Geçenlerde biraz soluklanmak için uğradığım kahvehanede tek başına oturan otuz, otuz beş yaşlarında bir delikanlının gözünden dökülen gözyaşlarına şahit oldum.Delikanlıyı uzun süre karşı masadan izledim zaman, zaman bir eliyle alnını tutuyor,zaman zaman uzaklara doğru bakınıyordu,bir eliyle de gözlerinden süzülen sessiz gözyaşlarını siliyordu.Biraz aradan sonra kalktım yaklaştım yanına bir sorunmu var diye sordum.Kafasını sallayarak evet dedi,paylaşmak istermisin dedim, yalnız kalmayı tercih etti ve bütün sırları sessizce dökülen gözyaşlarında gizli kaldı.
Su değildi dökülenler umman barındırıyordu içinde,bir dünya gizliydi sanki, yüreğinden dökülenlerin imzası gibiydi damlalar,söyleyemediklerinin sesi, sessizliğinin çığlığı,pişmanlığının diyeti,içindeki yangının söndürücüsüydü belki de.
İçimi acıtmıştı süzülen yaşlar;neydi ki acaba sebebi;
Belki özlemdi,acıydı,silahtı,nefretti,kindi, sevinçti,mutluluktu,rahmetti,cennetten esinti idi,belki de hiç biri,öğrendiğim bir gerçek vardı oda o delikanlının duygusal biri olduğu idi.
İz bırakır ayrılıkta,kavuşmada,hasrette,sevinçte ve kederde gözyaşı,acıların merhemi olur dökülüşüyle,kötülüklerden arındırır,bir anlamda kurtarır kederden,ne zamanı ne yeri vardır, ansızın çıka gelir kalbin derinliklerinden,akar göz pınarlarından süzülerek.
Dedim ya,çok etkilemişti beni sessizce göz pınarlarından süzülen içerisinde neler gizlediğini bilemediğim o damlalar,ertesi gün tekrar gittim o kıraathaneye, tekrar rastlarım diye,o gün uzun süre beklememe rağmen göremedim delikanlıyı,yüreğim tekrar git oraya, bul şu çocuğu öğren sebebini diyordu.daha sonra tekrar gitmeye karar verdim.
Hava güzeldi biraz erkenden tekrar gittim, kıraathanenin bahçesinde oturmaya başladım,bir çay iki çay ve gazeteleri bitirdim.Zaman sonra delikanlı geldi,o günkü masasına oturdu, sarma tütün içiyordu herhalde tütün tabakasını çıkardı sigara sarmaya başladı,garson bir çay bıraktı masasına,sesiz ve sakindi hiç konuşmadan dalgın,dalgın çayını ve sigarasını bitirdi,aklıma koymuştum bir kere o günkü gözlerinden süzülen yaşların sebebini sormaya,oturduğum yerden kalktım usulca yanaştım selamün aleyküm delikanlı oturabilirmiyim dedim, buyur amca dedi,nasılsın diye hatırını sordum,kısık ses ile olsa da iyiyim dedi, mahsuru yoksa bir şey sormak istiyorum, hayırdır amca dedi,geçen günkü gözlerinden süzülen sessiz gözyaşların beni çok etkiledi,sebebini öğrenebilirmiyim?, sakıncası varmı? dedim,önce anlatmak istemedi,sebebi aşkımydı?,özlemmiydi?,hasretmiydi?,kin,nefretmiydi diye sordum, sadece yılların birikimi diyelim adına dedi.
Otuz beş yaşında delikanlının hangi birikimi olabilirdiki,anlaşılan işsiz ve her gün kahvehanede öylesine zaman geçiriyordu.Yuva kurma yaşı geçiyordu,hayatta hiçbir güvencesi yoktu,belki de yüreğini yakan biri vardı, ama işi gücü olmadığı için kavuşamadığı için her şeyi sessizce döktüğü göz yaşlarına gizlemişti.O delikanlı ülkemizdeki binlerce işsizlerden biriydi sadece..Yaşanan Türkiye gerçekleri.