Geçenlerde Türk Telekom  çağrı merkezine  adam aldı. Bu adamlar çalışacak çoluk çocuğuna ekmek alacak. Bebelerine süt, öğretimdekilere defter, kitap alacak. Sigortalı güzel bir iş. Ücretlerde asgari ücretin biraz üzerinde, Ordu şartlarında yetmese de  idare eder.
Müracaat edenleri iş ve işçi bulma kurumuna yönlendirdiler.  Orada bir form doldurtarak müracaatlarını yaptırdılar.  Usulen uygulamalı sınav ve akabinde mülakat.  İşte adam olanlarımı alıyorlar, adamı olanlarımı alıyorlar. Bu aşamada devreye giriyor.
Türk Telekom gibi  bir dev  eğer  adam olanları değil de adamı olanları çağrı merkezine yerleştirmişlerse yazıklar olsun.
Günümüzde ne yazık ki küçük çaplı da olsa işe yerleşenler hep adamı olanlar oldu. Adam olanlar ise dışarıda kaldı.
Şimdi bu nereden çıktı diye sormayın. Çok yakından tanıdığım eli ayağı düzgün bir genç yanıma geldi.  Ben Radyo sinema mezunu iletişim dersi görmüş  bir insanım. Bu iş tam bana göre. Ama ben kimseye kılınmadım. Araya kimseyi sokmadım. Çünkü ben adamlığıma güveniyorum dedi.
Ben de kendisine inşallah kabul görür girersin dedim. Ben mahcup olurum   bu kurum adamları alır, adamları olanları değil dedim.
O sırada mülakata 50 yaşların da kelli felli bir adam geldi. Yanına 7-8 genç kız getirdi. Şahıs içeri girdi, mülakat sırası başkalarında olduğu halde bu şahıs toplu olarak  gençleri mülakata soktu. Gençler gülümseyerek bir süre sonra dışarı çıktılar. Başları ile kendilerini bekleyen şahsa kafaları ile okey işareti yaptı.
Beraberce oradan ayrıldılar. Yanımdaki genç gördün mü  dedi. Kızları sıraya aldılar. İçeride ne oldu bilinmez buradan mutlu olarak ayrıldılar.  Biz ise sadece adam olduğumuz için ilgi göremedik.
Umudunu yitirme dedim.
Kocaman ama kos kocaman Türk Telekom bu hiç hak yer mi….!
Sen bana sınav sonuçlarından bilgi verir misin dedim.  Veririm dedi ve ayrıldık.
Bir hafta sonra;
Gençle görüştük, ümütleri ve umutları tükenmişti. Kazana- madık beni almadılar dedi.
Demek ki adam olanları değil adamı olanları alıyorlar dedi.
Yapma oğlum dedim. Bu hükümetin başında adalet ön isimli bir parti var. Süreklide Hz Ömer!in adaletinden dem vururlar. Bunlar fakir fukaranın hakkını yer mi…!
İşe girenlerin önemli bir çoğunluğu aynı  ailedendi. Soyad benzerlikleri vardı.
Ve ne tesadüf ki hepsinin iş bitirici dayısı, amcası,halası vardı.
Deli kanlı bana dönerek benim de aslan gibi babam var dedi.
Atatürkçü,
Devrimci
Kemalist ve CUMHURİYET HALK PARTİLİ.
Evet o pırıl pırıl genç benim oğlumdu.
Buradan diyorum, haykırıyorum.
Umarım, iş, aş konusunda hak yemek yoktur. Kocaman Türk Telekom Hakkaniyet sağlamıştır.
Aksi taktirde genç bir adamın adamı yok diye bertaraf etmek şerefsizliğin danış kasıdır.
GÜNÜN SÖZÜ; seni kime sordumsa doğru yanıt alamadım, kimi hırsız, kimi deyyüst, kimi pezevenk dediler. Ancak bizdeki kayıtlara göre makam sahibi oldu dediler. (bu sözüm hakkaniyetin dışına çıkanlaradır.)
Geçenlerde Türk Telekom  çağrı merkezine  adam aldı. Bu adamlar çalışacak çoluk çocuğuna ekmek alacak. Bebelerine süt, öğretimdekilere defter, kitap alacak. Sigortalı güzel bir iş. Ücretlerde asgari ücretin biraz üzerinde, Ordu şartlarında yetmese de  idare eder.
Müracaat edenleri iş ve işçi bulma kurumuna yönlendirdiler.  Orada bir form doldurtarak müracaatlarını yaptırdılar.  Usulen uygulamalı sınav ve akabinde mülakat.  İşte adam olanlarımı alıyorlar, adamı olanlarımı alıyorlar. Bu aşamada devreye giriyor.
Türk Telekom gibi  bir dev  eğer  adam olanları değil de adamı olanları çağrı merkezine yerleştirmişlerse yazıklar olsun.
Günümüzde ne yazık ki küçük çaplı da olsa işe yerleşenler hep adamı olanlar oldu. Adam olanlar ise dışarıda kaldı.
Şimdi bu nereden çıktı diye sormayın. Çok yakından tanıdığım eli ayağı düzgün bir genç yanıma geldi.  Ben Radyo sinema mezunu iletişim dersi görmüş  bir insanım. Bu iş tam bana göre. Ama ben kimseye kılınmadım. Araya kimseyi sokmadım. Çünkü ben adamlığıma güveniyorum dedi.
Ben de kendisine inşallah kabul görür girersin dedim. Ben mahcup olurum   bu kurum adamları alır, adamları olanları değil dedim.
O sırada mülakata 50 yaşların da kelli felli bir adam geldi. Yanına 7-8 genç kız getirdi. Şahıs içeri girdi, mülakat sırası başkalarında olduğu halde bu şahıs toplu olarak  gençleri mülakata soktu. Gençler gülümseyerek bir süre sonra dışarı çıktılar. Başları ile kendilerini bekleyen şahsa kafaları ile okey işareti yaptı.
Beraberce oradan ayrıldılar. Yanımdaki genç gördün mü  dedi. Kızları sıraya aldılar. İçeride ne oldu bilinmez buradan mutlu olarak ayrıldılar.  Biz ise sadece adam olduğumuz için ilgi göremedik.
Umudunu yitirme dedim.
Kocaman ama kos kocaman Türk Telekom bu hiç hak yer mi….!
Sen bana sınav sonuçlarından bilgi verir misin dedim.  Veririm dedi ve ayrıldık.
Bir hafta sonra;
Gençle görüştük, ümütleri ve umutları tükenmişti. Kazana- madık beni almadılar dedi.Demek ki adam olanları değil adamı olanları alıyorlar dedi.
Yapma oğlum dedim. Bu hükümetin başında adalet ön isimli bir parti var. Süreklide Hz Ömer!in adaletinden dem vururlar. Bunlar fakir fukaranın hakkını yer mi…!
İşe girenlerin önemli bir çoğunluğu aynı  ailedendi. Soyad benzerlikleri vardı.
Ve ne tesadüf ki hepsinin iş bitirici dayısı, amcası,halası vardı.
Deli kanlı bana dönerek benim de aslan gibi babam var dedi.
Atatürkçü,
Devrimci
Kemalist ve CUMHURİYET HALK PARTİLİ.Evet o pırıl pırıl genç benim oğlumdu.
Buradan diyorum, haykırıyorum.
Umarım, iş, aş konusunda hak yemek yoktur. Kocaman Türk Telekom Hakkaniyet sağlamıştır.
Aksi taktirde genç bir adamın adamı yok diye bertaraf etmek şerefsizliğin danış kasıdır.
GÜNÜN SÖZÜ; seni kime sordumsa doğru yanıt alamadım, kimi hırsız, kimi deyyüst, kimi pezevenk dediler. Ancak bizdeki kayıtlara göre makam sahibi oldu dediler. (bu sözüm hakkaniyetin dışına çıkanlaradır.)