Rüyaya riya karıştığı an o rüya kâbusa döner.
Rüya ile kâbusu ayırmaksa her zaman mümkün olmayabilir. Kiminin rüyası, kiminin kâbusuna denk düşebilir çünkü. Olayların gidişatının hissettirdiği, yaşattığı ya da psikolojide açtığı çatlak herkes için eşit olmayabilir çoğu zaman.
Kabataş meselesini artık neredeyse herkes biliyor. Başörtülü bir kadının güpegündüz, sokak ortasında, yüzlerce erkek tarafından dövüldüğünün söylendiği görüntüleri hepimiz uzun zaman konuştuk. Görmeyi bekledik. Görüntülerin var olduğunun iddia edildiği ilk günlerde böyle bir şey olamayacağını, bir kere zaman ve mekânın böyle bir şiddet gösterisi için oldukça uyumsuz olduğunu, kaldı ki eğer olduysa böyle bir olayın kimse tarafından haklı olduğu söylenen gerekçelerle savunulamayacağını söylemiştim.
Hâlâ aynı düşünceye sahibim.
Konunun böyle bir boyuta indirilmiş olması kimin neden olduğu bir durum bilemiyorum fakat durum bu vaziyetteyse hepimizin söyleyecek sözlerinin olduğuna inanıyorum.
Başörtülü birçok arkadaşım var. Tanıyor olmakla gurur duyduğum, fikirlerine müthiş önem verdiğim, çok sevdiğim arkadaşlarım var. Bunun yanında başörtülü olmasına karşın uyduruk bir baloda askısız elbise giyen ve tavırlarını son derece yanlış bulduğum tanıdıklarım da var. Tabii sokakta gördüklerimi, şahit olduklarımı saymıyorum. Başın örtülü olmasının her davranışın pür-i pak olduğuna işaret ettiğini iddia etmenin ise son derece çocukça bir yaklaşım olmaktan öteye gitmediğini söylemek gerekiyor.
Sanıyorum bu durumda oturup biraz düşünmemiz gerekiyor. Bu açıklamaları kim neden yapmak zorunda bırakıyor bizi? Sokak ortasında dövülmüş onlarca kadın, öldürülmüş onlarca kadın, polis tekmeleriyle çocuğu düşürülmüş ve siyasette iğrenç söylemlere konu edilmiş bir kadın ve daha onlarcası ama onlarcası varken… Hem de görüntüleri anında haber kanallarına verilen, yayımlanan görüntüler varken elde.
Onlar yalnızca başları açık olduğu için bu durumu hak etmişler gibi mi yapıyor birileri?
Bunu hangi din onaylıyor, hangi başörtülü kadın bunları destekler söylemlerde bulunuyor?
Biz riya bulanmış bir rüyayı yaşıyoruz bu durumda. Kâbus olduğunu fark etmiyoruz nicedir. Siyasi söylemlerin içerisinde yerle bir edilen kadın kimliği temize çıkarılmadıkça da devam edecek bu kâbus. Korkarım ki devam edecek.
Bunun devam etmemesi için Kabataş gibi müthiş bir yalan(görüntüleri onca zaman sonra ortaya çıkmış, o görüntülerde de hiçbir şey yokken) gün yüzüne çıkmışken biraz daha dikkatli yaklaşmak gerekiyor kadınlara. Rüyadan riyayı sıyırıp atmak için bunu yapmak gerekiyor.
Yoksa on yıllarca daha yüzsüzce savunulmuş yalanların içerisinde kendimizi bataklıkta gibi hissedeceğiz ve aslında yapmamızın hiç de gerekli olmadığı açıklamaları yapmak zorunda bulacağız kendimizi.