Maçlara giden taraftarlar değil, izleyici olan hatta sadece bedenen orada olan kişilerin oraya zorunlu olarak gitmelerini henüz kanıtlarla ortaya çıkaramadık ancak bu şehir efsanesinden ileriye giderek şehirde 2 hafta da bir sık sık konuşulmaya başlandı. Çoğu kesim bunun Osmanlıspor modeli olduğunu öne sürmeye başladı ancak bu çaresizlikten başka birşey değil !
Gelin sizi kırmayalım. Osmanlıspor modeline birlikte bakalım. Herkes Osmanlıspor modelini örnek gösterirken Ankara ekibinin sportif başarısını konuşuyor. Maddi olarak hiçbir eksiği olmayan 2014 Temmuz ayında Ankaraspor olan adı Osmanlıspor yapılan ve onursal başkanlığını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in yaptığı Osmanlıspor için madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekir.
2015 Nisan ayı. Ankara'daki tüm park ve bahçeleri koruyan ANFA Güvenlik'te bir güvenlik görevlisi Osmanlıspor taraftarı olmayı şöyle anlatıyor. ''Çalışanlarının kimlikleri topladı ve maçlara gidebilmeleri için PassoLig kartı çıkardı. Bu kartlar, çalışanlara ücretsiz dağıtıldı. Maça gitmeyi kabul etmeyenlere ise baskı yapılarak istifa etmeye zorlandı. Gece vardiyasından çıkan, evine gitmek yerine stada gitmek zorunda.! Aç-susuz maçlara götürüyorlar bizi. Hepimizin geçim sıkıntısı var. Çoğumuzun evi kira. Bazılarımızın ise bankaya kredi borcu var. Karşı çıksak işsiz kalacağız''
Ordu şehrinde hangi şartlarda olursa olsun hala şehrin 1 numaralı markası Orduspor'dur. Bu şehirde hiç kimse diğer takımların başarılarını kıskanarak onları engellemek istemez. Ancak şehrin markasını yok sayarak, 50 yıllık tarihin yerine geçmek isteyen her oluşumun karşısında durmak bizim görevimizdir.
Unutmayın; merdivenleri ne kadar hızlı çıkarsanız, düşüşünüz o kadar hızlı olur. Bu arada OBB Başkanı Enver Yılmaz'ın 2014 yılının Temmuz ayında basına yaptığı Ordu Büyükşehir Belediyesi ve Orduspor birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki kurum. Bundan sonra, Ordu ve Orduspor noktasında beraber çalışacağız.” sözünü de yeniden hatırlatmak isterim !