Çinli filozof Konfiçyus;
“Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.” der.
Sanırım bu söz de bu günkü halimizi iyi anlatıyor…
Yıllar yılı hep şikâyet ederiz.
Ülkedeki siyasilerden ve yaptıkları siyasetten!
Nereden üretildiği bilinmeyen politikalardan!
Çıkarılan, akıllara ziyan kanunlardan!
Yeri gelir hayıflanırız.
Yeri gelir köpürür en kötü küfürleri savururuz.
Yine de sonuç değişmez.
Kısacası bu millet, seçtiklerini bir türlü terbiye edemez.
***
Suç sadece siyasilerin mi?
Seçmenin hiç mi suçu yok!
Bence, asıl suç seçmende.
Yıllardır bu halk, kişiye değil partiye oy vermekte.
Yani kendini yönetecek kişiyi tercih etmemekte..
Böyle olunca oy verdiği parti, iyi veya kötü bunları seçeceksin diyor.
Bunun kendi iradesine tapu koymak olduğuna itiraz etmiyor,.
Git bunu “düzelt de gel” demiyor.
Demeli artık…
Demiyorsa, yapılan ucuz siyaseti yadırgamamalıdır.
***
Aslında ülkedeki ucuz siyasetin adı var.
Nabza göre şerbet verme sanatı.
Halk biraz da bu dilden anlıyor.
Başbakanda bunu iyi yapıyor zaten…
Şimdi Kılıçtaroğlu da başladı ve başarılıda oluyor…
Çünkü üst düzey siyaset ülkemizin büyük bir bölümünde hiç prim yapmıyor.
Bu dili kullanan siyasiler ve siyasi partiler hüsrana uğradı.
Halkın zayıf noktası neresi ise oraya el sürenler başarılı oldu.
Bu halk, hakaret derecesinde posta koyan sözlerin de, gasp edilen hakların da hesabını sormadı.
Bir ekmeğe muhtaç hale gelen çoğunluk, devletin parasıyla yapılan yardımları lütuftan sayan siyasetin yörüngesinden çıkamadı.
***
Bu halk hala seyrediyor.
Meclisteki yumruklaşmaları.
Darmadağın edilen devlet kurumlarını!
Kan gölüne dönen ülkede, siyasilerin inatlaşmalarını.
Ben gelmem sen gel, önce o yapsın ben yapmam…
Ben daha büyüğüm sen küçüksün, benim babam senin babanı döver…
Siyaset o kadar ucuz ki…
Şehit kanıyla sulanmış mevzilerde bile daha da ucuzladı.
Ayakta durdun, çöktün polemikleri!
***
İster sıradan bir vatandaş.
İsterse Başbakan olsun.
İnsanın ülkesinde eşkıya terörüne her an maruz kalması utanç verici.
Eğer böyle bir tehlike yıllar geçmesine rağmen hala sürüyorsa, bu ayıp sadece iktidarın değil tüm siyasilerindir.
Bu gün ülke ne çekiyorsa, ucuz siyasetçilerin ucuz siyaset yapmasından çekiyor.
***
Her şeye rağmen yol henüz yakın.
Yol yakınken geri dönmek gerek.
Siyasetçi, halkın gözünü böyle ucuz siyaset yaparak boyamaktan vazgeçmeli.
Geçmişimiz, değerlerimiz, yer altı, yer üstü kaynaklarımız, ekonomimiz bir sele kapılmış sürükleniyor ve bu ülkenin siyasileri polemiklerle zaman tüketiyor.
ALINTIDIR
Çinli filozof Konfiçyus;“Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.” der.Sanırım bu söz de bu günkü halimizi iyi anlatıyor…Yıllar yılı hep şikâyet ederiz.Ülkedeki siyasilerden ve yaptıkları siyasetten!Nereden üretildiği bilinmeyen politikalardan!Çıkarılan, akıllara ziyan kanunlardan!Yeri gelir hayıflanırız.Yeri gelir köpürür en kötü küfürleri savururuz.Yine de sonuç değişmez.Kısacası bu millet, seçtiklerini bir türlü terbiye edemez.
***Suç sadece siyasilerin mi?Seçmenin hiç mi suçu yok!Bence, asıl suç seçmende.Yıllardır bu halk, kişiye değil partiye oy vermekte.Yani kendini yönetecek kişiyi tercih etmemekte..
Böyle olunca oy verdiği parti, iyi veya kötü bunları seçeceksin diyor.Bunun kendi iradesine tapu koymak olduğuna itiraz etmiyor,.Git bunu “düzelt de gel” demiyor.Demeli artık…Demiyorsa, yapılan ucuz siyaseti yadırgamamalıdır.
***Aslında ülkedeki ucuz siyasetin adı var.Nabza göre şerbet verme sanatı.Halk biraz da bu dilden anlıyor.Başbakanda bunu iyi yapıyor zaten…Şimdi Kılıçtaroğlu da başladı ve başarılıda oluyor…Çünkü üst düzey siyaset ülkemizin büyük bir bölümünde hiç prim yapmıyor.Bu dili kullanan siyasiler ve siyasi partiler hüsrana uğradı.Halkın zayıf noktası neresi ise oraya el sürenler başarılı oldu.Bu halk, hakaret derecesinde posta koyan sözlerin de, gasp edilen hakların da hesabını sormadı.Bir ekmeğe muhtaç hale gelen çoğunluk, devletin parasıyla yapılan yardımları lütuftan sayan siyasetin yörüngesinden çıkamadı.
***Bu halk hala seyrediyor.Meclisteki yumruklaşmaları.Darmadağın edilen devlet kurumlarını!Kan gölüne dönen ülkede, siyasilerin inatlaşmalarını.Ben gelmem sen gel, önce o yapsın ben yapmam…Ben daha büyüğüm sen küçüksün, benim babam senin babanı döver…Siyaset o kadar ucuz ki…Şehit kanıyla sulanmış mevzilerde bile daha da ucuzladı.Ayakta durdun, çöktün polemikleri!
***İster sıradan bir vatandaş.İsterse Başbakan olsun.İnsanın ülkesinde eşkıya terörüne her an maruz kalması utanç verici.Eğer böyle bir tehlike yıllar geçmesine rağmen hala sürüyorsa, bu ayıp sadece iktidarın değil tüm siyasilerindir. Bu gün ülke ne çekiyorsa, ucuz siyasetçilerin ucuz siyaset yapmasından çekiyor.
***Her şeye rağmen yol henüz yakın.Yol yakınken geri dönmek gerek.Siyasetçi, halkın gözünü böyle ucuz siyaset yaparak boyamaktan vazgeçmeli.Geçmişimiz, değerlerimiz, yer altı, yer üstü kaynaklarımız, ekonomimiz bir sele kapılmış sürükleniyor ve bu ülkenin siyasileri polemiklerle zaman tüketiyor. ALINTIDIR