Acaba kaç kavanoz toprak gitti yurdumdan,

Vatan hasreti çekenlere…

 

Ölüp giderken sürgünlüğün hapsinde,

Kimilerinin yorgansız kaldı bedeni Türkiye hasretiyle…      

 

Bir günde mülteci oldu adları,

Anılarıydı giderken bıraktıkları…

 

Kimi yarine, kimi en yakın dostuna veda etti,

Ama hiçbiri bu gözü yaşlı vedaları hak etmedi…

 

El sallarken sevdiğine, yutkunamayanların

Acaba kaç yumruk takıldı boğazına?              

                                 

Bir yeni ev, bir de tas tabak…

Hiçbiri bıraktıkları komşunun yerini alamayacak.

 

Daha da kötüsü hiçbiri artık dost da kalamayacak…

Ellerinde mermi dün top oynadığını düşman diye arayacak…

 

Acaba kaç avuç dolusu kan aktı şehidimin göğsünden düşman silahı kurşunuyla?

Ya da kaç er sevinebildi isabet ettirdiği kurşunuyla?

 

Hangi yasa, hangi kanun, hangi töre

Ayırdı yürekleri, komşuları, anaları- yavruları

 

Şimdi dönüp bakınca geçmişe,

Kim kardeş kim düşman, düşman ne kardeş ne?

 

 

 

Bu şiirim de 18 yaşında yazdığım bir şiirdi. Mübadele, 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs savaşı gibi Türkiye-Yunanistan arasında yaşanan birçok politik olayın arada kalmış insanlar üzerinde yarattığı karmaşası ve yara almış yüreklerin acısını bir nebze olsun paylaşmaya çalışırken dökülmüştü bu sözler ağzımdan. Öyle değil miydi? Birçok yürek anılarını, sevdiğini, komşusunu, her gün uyandığı yuvasını bırakıp gitmemiş miydi? Ne oradan buraya gelenler ne buradan oraya gidenler hangi biri bunu hak etmişti? Hangi biri benimseyebilmişti geldiği yeri ya da hangi biri arkasını dönüp rahat rahat ilerleyebilmişti ileri? Kim bilir kimilerinin hayatı bir hasretle söndü ve de torunlarına bıraktı hangisi olduğunu bilmediği vatanının hasretini kimileri de hala etkisinde bitiremedi içindeki benim vatanım nereydi, neydi bu düşmanlık sorgusunu… Derdim deşmek değil elbet ne oldu ne bitti… Sadece üzüldüğümü belirtmek vasiyetlerinde “ Mezarıma Türkiye toprağı örtün, benim yorganım o dur.” diye yazılı insanlarımız için ya da anlatan “6-7 Eylül olaylarında evimizi harap ettiler ama babam diretti. ’Benim vatanım buradır, bir yere gitmeyeceğim.’ dedi. Onun ölümünden sonra Yunanistan’a göçmek zorunda kaldık. Ne olduğumuzu bir türlü bilemedik… Türkiye’deydik istenmedik, buraya geldik, burada da hor görülüp, Türk bozması dendik”.  Şimdi şiirim bir anlam ifade ediyor mu? Şimdilerde kökleri kurumamış anlamsız düşmanlığın hala etkisinde olanlar olabilir, belki şiirimi yanlış yorumlar beni de bu haksız düşmanlıktaki karşı tarafları belirleyebilirler ama onlar kaybederler. Tuttuğum bir taraf var elbet o da ister Türk ister Yunan haksız yere acıyı tatmış olandır.

 Herkese saygı ve sevgililerimle,