Değerli dostlar hepimiz insanız. Ne kadar geniş imkânlara sahip olursak olalım, Kur’an’ın ifadesiyle, ne yeri yarabilecek bir kuvvete, ne de dağlarla boy ölçüşecek bir kudrete sahibiz.(İsrâ,17/37)
Bizler, övülmekten hiç hoşlanmayan, kendisine “Allah’ın kulu ve rasûlü” denmesini isteyen bir Peygamberin ümmetiyiz. O Peygamber ki karşısında konuşurken titreyen bir adama; “Rahat ol. Ben kral değilim. Ben güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.”(İbni meace) diyerek tevazunun en güzel örneğini sergilemiştir. Aynı zamanda O, “Allah için tevazu gösterenin, kim Allah için tevazu gösterirse Allah O kulunun derecesini yükseltir.”
sözüyle mütevaziliği kendisine şiar edinenleri müjdelemiştir.(Müslim bir 69)
-O halde geliniz kardeşlerim; Rabbimizin birer lütfu olan servet, makam, mevki, rütbe, unvan gibi nimetleri kibir değil şükür vesilesi sayalım ve bu nimetlerin gerçek sahibine şükredelim. Unutmayalım, kibir afet, tevazu ise rahmettir
Sözlerimi şu veciz mısralara yer vermek istiyorum:
Mala mülke olma mağrur; Deme var mı ben gibi!
Bir muhalif yel eser; Savurur harman gibi
İbrahim Ethem Hazretleri, tâcı tahtı terk ediyor, Seneler sonra Kendi YAPTIRDIĞI camide yatsı Namazı kılıyor, Dışarıda kar var, hava çok soğuk, "Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor, Caminin bekçisi geliyor...
Bekçi: “Ne yapıyorsun burada” diyor...
İbrahim. Ethem: “Müsaade et şurada yatayım, Sabah Namazından sonra gideceğim” diyor,
Bekçi bacağından tutuyor onu ve “İBRAHİM ETHEM SENİN GİBİ ÇULSUZLAR İÇİN YAPTIRMADI BU CAMİYİ” diyor ve bacağından sürükleye sürükleye onu dışarı atıyor...
İbrahim Ethem “Ben bu camiyi yaptırdım” diyemiyor KİBİR olur diye, Çaresiz şehre gidiyor, Her taraf kapalı, sadece bir yer açık, bir ekmek fırını....
Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor, Orada çalışan işçi “Geç otur” diyor, Aradan bir-iki saat geçiyor, Sabah ezanı okunmaya başlıyor, Okunduktan sonra işçi dönüyor...
“Hoşgeldiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz isminiz ne?" diyor
İbrahim Ethem de
“Ben iki saattir burada oturuyorum şimdi mi geldi aklına sormak” diyor...
Fırıncı “Ben bu fırında işçiyim, İki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum, Ben onlara şimdiye kadar HARAM LOKMA YEDİRMEDİM, Senin geldiğin vakit benim mesai saatim dahilindeydi, Ezan okundu mesaim bitti, Seninle istediğin kadar konuşabiliriz, şimdi KAZANCIMA HARAM karışmaz” diyor...
İbrahim Ethem “Sen ne güzel adammışsın, Sen ALLAH’tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu..?” diye soruyor,
“Ben ALLAH’tan ne istediysem verdi, Fakat ALLAH’tan bir şey istedim, Onu bana vermedi, ALLAH’a yalvardım, bana İbrahim Ethem Hazretlerini göster diye, bana onu göstermedi” diyor...
“O ALLAH ÖYLE BİR ALLAH Kİ" diyor İbrahim Ethem Hazretleri “İBRAHİM ETHEM'İ AYAĞINA KADAR GETİRİR SANA GÖSTERİR, SEN YETERKİ YÜREKTEN İSTE" diyor...
Sevenin sevdiginden istedigi tek şeydir DUA... Ayrı bedenleri bir muhabbette birleştirendir DUA...
Çaresizken sığındığımız tek limandır DUA...
Kulun RABBİY'le teke tek buluştuğu andır DUÂ...
"YOKSULUN EKMEK KAPISI, DERTLİNİN DERMAN KAPISIDIR DUA..."
RABBİM Fırıncının Duası gibi İHLASLA Dua yapabilmemizi nasibetsin, Dualarda buluşalım ve her şer HAYR olsun İNŞALLAH...
Kötü duygular insanı ve insanlığı bitirir.
Güzel duygular dostluğu ve güveni yeşerti
Güzel duygular sevgi yaratır.
Kötü insanlar kapı kapatır, iyi insanlar kendini aratır...
Bu dünyanın her şeyi gelip geçicidir,Yapılan her iyilik Hak rızası için her yardım karşılık beklemeksizin yapılması gerekir
Şu sözü duyduğumda baya etkilenmiştim
Mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var
RABBİM şu kısa hayatımızda kibirden uzak iyi insanlarla olmayı nasip etsin. ( Âmin )
Selam ve mahabbetlerimle.
İlahiyatçı ✍️ yazar Hüseyin Deniz