Ankara Tren Garı önündeki bombalı intihar saldırısından sonra:
“...Şimdi Ankara’daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz, oylarımızda bir yükseliş trendi var...” sözlerini, çıktığı tv programında, arlanmadan söyleyebilen Kişi;
TSK mensuplarına aynı yolla yapılan saldırıdan sonra, Ankara Valiliğine koştu.
Anket, kamuoyu nabzı sonuçlarını almak için değil, elbette.
Kalkıp da hesap soramayacağı için;
İçişleri bakanına, nedir bu rezillik?! diyemeyeceği için;
Bakan beyine rica etti ve birlikte Valisine gitti, 3-5 bakanı da yamacına alarak.
Televizyondaki dizisini bekleyen halka da: "Valla gayret ediyoruz bak, çalışıyoruz, müsterih olunuz!" demek de gerekiyor, değil mi?
Vali bey nazik adam, beceriklidir, hazırlıklıdır da; kısa brifingler, uzun brifingler, haftalık rutin güvenlik il asayiş toplantı tutanakları, yıllık istihbarat değerlendirme raporları; hepsini hercümerc edip, ortaya bir karışık koyuvermiştir.
O brifingden (!) sonra, hep birlikte kameraların karşısına geçip; 90'lı yıllarda bize ısrarla uygulattırılan güvenlik konseptini, kelimesi kelimesine tekrarladı. Üzülmeden, sıkılmadan. Çeyrek asır önceki anlayış!
Yok daha görünür olunacakmış, yok sivil polisler resmi elbise giyeceklermiş, yok Başkent'e girişlerde güvenlik halkaları olacakmış, ilkinde jandarma, ikincisinde polis olacakmış, falan falan.
Resmi elbiseli yaya devriye polisinin; uygun yerlerde araç-yolcu kontrolü, arama, kimlik kıyaslaması yapmalarının; tepe lambası yanan ring halindeki araçlı devriye polisinin; elbette faydası vardır. Etrafı rahatsız edecek olanlar için, basit hırsızlık yapacaklar için, kapkaç yapacak için, karısını dövecekler için, kavga edecekler için; vazgeçirici/caydırıcı etkisi vardır.
Ötesi, ilerisi bir faydası asla, asla yoktur.
Kapsamlı halt edecekler, normal ve büyük ölçekte suç işleyecekler; bu tür iklimlerde daha rahat hareket ederler. Birazcık duyarlı ve tedbirli olurlar, üst paragrafta saydığım/saymadığım ağlara asla takılmazlar. Takılmaları vâki değildir. Takıldıysa da normal değildir.
"Teknolojik takip imkanlarına, daha fazla yatırım yapılacakmış!"
Bu güne kadar çaldırdıklarınız yetmemiş mi? Yine yatırım, yine ihale, yine para; öyle mi? Doymamışlar mı? Çaldıklarını yemek için, çalmaya biraz mola verseler, olmuyor mu?
Teknolojik takip imkanlarından; mevcut olanı, var olanı, emrinde-elinde olanı kullanma, kullanmadığının hesabı sorulmasın! Ama, "yeni yatırım" diye yalanıp dursunlar.
Araç çalıntı. Takılan plaka çalıntı. İçinde patlayıcı yüklü. Direksiyondaki adam sende kayıtlı. Dön babam dön, sür babam sür.
Plaka Tanıma Sistemine, çalıntı plaka bilgisini yüklemeyeceksin de, neyi yükleyeceksin? Bu plaka yüzlerce kez, o sistemin kurulduğu yerlerden geçti, o plakanın geçtiği güzergahı olaydan sonra, bal gibi biliyorsun. Sende kayıtlı. Kayıtlı olmasa nereden bileceksin, 3000 kilometre yol yaptığını?
Bazı katliamlardan sonra, birilerinin birlik beraberlik çağrısı yapmasını, teröre karşı tek yumruk olalım diye höykürmesini, güvenlik zafiyeti var diye viyaklamasını, istihbaratımız zayıflatıldı, olanlar bu nedenle oluyor diye, yalanıp durmasını; yutuyoruz ya hep birlikte! Yuh bize!
Bir ve beraber olmayalım,diyen mi var?
Bir ve beraber olmaya gayret ettin de, engelleyen mi var?
Teröre yumruk atacaksın da, yumruk olmanı, yumruk yapmanı tutan mı var?
Zafiyetin zafiyet olabilmesi için; zayıfladı istihbaratımız diyebilmen için; o kurumun ne yapmak isteyip de, yapamadığı ne var, koysana ortaya; söylesene, versene bir tane örnek! Ne yapmak istedi de, gücü yetmedi istihbaratın, ne; söylesene!
Ses yok!
Allah belâmızı vermiş.