Ruanda'nin baskenti.bir zamanlar iç savaş yaşanmış bu ülkede tv 8'in güzelini izliyorum. Tam da "Programda bu ülkenin başkentini tanıtan güzelimiz,acılardan soz etmiyor, birden durup duruken o ulke de herhangi bir sokağa dalıyor"diye düşünüyordum. Beyaz Türkler'den  yeşil   gözlü sarisin güzelimiz, kara derili, boncuk gözlü çocuklarla konuşurken doğanin karşıtlar arasında sağladığı renk uyumuna hayran olmamak elde degil. Fransa devlet baskanı Miterand ne demiş,tam da bu ülkelerde ki katliamlar gerçekleşirken " bu ülkelerde böyle seyler olur ve çok da önemli değildir" aslinda diye Ruanda tarihini aktarinca, "su sarisinimiza haksızlık etmisim"diye düşünmeye başladım. Tam da böyle düşünürken Ruanda'nin bu karanlık tarihini anlatmaya başladı. "Otel Ruanda"filimini anımsattı.hutular ile tutsiler arasında yaşanan iç savası. İki halk var orada. İkiside ayni ten rengine sahip. Tipki Türkler  ile Kürtler gibi. Ama dilleri farklı. Hutular cogunluk olmalarına karsın,Fransizlar tarafindan silahlandirilan hatta palalarini Cin'den alan Tutsiler  tarafından 100 günde tam 1 milyon Huti ile olaylara ılımlı yaklaşan Tutsiler öldürüldü. Ne Birleşmiş Milletler ne de diğer dünya barışını savunduğunu söyleyen örgütler, hiç birisi olaylar sürerken müdahale etmeye gerek duydular. Ne de olsa her ne kadar sarisinimiza göre değerli madenleri yok dense de iletişim teknolojisinde kullanılan kota madeni daglarında vardı. Bu maden icin bırakın insanları hiçbir hesabı olamayacak olan dag görselleri bile öldürüldü.
Bir zamanlar hu ülke de azınlık olan Ermeniler'de cogunluk olan Türkleri yok edebilmek istendi. Turklerden de onemli kayiplar olsa da olan Ermenilere oldu. Ermeniler emperyalizmin oyuna geldi. Kayıplar , hemen hemen eşit olsa da göç  sonucu yerlerinden yurtlarından  olanlari gozonune  alinca acinin ne kadar buyuk oldugu anlasilir. Ben diger neo liberal yufka yurekli sosyalistler  gibi degilim sanirim. Cunku benim duzenle sorunum var. Onlarin yok. Fantazi aypip, kendilerini tatmin ediyorlar. Hayat gercekler uzerinde yukselir. Lenin Carlik Rusya Almanya tarafindan isgal olunca "kosullar bize yurtseverlik gorevi veriyor" demisti.  Anadolu sözü vardır " kendi düşen ağlamaz", bu güne gelirsek emperyalizm yeni oyunlar pesinde. Kürtlerin cogunlukta olduğu BDP milletvekilleri usanmadan başbakana çağrı yapıyorlar. "Biz vatan haini değiliz diyorlar. Başbakan ne yapmak istiyor, ülkeyi bölmek mı istiyor" diyorlar. Olanlara bakınca samimi olduklarını düşünmeden edemiyorum. Başbakan Türkiye'yi Ruanda'ya çevirmek istemiyordur umarım. Orada ki planı emperyalizm uygularsa kimin kimi yok edeceği hiç belli olmaz. Basbakan'in cezaevlerin de  ölüm orucuna girmiş Kurtler ya da umurunda bile degil. Ya da boyle gorunmekmi istiyor iktidari sürdürmek  icin. İktidara kilitlenmiş. Devlet başkanlığına... O halde anadilde savunmayı  niye masaya getiriyor?
Başbakan iktidar sarhoşluğunda. Cumhuriyeti savunmakla kararlı olan kitlelerde umurunda degil. Anlaşılan  ne yapacagını bilmiyor. Ama yapılacak olan açık  degil mi? O da herzaman aklın  ve bilimin yoludur. Ama duygusal olanlar veya kor  inanca sahip olanlar parasal konularda aklını çok iyi kullansalar da, toplumsal olaylar da aklı selim olamazlar. 
Bu iktidarın dolayısıyla toplumda güvenilirliği kalmamıştır. Ancak gelir durumu açlık sınırı altında olanlar, yapılan yardımlar ve parasal destekler nedeniyle hükumete bel bağlamış durumdalar. Çaresiz olanları oya çeviren hükumet, secmen bazında hala ayaktadir. AKP iktidarı gercek oylarının yüzde 10 civarında olduğunu çok iyi bilmektedirler. O nedenlerde isler sarpa sarınca hircinlasmakta, gittikçe tutarsızlık icine daha çok girmektedir.
Gazeteciler Özgürlük Platformu'nun kurucusu olan derneğimiz nedeniyle ulularasi barış ,özgürlük ve adalet konferansına katıldım. Oda tv davasından tahliye olan  baris terkoglu davaların nasıl manipülasyon olduğunu anlattı. Gercekten orada avukat ve yazarları dinleyince çağımızın kumpası olan papa suikastini aratmayacak bir komplo nasıl yapılabilir fikir edilebiliyorsunuz.
Yani manipülasyonların kokusu geliyor. Taraf gazetesinin fabrikatorleri is libasında , durum öğle görülüyor.haydi, kolay gelsin Türkiye...

Ruanda'nin baskenti.bir zamanlar iç savaş yaşanmış bu ülkede tv 8'in güzelini izliyorum. Tam da "Programda bu ülkenin başkentini tanıtan güzelimiz,acılardan soz etmiyor, birden durup duruken o ulke de herhangi bir sokağa dalıyor"diye düşünüyordum. Beyaz Türkler'den  yeşil   gözlü sarisin güzelimiz, kara derili, boncuk gözlü çocuklarla konuşurken doğanin karşıtlar arasında sağladığı renk uyumuna hayran olmamak elde degil.

Fransa devlet baskanı Miterand ne demiş,tam da bu ülkelerde ki katliamlar gerçekleşirken " bu ülkelerde böyle seyler olur ve çok da önemli değildir" aslinda diye Ruanda tarihini aktarinca, "su sarisinimiza haksızlık etmisim"diye düşünmeye başladım. Tam da böyle düşünürken Ruanda'nin bu karanlık tarihini anlatmaya başladı. "Otel Ruanda"filimini anımsattı.hutular ile tutsiler arasında yaşanan iç savası. İki halk var orada. İkiside ayni ten rengine sahip. Tipki Türkler  ile Kürtler gibi. Ama dilleri farklı. Hutular cogunluk olmalarına karsın,Fransizlar tarafindan silahlandirilan hatta palalarini Cin'den alan Tutsiler  tarafından 100 günde tam 1 milyon Huti ile olaylara ılımlı yaklaşan Tutsiler öldürüldü. Ne Birleşmiş Milletler ne de diğer dünya barışını savunduğunu söyleyen örgütler, hiç birisi olaylar sürerken müdahale etmeye gerek duydular. Ne de olsa her ne kadar sarisinimiza göre değerli madenleri yok dense de iletişim teknolojisinde kullanılan kota madeni daglarında vardı. Bu maden icin bırakın insanları hiçbir hesabı olamayacak olan dag görselleri bile öldürüldü.

Bir zamanlar hu ülke de azınlık olan Ermeniler'de cogunluk olan Türkleri yok edebilmek istendi. Turklerden de onemli kayiplar olsa da olan Ermenilere oldu. Ermeniler emperyalizmin oyuna geldi. Kayıplar , hemen hemen eşit olsa da göç  sonucu yerlerinden yurtlarından  olanlari gozonune  alinca acinin ne kadar buyuk oldugu anlasilir. Ben diger neo liberal yufka yurekli sosyalistler  gibi degilim sanirim. Cunku benim duzenle sorunum var. Onlarin yok. Fantazi aypip, kendilerini tatmin ediyorlar. Hayat gercekler uzerinde yukselir. Lenin Carlik Rusya Almanya tarafindan isgal olunca "kosullar bize yurtseverlik gorevi veriyor" demisti.  Anadolu sözü vardır " kendi düşen ağlamaz", bu güne gelirsek emperyalizm yeni oyunlar pesinde. Kürtlerin cogunlukta olduğu BDP milletvekilleri usanmadan başbakana çağrı yapıyorlar. "Biz vatan haini değiliz diyorlar. Başbakan ne yapmak istiyor, ülkeyi bölmek mı istiyor" diyorlar. Olanlara bakınca samimi olduklarını düşünmeden edemiyorum. Başbakan Türkiye'yi Ruanda'ya çevirmek istemiyordur umarım. Orada ki planı emperyalizm uygularsa kimin kimi yok edeceği hiç belli olmaz. Basbakan'in cezaevlerin de  ölüm orucuna girmiş Kurtler ya da umurunda bile degil. Ya da boyle gorunmekmi istiyor iktidari sürdürmek  icin. İktidara kilitlenmiş. Devlet başkanlığına... O halde anadilde savunmayı  niye masaya getiriyor?Başbakan iktidar sarhoşluğunda. Cumhuriyeti savunmakla kararlı olan kitlelerde umurunda degil. Anlaşılan  ne yapacagını bilmiyor. Ama yapılacak olan açık  degil mi? O da herzaman aklın  ve bilimin yoludur. Ama duygusal olanlar veya kor  inanca sahip olanlar parasal konularda aklını çok iyi kullansalar da, toplumsal olaylar da aklı selim olamazlar. 

Bu iktidarın dolayısıyla toplumda güvenilirliği kalmamıştır. Ancak gelir durumu açlık sınırı altında olanlar, yapılan yardımlar ve parasal destekler nedeniyle hükumete bel bağlamış durumdalar. Çaresiz olanları oya çeviren hükumet, secmen bazında hala ayaktadir. AKP iktidarı gercek oylarının yüzde 10 civarında olduğunu çok iyi bilmektedirler. O nedenlerde isler sarpa sarınca hircinlasmakta, gittikçe tutarsızlık icine daha çok girmektedir.

Gazeteciler Özgürlük Platformu'nun kurucusu olan derneğimiz nedeniyle ulularasi barış ,özgürlük ve adalet konferansına katıldım. Oda tv davasından tahliye olan  baris terkoglu davaların nasıl manipülasyon olduğunu anlattı. Gercekten orada avukat ve yazarları dinleyince çağımızın kumpası olan papa suikastini aratmayacak bir komplo nasıl yapılabilir fikir edilebiliyorsunuz.

Yani manipülasyonların kokusu geliyor. Taraf gazetesinin fabrikatorleri is libasında , durum öğle görülüyor.haydi, kolay gelsin Türkiye...