Halis Türk kahvesinin tadını bulmak zor bu devirde. Hal böyleyken tiryakiler kahvenin hakkını veren küçücük bir çay ocağı bile buldu mu bırakmıyor. Peki ya nasıl verilir bu kahvenin hakkı? Bir fincan kahvenin artık sadece 40 yıl hatırı yok. Eski zamanlarda muhabbetlerin gözdesi olan kahve, sosyal medyada da en az kediler kadar popüler. Bir yandan türlü yerlerde türlü kahveler içmenin modası geçmek bilmezken öte yandan klasikler için Türk kahvesinin yerini ne nescafe, ne kapiçino ne de esp rassolar ne de maçiatolar tutuyor. Koca karton bardaklarda içilmiyor haliyle. Evlerde onlarla içilen kahvelerde fal bakılmıyor. Fincanı bulanlar ise lezzeti ya da ihtimamlı ikramı bulamıyor. Zira artık ocakların da yerini ‘’akıllı’’ kahve makinaları almış durumda ve kahvenin olmazsa olmazı suyu içmek için birçok yerde ekstra ücret ödemek gerekiyor. Fakat sadık tiryakiler için ‘’ilkel’’ yapım teknikleri ile eski kahve ikramı gelenekleri hala sürüyor. Bazı düşünüyorum, kahvenin yanında ikram edilen su önce mi, sonra mı içilir? Eskiden beri kahve ikram etme adabında su da var. Lakin bu suyun kahveden önce mi sonra mı içileceği, ‘’ tavuk mu yumurtadan! , yoksa yumurta mı tavuktan’’ sorunlarıyla yaşıyor desek yeri. Kimine göre su, kahveden önce içilir çünkü ağzı temizleyip kahve tadını almaya hazır hale getirmek gerekir. Diğer görüşe göre ise sonra içilir çünkü ağızda kalan telveyi ancak su temizleyebilir. Kahvenin sunumunda başka bir önemli husus ise tatlı. Bir rivayete göre eski zamanlarda kahve içilmeden önce reçel ikram edilir ağızlar tatlandıkdan sonra kahve gelirmiş. Kahvenin yanında gelen LOKUM da şimdi kullanılan şeker yerine geçiyor aslında. Maalum şeker bizim çağımıza ait bir şey ve kahvenin orjinali şekerli olmaz. Lokum gibi hali hazırda bazı yerlerde devam eden başka bir gelenek de şerbet. Yine aynı maksatla küçük bardaklarda gelen şerbetler, bugün de bazı yerlerde Osmanlı şerbeti adıyla ikram ediliyor. Kahve adabında bu adetin devamına günümüz yorumu ise fincanın yanından gelen minik bir Lokum… Kahvenin hası közde yapılan diye bilinir. Ağır, ağır mangalda ki külle pişireceksin… Ama apartmanlarda ateş yakıp bunun külünde de kahve keyfi yapmak zor görünüyor. Tabii pikniklerde ve bahçesiz yerlerde müstakil evlerde közde kahve içilebilir. Bu sayede kahve, cezvenin her tarafında eşit ısınarak daha lezzetli pişer. Tabii ki bakır cezvede 5-6 dakika pişirilirse kahvenin köpükleri çıktıkça bakır cezvede yapımına doyum olmaz. Kahveyle ilgili bir dörtlük yazıyorum:
‘’Kahvelerim pişti gel,
Köpükleri taştı gel,
İyi günümün dostu,
Kötü günüm geçti gel’’.
Dedikten sonra sizleri köpüklü bir fincan kahve ile baş başa bırakıyor, afiyet olsun dedikten sonra bu dörtlüğün manasını size bırakıyorum.