Yaklaşık 2,5 yıldır devam eden Suriye iç savaşı diyebileceğimiz bir kriz devam ediyor.  Şu anda  Lübnan, Türkiye, Ürdün ve Irak’ta  bir milyon Suriyeli mülteci var; ve bu olayların başlamasından beri; 100 bin kişinin öldüğü bilinmektedir. Mülteci olarak başka ülkelere kaçanlar canlarını iç savaştan korumak için kaçıyorlar. Ta başlangıcında bu sorunların daha kolay çözümleri mevcut iken; Başkan Esad’ın çözüm önerilerine kulak tıkaması; kendi bildiğini yaparak yönetimine devam etmesi; bugünkü içinden çıkılmaz durumla Suriye’yi baş başa bırakmıştır. Suriye’deki durum kendisini ‘Özgür Suriye Ordusu’ diye tanımlayan bir muhalefet oluşumunu; yönetime karşı giriştiği; yönetimi devirme ve Suriye’ye çok daha geniş özgürlüklerin ve sosyal realitenin olduğu;  bir olguyu getirmek için mücadele verdiklerini iddia ediyorlar.  Bu arada Esad Yönetiminin Suriye’de kimyasal silah kullanarak; toplu ölümlere yol açtığı iddia edilmektedir.   Esad yönetimi de kimyasal silahın özgür Suriye Ordusu olarak mücadele verenlerce kullanıldığı iddia etmektedir. Bu nedenle durumun; gerek Orta Doğu; gerekse Dünya Ülkeleri için son derece vahim olduğu gözler önündedir. Bir  iç savaş diyebileceğimiz kargaşada 100 bin  Suriyelinin öldüğü  tahmin edilmektedir ki;  buda son derece vahimdir. Emperyalist ülkelerin Orta Doğu üzerinde oynadıkları oyunun biriside Türkiye’yi Suriye ile bir savaşın içine çekmek için; bu politikaları tezgahladıkları gözden uzak tutulmamalıdır. Nükleer yakıtla çalışan Amerikan Gemileri Doğu Akdeniz’e gelmiştir ve  Suriye’yi vurmaya hazırdır. Yine İngiltere Uçak Gemileri ve Fransız Gemileri doğu Akdeniz’e geliyor ve her an Suriye’yi vurabilirler.
T.C. Dışişleri Bakanı  eğer bir koalisyon gücü oluşursa; bu güç içersinde Türkiye’nin de olacağını; ve güce katılabileceğini söylüyor. Oysa amaçlardan gizli olanı Türkiye’yi de bir şekilde bu savaşın içine çekebilmektir. Türkiye kesinlikle bu oyuna gelmemeli; tarafsız konumunu muhafaza ederek devam etmelidir. Eğer bir müdahale olacaksa bu Türkiye’nin dışında olmalı ve Türkiye kesinlikle barışçıl konumunu devam ettirmelidir.  Çünkü Türkiye ve Suriye komşu olan ülkelerdir  ve her an; bizde bir saldırı ile karşı karşıya kalabiliriz. O halde biz mutlaka  savunma tedbirleri alınmış;  barışçıl sürecimizi devam ettirmeliyiz.
Diğer yandan Rusya’nın durumu ne olacaktır. Rusya Esad yönetimini koruyan bir politikamı izleyecek; yoksa koalisyon güçlerinin yanında mı yer olacak; bu kısım pek belli değildir. Rusya’nın Suriye’nin Tartus kentinde  Deniz üssü vardır; ve şu anda tam teşekküllü olarak konumlanmıştır. Bu deniz üssünün Suriye’nin Tartus kentinde kurulmasına Esad yönetimi izin vermiştir. Bu nedenle Putin yönetiminin burada nasıl politika izleyeceği bilinmelidir.
Diğer yandan kendisine Özgür Suriye Ordusu adını vererek; Esad yönetimine karşı mücadele veren  örgütlerin  içersinde el kaide dahil,  çeşitli örgütlerinde olduğu sanılmaktadır. Durum bu yönüyle de değerlendirilmeli   ve Türkiye Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ politikasını  devam ettirilmelidir.    

Yaklaşık 2,5 yıldır devam eden Suriye iç savaşı diyebileceğimiz bir kriz devam ediyor.

Şu anda  Lübnan, Türkiye, Ürdün ve Irak’ta  bir milyon Suriyeli mülteci var; ve bu olayların başlamasından beri; 100 bin kişinin öldüğü bilinmektedir. Mülteci olarak başka ülkelere kaçanlar canlarını iç savaştan korumak için kaçıyorlar. Ta başlangıcında bu sorunların daha kolay çözümleri mevcut iken;

Başkan Esad’ın çözüm önerilerine kulak tıkaması; kendi bildiğini yaparak yönetimine devam etmesi; bugünkü içinden çıkılmaz durumla Suriye’yi baş başa bırakmıştır.

Suriye’deki durum kendisini ‘Özgür Suriye Ordusu’ diye tanımlayan bir muhalefet oluşumunu; yönetime karşı giriştiği; yönetimi devirme ve Suriye’ye çok daha geniş özgürlüklerin ve sosyal realitenin olduğu;  bir olguyu getirmek için mücadele verdiklerini iddia ediyorlar.  Bu arada Esad Yönetiminin Suriye’de kimyasal silah kullanarak; toplu ölümlere yol açtığı iddia edilmektedir.  

Esad yönetimi de kimyasal silahın özgür Suriye Ordusu olarak mücadele verenlerce kullanıldığı iddia etmektedir. Bu nedenle durumun; gerek Orta Doğu; gerekse Dünya Ülkeleri için son derece vahim olduğu gözler önündedir. Bir  iç savaş diyebileceğimiz kargaşada 100 bin  Suriyelinin öldüğü  tahmin edilmektedir ki;  buda son derece vahimdir.

Emperyalist ülkelerin Orta Doğu üzerinde oynadıkları oyunun biriside Türkiye’yi Suriye ile bir savaşın içine çekmek için; bu politikaları tezgahladıkları gözden uzak tutulmamalıdır. Nükleer yakıtla çalışan Amerikan Gemileri Doğu Akdeniz’e gelmiştir ve  Suriye’yi vurmaya hazırdır. Yine İngiltere Uçak Gemileri ve Fransız Gemileri doğu Akdeniz’e geliyor ve her an Suriye’yi vurabilirler.

  T.C. Dışişleri Bakanı  eğer bir koalisyon gücü oluşursa; bu güç içersinde Türkiye’nin de olacağını; ve güce katılabileceğini söylüyor. Oysa amaçlardan gizli olanı Türkiye’yi de bir şekilde bu savaşın içine çekebilmektir.

Türkiye kesinlikle bu oyuna gelmemeli; tarafsız konumunu muhafaza ederek devam etmelidir. Eğer bir müdahale olacaksa bu Türkiye’nin dışında olmalı ve Türkiye kesinlikle barışçıl konumunu devam ettirmelidir.  Çünkü Türkiye ve Suriye komşu olan ülkelerdir  ve her an; bizde bir saldırı ile karşı karşıya kalabiliriz. O halde biz mutlaka  savunma tedbirleri alınmış;  barışçıl sürecimizi devam ettirmeliyiz. Diğer yandan Rusya’nın durumu ne olacaktır.

Rusya Esad yönetimini koruyan bir politikamı izleyecek; yoksa koalisyon güçlerinin yanında mı yer olacak; bu kısım pek belli değildir. Rusya’nın Suriye’nin Tartus kentinde  Deniz üssü vardır; ve şu anda tam teşekküllü olarak konumlanmıştır. Bu deniz üssünün Suriye’nin Tartus kentinde kurulmasına Esad yönetimi izin vermiştir. Bu nedenle Putin yönetiminin burada nasıl politika izleyeceği bilinmelidir.

  Diğer yandan kendisine Özgür Suriye Ordusu adını vererek; Esad yönetimine karşı mücadele veren  örgütlerin  içersinde el kaide dahil,  çeşitli örgütlerinde olduğu sanılmaktadır. Durum bu yönüyle de değerlendirilmeli   ve Türkiye Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ politikasını  devam ettirilmelidir.