Bir ülkenin en önemli programlarından birisi Milli Eğitimdir. Çünkü Okul Öncesi Eğitimden (Ana Okulu) tutunda; Ortaöğretim bitene kadar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında eğitim alır, ve şekilleniriz. Çoğu zaman fevkalade iyi eğitim kurumlarında yetiştiğimiz zaman; çok daha başarılı ve iyi eğitilmiş insan olarak; yüksek öğretim kurumlarına devam eder, ve okuduğumuz (eğitim gördüğümüz) alanda meslek sahibi olur ve akabinde Devlet Dairelerinde veya kurumlarında, özel sektörde veya kendi tahsil alanımızda bir iş kurarak; hayatımıza devam eder; çoğunlukla başarılı bir yaşamın içinde oluruz. Eğer yüksek öğretime devam etmediysek; yine lise bitiminde Devlet Dairesinde veya kurumlarında, özel sektörde veya kendimiz bir iş kurarak; başarılı bir şekilde hayatımızı sürdürürüz.
Benim düşüncem ülkemizde verilen eğitimle yeterli derecede sosyalleşemiyoruz. Sosyalleşmek demek; kültürlü olmak; topluma her alanda uyum sağlamak; güzel davranışlar sergilemek; şiddetsiz bir yaşam tarzının içinde olmak ve onu benimsemek; hoşgörülü; çalışkan; barışsever; sanatı seven ve ona değer veren; kültür birikimi olan; yerinde yardımsever; sosyal iletişime açık; davranışlarını hukuka göre düzenleyen; esnek; dinleyen; değerlendiren; en doğruyu bulmaya çalışan; radikal fikirleri benimsemeyen insanı tarif ediyoruz.
Yeterli seviyede sosyalleşemeyen kişi ve gruplar radikal düşüncelerle; toplum hukukuna uymayan; toplumu değişik alanlarda rahatsız eden davranışlar içine girebiliyorlar. Tekil seviyelerde bile olsa terör gibi; toplum için çok tehlikeli davranışlar içine girebiliyorlar. Radikal gruplara girip; toplum zararına işler yapabiliyorlar. Sorunları şiddet yoluyla çözme gibi çok kötü yolları seçebiliyorlar. Oysa yeterli derecede sosyalleşen insan; asla olumsuz davranışlar içine girmez, ve orada olmazlar, çünkü aldıkları olumlu davranışlar onları; olumsuz işler yapmaktan alıkoyduğu gibi; toplumsal güzel davranışlar içine sokarlar.
Sosyalleşmenin olumlu sonuçları ise Milli Eğitim Politikamızla çok ilgilidir. Türkiye Cumhuriyeti’nde hemen her yerde; artık yol gitmeyen; ulaşılamayan nokta yok gibidir. Altyapı belirli bir seviyeye gelmiştir. Ülkemizde eğitim ve öğretim yapılan gün sayısı hala 185 gün civarındadır. Bazen çeşitli çalışmalar, kar tatili ve bunun gibi zorunlu sebeplerle eğitim gün sayısı daha da düşmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir bilgi ve kültür toplumu olmak istiyorsa; eğitim gün sayısını; yaz tatilini çok kısaltmadan 210 -220 güne çıkarabilmelidir. Yapılacak iş eğitim yılı başlangıcından itibaren cumartesi günlerini de eğitime katarsak sorun çözülür. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığına özel; cumartesi günü çalışmayı sağlayan yasal düzenleme gerekmektedir. Bunu yapar başarabilirsek; gelecekte çok daha güzel; çok daha eğitilmiş ve sosyalleşen bir millet yaratabiliriz.