de, “Ben de kadınlardan ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyeceğim.” dedi. Bu ara Peygamberimiz çıkageldi ve onlara şöyle buyurdu: “Siz, şöyle şöyle söyleyen kimselersiniz değil mi? Şunu iyi biliniz ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve korunanınız bulunuyorum. Öyle iken ben, bazen nafile oruç tutarım, bazen tutmam. Gecenin bir kısmında nafile namaz kılarım, bir kısmında uyurum. Kadınlarla da evlenirim (İşte benim Sünnetim budur). Her kim benim yolumdan gitmez de ondan yüz çevirirse benden değildir.” (Buhârî, Nikâh) buyurdu.
Dinde aşırıya kaçmak düşünce ve davranıştaki dengesizliği de tarif eder. Peygamber Efendimiz (sav) bizlere düşünce ve davranışlarımızda dengeli olmayı tavsiye etmiş ve dini yaşanamaz hale getirme konusunda uyarmıştır. Zira, “Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez.”(Bakara Sûresi, [2:185]) ayetinde buyurulduğu gibi din insanların hayatına yön vermesi, onlara Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürdürmeleri için gönderilmiştir. Nitekim Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.Buhari, İlm, 12) Onun için hem kendimize hem de etrafımızdaki insanlara dini yaşamayı sevdirmenin yollarını bulmalıyız.Örf dindendir.Biz müslümanlar ibadetlerimizda olduğu kadarıyla toplumun bir parçası olarakta, sosyal alanda, yaşantımızın her alanında, giyim kuşam da, yeme içmeye,aşırıya kaçmadan israfa sebebiyet vermeden her yönüyle örnek bir yaşantıyla model olmaya çalışmalıyız.
Malum üç aylara girdik, bakıyoruz bazı görüş ve fikir sahipleri bu ayda şu kadar namaz kılacaksın şu kadar ibadet yapacaksın şu kadar oruç tutacaksın şunu yapacaksın diyerek şart koşmaktadırlar, nafer ibadetlerde şart yoktur gönül rızasıyla ne kadar bulabiliyorsan kılar ne yapabiliyorsan yaparsın.Bu konuda Allah Resul’ün beyanı gayet açık ve nettir: Âişe radıyallah'u anhâ'dan rivâyet edildiğine göre; Allah katında en değerli ve sevabı en çok olan amelin hangisi olduğu Peygamber Efendimiz'e soruldu. O da şöyle buyurdu: “Az da olsa, devamlı yapılan ameldir.”
Kur’anın ifadesiyle Yüce Allah haşır Suresinde ayet 7’de “Peygamber, size ne verirse alın onu ve neden vazgeçmenizi emrederse vazgeçin ondan ve çekinin Allah'tan; şüphe yok ki Allah'ın azabı çetindir. İşin en önemlisi: İbadete koymak demek kişinin hayatına çekidüzen vermesi demektir. Eğer kişi hem ibadetle meşhur olacak ve hem de ibadetin kendisine ve çevresine bir faydası dokunmayacaksa örnek bir hayat yaşamayacaksa bu boşuna bir emektir, ,hem Allah’ı hemde kullarını kandırmaktır.
Rabbimiz bizleri riyadan,gösterişten uzak olarak Allah ve Rasûlünun emrine harfiyyen uyarak yaşamayı nasip eylesin.
Allah Resulü bu üç ayların önemini şöyle belirtmiştir:Recep ayı hasadın tarlaya ekildiği,Şaban ayı sulama yapıldığı,ramazan ayı ise hasat etme hesabı biçme ayıdır. Bu ayları iyi değerlendirmemiz gerekir,Günde beş defa yıkanan abdet alan,hamamda yıkanan kimsede kirden herhangi bir iz herhangi şey bir kalmıyorsa;Iştem bu aylar kirlerden günahlardan arınma tertemiz olma ayıdır.Ramazan’da meleklerin kıskandığı,kulun zirveye ulaştığı ve akabinde bayramıda hakettiğini bir gerçektir.Bayramlar hak yolunda malıyla canıyla, ibadetleriyle kullukta yarışanların
bayramdır.
Rabbim kulluk da yaşan Ramazan’a kavuşan bayramı hakederek yaşayan kullarından olmayı nasip eylesin
İlahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ