Sevgili peygamberimiz: “Hayâ ve îman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de gider!” (Süyûtî, I, 53)

Ahlakı olmayanın imanından şüphe edilir. Edep aklın tercümanıdır, herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli

Şerefi kadar değerlidir.

Lokman hekime sormuşlar edebi kimden öğrendin diye?

Onun verdiği cevap ise edebi edepsizlik edenden öğrendim

Onların bu hallerini görüp hiçbirini yapmadım diye cevap vermiştir.

Peki edep nedir diye sorsak.!

Konuştuğun zaman dilini, yalnız kaldığında kalbini, dışarı çıktığı zaman da namusunu ve kendini korumasıdır.

Edep, kendinden üstün olanı hürmet etmek, kendinin aşağı olana şefkat etmek, dengi olan ve yaşadığı toplumla uyum içinde yaşamaktır.

Edep dili tutmak, korumak, nefsi küçültmek (onun dediklerini yapmamak) bir de kalbin temiz olmasıyla alakalıdır.

Edebin olmadığı yerde ahlak da yoktur sorun ahlak sorunu değil iman sorunudur.

Peygamber efendimiz: Haya imandandır diye buyurmuşlardır.

Hayata hayır getirir, hayasızlığın sonucu her zaman şer getirir.

Üzülerek görmekteyiz ki, artık günümüzde edep ve terbiye, utanma ve sakınma, nâmus ve mahremiyet gibi çok önemli konulardaki hassâsiyet, son derece azalmıştır.

Edep sadece insanlara özel özelliktir, bu özelliğin olmadığı yerde hayvanlardan ne farkı vardır.

İmam Şafi hazretleri; ”Ayıp ve Kabahatten korkmayan kişiyle düşüp kalkmak kıyamet gününde insana utanç verir

Edep perdesinin hayal perdesinin mahremiyet perdesinin yırtıldığı bir çağda yaşıyoruz

Çarşı ve pazarlarda, moda deyimle kamusal alanlarda gencecik kızlar, dekolte kıyâfetlerle yarı giyinik halde, şehveti galeyâna getirecek bir görünümde, rahatça gezebilmekteler. Ne kadar erkeği kendine baktırıyorsa, o kadar kahraman görüyor kendini; görevini yapmış bir şeytan edâsıyla. Mantık da şeytana pabuç bıraktıracak cinsten: "Vücut benim değil mi, diyerek İstediğim her şeyi yapma özgürlüğüne sahibim kim karışır istediğim gibi giyinirim diyorlar.

Yok öyle bir şey, buna bir dur demelidir.

“İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet haya edip utanmıyorsan, dilediğini yap!” (Buhârî, Edeb, 78)

Allah Resulü bir hadislerin de: “Sizin hakkınızda en çok korktuğum şeylerden biri, mideleriniz ve iffetleriniz ve  (Ahlak ve namusunuzdur) bu hususunda sizi azgınlığa sürükleyen şiddetli arzular, diğeri de hevâ ve hevesinizin sizi dalâlete düşürmesidir.” buyurmuşlardır. (Ahmed, IV, 420, 423; Heysemî, I, 188; Ebû Nuaym, Hilye, II, 32) Yine “İman, yetmiş küsur parçadır. Hayâ da imandan bir parçadır.” (Müslim, Îmân, 57)

“Her dinin (kendine özgü) bir ahlâkı vardır; İslâm ahlâkı(nın özü) hayâdır.” (İbn Mâce, Zühd, 17)

Bu ülkenin elbette ki bir dini ve örf adeti, giyim, kuşam şekli vardır Zevkte ve özgürlükte Kanun tanımazlıkta hiç kimsenin hattı aşmasına Özgürlük adı altında yapması doğru bir şey değildir.

Utanma duygusu giden kimsenin kalbi zaten ölüdür (Dostoyevski)

Utanmak insan ruhunda asıldır, insanı insan eden de budur.

Neden böyle yapıyorsunuz dendiğinde biz laik bir ülkede yaşıyoruz, ülkede hem demokrasi var. İstemeyen bakmasın canım!"

Bir de bunun üzerine söylenmiş bizlere ait olmayan bir sözdür; Neymiş efendim güzele bakmak sevapmış..?

Beyler..! Allah güzeldir, güzel olanı elbette ki sevmesini sever, burada anlatılmak istenen güzellik..!

Yüz güzelliği beden güzelliği değil, aksine ahlak güzelliğidir.

Atalarımız ne güzel söylemişlerdir. Anlayana sivrisinek saz, anlamayanlara davul zurna azdır.

Edep, ilimden önce gelir. (Hz. Ömer) Gezdim Halep ile Şam’ı, eyledim ilmi talep, meğer ilim bir hiç imiş illa edep illa edep. (Yunus Emre) Necip Fazıl: “Bir insanda yoksa edep, neylesin medrese mektep!

Okusa alim olsa, yine merkep, yine merkep

Akıllıya söz bir defa söylenince hemen anlar, deliye ve mecnuna söz söylenmek para etmez.

Her insan kendine yakışanı yapar azizim, çünkü kalite asla tesadüf olamaz.!

İlahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ