Tarımsal planlama Eylül ayında bir ürün grubunda pilot uygulama ile başlayacak. Tarım ve Orman Bakanlığı planlama ile ilgili kapsamlı yol haritasını yakında açıklayacak.
Tarım ve Orman Bakanlığı, “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı” hazırlayarak görüş almak üzere tarım paydaşlarına gönderdi. Taslak ile ilgili birçok kurum görüş hazırlayarak bakanlığa bildirdi. Benim okuduğum kurum görüşlerinin tamamında tarımsal planlamanın önemli ve gerekli olduğu ifade edildikten sonra taslağa çok sert eleştiriler var.
Taslakla ilgili nasıl bir yol haritası izleneceğini Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya sordum. Bu konuda çok kapsamlı bir çalışma yapıldığını belirten Bakan Yumaklı, yakın zamanda bütün detayları ile bu yol haritasını açıklayacaklarını söyledi.
Yol haritasının ayrıntılarına geçmeden, öncelikle taslağı ve yapılan eleştirileri ana hatlarıyla hatırlatmakta yarar var.
Tarım kanunu değiştirildi
Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 422 Sayılı Torba Yasa ile 2006 yılında kabul edilen 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 7. Maddesinde önemli bir değişiklik yapıldı. Buna göre, çiftçiler üretim yapmadan önce Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almaları gerekiyor. Yasaya göre, tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi, verimliliğin artırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi için Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce Bakanlıktan izin alınması zorunluluğu var. Bakanlık, arz ve talep miktarı ile yeterlilik derecesini dikkate alarak hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceği ile tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirleyecek.
Planlama Kurulu’na çok tepki var
Taslağa göre üretim planlaması için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin katılımı ile 16 üyeli “Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu” oluşturulacak. Bir bakan yardımcısı başkanlığındaki kurulda 12 genel müdür ve 3 başkan görev yapacak. Hangi ürünün ne kadar üretileceğine, üretim planlamasına bu kurul karar verecek.
Sektör temsilcilerinin en çok eleştirdiği konulardan birisi “Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu”na yönelik. Tamamı bakanlık bürokratlarından oluşturulması öngörülen kurulda, mutlaka çiftçi, ihracatçı, üniversite ve diğer paydaşlardan da temsilcilerin olması isteniyor.
Adana Çiftçiler Birliği ve Adana Turunçgil Üreticileri Birliği’nin ortak görüşünde “Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu’nda kamunun yanı sıra daimi oy hakkı olan üye olarak çiftçi, tarımsal ürün ihracatçısı ve akademiden de temsilciler olmalıdır.” deniliyor.
Antalya Tarım Konseyi (50 kuruluştan oluşuyor) ise Tarımsal Üretim Planlama Kurulu’nun tamamen Bakanlık üst yönetim bürokratlarından oluşmasının yönetmeliğin ve kurulun amaçlarını gerçekleştirmeyle uyumlu olmadığına dikkat çekiyor. Amaç-görev uyumsuzluğu oluşacağı uyarısı yapan Antalya Tarım Konseyi: “ Kurul görevleri, ancak bakanlık biriminin teklifi kapsamında ifa edilebiliyor. Bu durum belirsizlik ve karmaşa yaratıyor. Belirli bir havzadaki belirli bir ürün ya da ürün grubu teklif ediliyorsa amaçlara uygun planlama işlevi zayıflıyor.” görüşünü bildirdi.
Konuştuğum ihracatçı ve üretici temsilcileri de planlama ile ilgili temel yapı olarak bu Kurul’un ortaya konulduğunu ve burada da sadece bakanlık bürokratlarının olmasının en büyük eksiklik olduğunu ifade ediyor.
Üretim izni yasak ve dayatma ile olmaz
Taslağa göre, çiftçiler belirlenen ürün gruplarında üretim yapabilmek için Tarım İl/ İlçe Müdürlüklerinden yani Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almak zorunda. Yine en çok tepki çeken konulardan birisi de izin alınması konusu.
Antalya Tarım Konseyi, planlama ve izin faaliyetleri konusunda bürokratik yoğunluk, mevzuat imkansızlıkları ve gereksiz zaman kayıpları söz konusu olduğuna dikkat çekerek hayvansal üretim planlaması ve izinleri konusunda belirsizlikler olduğuna dikkat çekti.
Antalya Tarım Konseyi’nin bu konudaki önerileri ise özetle şöyle: “Tarımsal üretimin planlanması ve modellemesi için sektör paydaşlarıyla katılımcılığa, yönetişime ve uzmanlık alanlarına yoğunlaşmış çalışma grubu faaliyetine mutlaka ve öncelikle başlanmalıdır. Antalya Tarım Konseyi olarak böyle bir çalışma grubu faaliyetine katılmaya hazırız. Tarımsal üretimin planlanması konusu gelişmiş dünyada, bir taraftan doğrudan destekler ve teşvikler aracılığı ile diğer taraftan da medeni ve borçlar hukukunda çözülmüştür. Mutlaka o uygulama modellerinden esinlenilmelidir. Taslak bu konuda yetersiz kalmıştır.
Alım garantili ve sigortalı yapı oluşturulmalı
Planlamanın uygulanabilmesi için başta bakanlık kayıt sistemleri olmak üzere ilgili mevzuatta planlama modeline uygun değişikliklerin acilen yapılması şarttır. Uygulamaya ancak bu değişikliklerden sonra sağlıklı şekilde geçilebilir. Planlamanın uygulama usul ve esasları açık, berrak, sade ve iç tutarlılığa sahip olmalıdır. Planlamayı konu alan kurul ve benzeri oluşumların kompozisyonu aşırı merkeziyetçi, mevzuatçı ve sektörün tek boyutuna sıkıştırılmış haldedir. Mutlaka yönetişime, uzmanlık alanına ve doğal işleyişe uygun hale getirilmelidir. Planlama modelinin uygulanmasında “alım garantili” ve “sigortalı” bir yapının oluşturulması gereklidir. Uygulamadaki havza-işletme ve ürün ilişkisi açıkça kurulmalıdır. Uygulamanın pilot havzalar veya işletmeler için geçerli olması ile tüm ülke genelinde pilot ürünler için geçerli olması arasındaki farklar, modelin performansı bakımından kapsamlı tartışılmalıdır. Uygulama başvuruları, izinleri ve muvazaaları mutlaka taslaktakinden çok daha sade, akıcı, esnek ve hızlı hale getirilmelidir.”
Adana Çiftçiler Birliği ve Adana Turunçgil Üreticileri Birliği bakanlığa gönderdiği görüşünde “planlı üretimin yasak ve kısıtlamalarla değil, çiftçilerin erken açıklanacak teşvik ve desteklerle yönlendirilerek ekim desenin belirleneceği, doğru ve zamanında dış ticaret politikası uygulamalarıyla daha dengeli bir üretim modeli olacağı inancındayız. Planlı üretime geçiş öncesi uydu yardımı ve sahada ilgili ilçe müdürlüğü elemanlarınca tam ve güvenilir bir tarım sayımı yapılmalı, tüm ekili ve dikili alanlar ile hayvan varlığı envanterimiz çıkarılmalıdır. Dikili ürün gruplarında verimlilik, hasat zamanı, bölgeye uyum ve üretim yoğunluğu da dikkate alınacağından cins bazında sayımın da yapılması gerekmektedir.” bilgisine yer verildi.
Çiftçi Mehmet Mühür’ün görüşü
Adana’da çiftçilik yapan, tarım konusundaki çalışmaları, duyarlılığı ile tanınan Mehmet Mühür Tarımsal Üretimin Planlanması Yönetmelik Taslağı hakkındaki görüşünü gönderdi. Mehmet Mühür’ün uyarıları önemli ve dikkate alınmalı.
-Bu yönetmelik taslağı Tarım Bakanlığı teşkilatına 2000 yılından önce egemen olan Teknik Ziraat Teşkilatı kafası ile hazırlanmıştır.
-Araştırma kuruluşları ile istişare edilmediği gibi bakanlığın hukuk birimlerinden de en ufak bir mütalaa alınmadığı taslağın fikir ve ifadelerinde bariz olarak görülmektedir.
-Bu yönetmeliğin muhtevası, bir bakıma bana Sovyetler dönemindeki Kolhozlar ile İsrail’ deki Kibutzları hatırlatmaktadır.
-Tarım Bakanlığının nitelik itibariyle merkez il ve ilçe teşkilatlarında sayı itibariyle belki teknik personeli vardır, ancak nepotizm sebebiyle nitelikli teknik personelinin bugüne kadar yaşadıklarımızdan dolayı, yetersiz olacağı endişesini taşımaktayım.
-Tarım Bakanlığı, bu yapısı ile böyle bir organizasyonu siyasi olarak yürütebilir, ancak teknik olarak asla yürütemez.
-Üretim izinlerinin ve kontrollerinin bir takım bürokratik mekanizmalara bağlanmış olması, aşılması imkansız handikaplar yaratacaktır. Çiftçi bürokrasiyi aşamayacak, üretimi ya yapamayacak ya da engellenecektir. İlgili birimin teknik personeli de bu iş yükünün altında ezilerek çiftçi nezdinde de itibarsızlaşacaklardır. Bu da asla kabul edilemez üzücü bir vaka olarak yaşamakla karşı karşıya kalacağız.
-Bu modelin bir nevi ikiz kardeşleri Şeker Fabrikalarında üretimi azaltmış yeterli üretime mani olmuş ve ülkemizin şeker ithali ile tanışmasına vesile olmuştur. Nişasta Bazlı Şeker kotaları siyasi saiklerle verilir olmuştur. Şeker pancarı kotaları siyasetin güdümüne girmiştir. Türk çiftçisi özgür iradesiyle tarım yapamayacak ve siyasete muhtaç olacaktır. Canından bezecek ve üretimden vazgeçeceği kaçınılmaz bir gerçektir. Ayriyeten ürün desenleri de siyasetin aracı haline gelecektir.
-Bakanlığın kuruluş beyannamesinde ve 5488 sayılı tarım kanununun amaç ilkesinde izah edildiği gibi üretim planlaması burada olduğu gibi akıl ve mantık örf ve adet ve teamüllere aykırı metot ile değil, yönlendirme ve teşvik usulleri ile planlama yapılacağı ilgili kanunun amir hükmüdür. Medeni kanunumuzun başında da belirtildiği gibi kanunlar lafsı ve ruhu ile doğrudur. Nitekim kanun metninde üretim planlamasından bahsedilirken buradaki üretim planlamasından kasıt, iç tüketim tarımsal sanayinin ihtiyacı komşu ülkelerin potansiyel talepleri, ihracatçının ihtiyaç ve talep ve alt yapı yatırımına göre tespit ederek çiftçiyi yönlendirme ve teşvik ile mümkündür.
-Netice odur ki; böyle bir yönetmeliğin Türk tarımı, tarımsal endüstri ve tarımsal ihracatçının iflasına sebep olacağı kaçınılmaz bir gerçektir.