Kanser hastalığı teşhisi almak, tedavi sürecine başlamak, hastalığın yol açtığı diğer sağlık sorularıyla mücadele etmek hem kanser hastası bireyler hem de aileleri için oldukça zorlayıcıdır. Hastalığın getirdiği duygusal ve zihinsel yükün içerisinde belirsizlikler, endişeler, stres, korku gibi olumsuz faktörler yer almaktadır. Kanser hastalığı teşhisi alan bir birey için artık “Ölüme mi yaşama mı daha yakınım?” sorusu vardır ve her anı bu soruyla yaşamaya çalışmaktadırlar. Bu ve bunun benzeri soruların, kaygı, endişe ve korku gibi duyguların bu süreçte oldukça normal olduğunu fakat hayat kalitesini güçleştirmesi sebebiyle de psikolojik destek almanın da bir o kadar normal olduğunu unutmamak gerekir.
Kanser hastaları tanı ve tedavi sürecinde bazı aşamalardan geçmektedir. Bunlardan ilki “inkar”dır. Pek çok kişi tanısına inanmayarak kabullenemeyebilir. Arkasından gelen “öfke” evresinde ise kişi öfke duyarak “Neden ben?” diye sorgular. Ailenin bu aşamadaki hastanın öfkesini, diğer duygu ve düşüncelerini ifade etmesine olanak sağlaması rahatlamasına yardımcı olacaktır. Bir sonraki aşama ise “pazarlık”tır. Bu evrede kişi hesaplaşma yapar ve iyi insan olmaya çabalama görülebilir. “Bundan sonra alkol içmeyeceğim” ya da “Artık söz kızlarımla daha çok ilgileneceğim.” gibi bir pazarlık, dua etme, hastalığın gerçekliğini erteleme durumu görülebilir. “Depresyon” evresinde ise hastalık ölümle ilişkilendirilir ve çaresizlik, umutsuzluk duyguları hissedilir. Bedendeki kayıplar, ekonomik zorluklar, iş yaşamı zorlukları gibi durumlar da depresyona girmeye neden olabilmektedir. “Kabullenme” evresinde ise gerçek kabul edilir, tedavi planı ve sürecine adapte olmaya çabalanır. Kişi yeni yaşamı için ruhsal gücünü sergilemeye çalışır. Elbette bu aşamalar hastadan hastaya farklılık da gösterebilmektedir. Hastanın varsa geçmişteki hastalıkları, ruhsal durumu, sosyal destek kaynakları, iş ve ekonomik durumu, aldığı tanı ve uygulanan tedaviler ve benzeri farklı faktörler bu aşamaların farklılık göstermesinde etkili olabilmektedir. Bununla birlikte psikolojik desteğin de kişinin aşamaları nasıl deneyimlediğinde ve duygu durumunda etkisi bulunmaktadır.
Kanser hastası bireylerin dört bir koldan desteklenmesi hastalık ve hastalığın getirdiği zorluklarla baş etmesinde kolaylaştırıcı etki sağlar. Sosyal destek, tıbbi destek ve psikososyal desteğin birlikte ilerlemesi önemlidir. Kanser hastası bireylerde depresyon, endişe, varoluşsal krizler, ölüm korkusu, öfke, içe kapanma, olumsuz beden algısı, cinsel problemler, hastalığın tekrar edeceği korkusu gibi problemler görülebilmektedir. Bu problemlerin ele alınması ve sağlanan psikososyal destek hastalığa uyumu kolaylaştırmakta, benlik saygısını artırmakta, danışanın duygu durumunu kontrol altına almasını, duygularını ifade edebilme cesareti kazanmasını, duyguları ve zorlayıcı durumlarla baş edebilmesini sağlayarak tedavi sürecine, kanser hastalığına olumlu etki sağlamaktadır.
Hasta kadar aile de ruhsal açıdan olumsuz etkilendiği için ailenin de psikolojik destek almaktan çekinmemesi önemlidir. Aile hasta bireye destek olmak isterken bir yandan da fiziksel ve ruhsal açıdan tükenmişlik, fizyolojik rahatsızlıklar, psikolojik problemler ve maddi güçlükler yaşayabilir. Bu süreçte ailenin uygun sosyal desteği sunabilmesi için önce kendisinin de ruhsal anlamda iyi olması gerekir. Hasta kadar aile de duygularını ve düşüncelerini rahatlıkla açabileceği alana ihtiyaç duymaktadır ve bu alan psikoterapi ile sağlanabilmektedir. Beden ve ruhun birbirini etkilemesi sebebiyle beden sağlığı kadar ruh sağlığı da önemsenmelidir. Çünkü biri iyi olmadığında diğerine de olumsuz etkiler sıçramaktadır. Ve bir taraf iyileştirildiğinde bu ışıltı diğerine de yansır.
Klinik Psk. Pelin KABAR