Can içinde can aramalı insan...
İnsan Mevlana aşkıyla sevebilmeli insanı,dini,rengi, dili ne olursa olsun insan olduğu için sevmeli.
Hasret kalmamalı insan özündeki sevgiye, barışa, huzura,güven ve kardeşliğe,avuçlarına sinmeli kokusu insanlığın,can içinde canı aramalı.
Aklı,bedeni,ahlakı ve ruhu en güzel yeteneklerle donatılan ve mükemmel varlık olan insan bir değil bin kere dinlemeli yüreğinin sesini.
İnsana sevgi,saygı ve insanı bütün haklarıyla koruma en asil görev olmalı,günümüzde insan kendi cinsine karşı bu önemli görevini layıkıyla yerine getirememekte ve kendi kendinin düşmanı olmaktadır.
Tarihte olduğu gibi gelişen çağımızda zulümler,gasplar,haksızlıklar,savaşlar,işkenceler devam etmektedir.
Sevgi barış ve kardeşlikten uzaklaşmaya devam edilerek,sevginin yüceliğine ve barışın rüştüne ermeme gayreti içerisinde olan insanlık aç gözlülük ile bir birlerini katletmeye devam etmektedir.
İnsanlar bencillikleri ve ihtirasları sebebiyle toprağın verdiği nimetleri paylaşamamanın huzursuzluğunu yaşamakta,doymak bilmeyen aç gözlülüklerinden günümüzde dünya huzursuz olmakta,insanlık da mutsuz olmaktadır.
Aç gözlülük uğruna evlerinden yerlerinden yurtlarından edilen ve egenin karanlık sularında öldürülen insanlık bütün çığırtkanlığı ile kulakları tırmalamakta,feryatları ile de yürekleri dağlamaktadır.
Herkesin insanlığını unuttuğu,vicdanını tükettiği çağımızda güçlüden yana olunduğu dönemden geçiyoruz.
Çocukluğumda okulda tarih kitaplarını okurken savaşları hiç sevmezdim,savaşlar olmadan büyüyebilecekmiyiz diye sorardım hep kendime,belki bizim kuşak savaşı ve savaşın verdiği acıları yaşamadı ama savaşı yaşayanların acısını hep yüreğimizde hissettik. Suriye de bombaların arasında anne diye bağıran kaçışan çocukların feryatlarını yazıyla ifade etmek ise hiç mümkün değil,
Savaş alanına dönen topraklarımızda da aynı dramlar yaşanmaya devam etmektedir.Analar ağlamakta ocaklar yıkılmakta şehitler bir bir toprağa verilmektedir.İnsanlar bulunduğu bölgeleri can kaygıları sebebiyle terk etmek durumunda kalmışlardır. 1980 li yıllarda köyleri boşaltanlar bugün şehirleri de boşaltıyorlar.
Seçimler öncesinde istikrarın sürmesi ve terörün durması için yetki isteyenlerin,aldıkları yetkiye rağmen bugün geldikleri noktanın daha kötü olduğu ortadadır.Ne demişlerdi OHAL kalktı,baskılar bitti,köyümde özgürce yaşıyorum,onlar konuşur biz yaparız dememişlermiydi?
Savaşlar yığıntılar arasında minicik bedenleri almaya devam ederken,savaş dan beslenen kan emiciler umarım bir gün ezalarını çekerler. Geride kalan acılar,ağlayan analar,gelinler, kaybolan gelecekler, kabaran öfke ve hatta nefret, katlanmak zorunda kaldığımız baskılar, feda edilen demokrasi, insan hakları, hukuk...savaşa hayır