Yazın en kavurucu sıcaklarını yaşadığımız şu günlerde termometreler artık 40’lı dereceleri gösteriyor. Sağlıklı kişilerin bile tahammül sınırları zorlanırken özellikle yaşlılar ve kalp hastaları için durum biraz daha ciddi. Zira kalp, sıcağı çok sevmiyor... Tansiyon düşmesinden kan akımı dengesizliğine kadar birçok hastalığının tetiklenmesine neden olarak kalp sağlığını olumsuz etkiliyor.
Kan basıncı düşüyor...
İnsan vücudu genelde 36-37 santigrat derece olan sıcaklığı korumaya göre çalışıyor. Ve herhangi bir sıcaklık artışında vücut kendisini soğutmaya çalışıyor. Vücut bunu terleme ve kan damarlarının genişlemesi yoluyla gerçekleşiyor. Bu nedenle özellikle aşırı sıcak ortamlarda terleme ile kaybedilen sıvı ve kan damarlarının genişlemesi nedeniyle, kan basıncında düşme ve kalp hızında artış yaşanıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, bu durum özellikle kalp krizi geçirmiş, kalp yetersizliği olan ve hipertansiyon tedavisi gören hastalarda önemli sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.
Sıvı kaybına dikkat!
Kalp hastalıkları nedeniyle idrar söktürücü ilaç kullanmak zorunda olan kalp hastalarında ise sıcak havanın sebep olacağı sıvı kaybının yaratabileceği sorunlar gündeme geliyor. Bu durumda kandaki elektrolit miktarlarında tehlikeli değişiklikler yaşanabileceğine dikkat çeken, hayati risk oluşturan ritim bozukluklarının ortaya çıkabileceğine işaret ediyor. Sıcak havalardaki bir diğer sorun da sıvı kaybının etkisi ile kanda oluşabilecek pıhtılaşma eğilimi. Bu durum ise özellikle kalp krizi geçirmiş, stent takılmış ya da açık kalp ameliyatı olmuş hastalar için önem taşıyor.
Sıcaklarda mutlaka bu önlemleri alın!
Bu nedenle sıcak hava ve kalp hastalıklarının yan yana gelmemesi gereken kombinasyon olduğunu söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, özellikle şu günlerde kalp hastalarının aşağıdaki önlemleri almasının hayati önemi olduğunu hatırlatıyor...
1-Zorunlu değilseniz dışarı çıkmayın: Günün en sıcak saatlerinde dışarı çıkmayın. Özellikle güneş ışınlarını dik geldiği 10:00- 16:00 saatleri arasında mümkün oldukça klimalı ortamları tercih edin. Ortamdaki klima ısının 24-25 dereceye ayarlı olmasına çalışın. Serin, hafif esintili yerlerde durmaya çalışın.
2-Ter emici giysiler tercih edin: Dışarı çıkarken açık renk, hava geçirgenliği olan, pamuklu ve ter emici özellikte giysiler tercih edin. Mutlaka şapka ve güneş gözlüğü tercih edin. En çok terleyen bölgeler ayakkabılar olduğu için yaz aylarına uygun ve hava alabilen ayakkabılar ve pamuklu çorap kullanın.
3-Sıvı tüketimini artırın: Vücut, aşırı sıcaklardan olumsuz yönde etkilenmemek için terler. Bu nedenle günde en az 2,5-3 litre su içmeye çalışın. Ancak, kalp yetersizliği olan hastalarda sıvı kısıtlaması yapıldığından, mutlaka bir uzman hekime danışarak tüketilmesi gereken sıvı miktarına göre su için.
4-İlaçlarınızın dozajları ile oynamayın: Hekiminizin bilgisi olmadan ilaçlarınızı almayı kesmeyin ya da dozajları ile oynamayın. Tansiyon ilaçlarının bir kısmında idrar sökücü maddeler bulunur. Aşırı sıvı kaybı sonucunda da tansiyon düşüklüğüne bağlı bayılmalar gelişebildiği için ilacın dozu azaltılabilir. Koroner kalp hastalarında bazı ilaçların dozajlarında bir değişikliğe ihtiyaç olmaz ancak özellikle protez kalp kapağı, aritmi veya inme geçirilmesi nedeniyle kullanılan özel kan sulandırıcı ilaçların doktor kontrolünde ve gerekli tahlillerle düzenlenmeleri gerektiğini unutmayın.
5-Hafif yemekler tercih edin: Sıcak havalarda ağır yemekler yerine hafif ve lif içeriği yüksek, serinletici yiyecekler tercih edin. Özellikle hafif olması nedeniyle zeytinyağlı sebzeler ve meyve yiyin.
6-Soğuk duş almayın: Aşırı sıcakta kalındığında doğrudan soğuk su ile duş yapılmamalıdır. Soğuk duş damarlarda büzülmeye neden olacağı için tansiyonun yükselmesini tetikleyebilir. Yine damarlarda büzülme uzun sürerse bu durum kalp krizine yol açabilir. Denize ve havuza girerken vücudun suya yavaş yavaş alıştırılması önemlidir.
8-Alkol almayın: Öğlen sıcak havada içilen alkol, damar sisteminde sorunlara yol açıyor. Akşamları alınan aşırı alkol ise, kan basıncının yükselmesine ve kalp krizine neden olabiliyor. Ayrıca uykuyu da etkiliyor; uyku kalitesinin bozulması gibi daha basit sorunların yanı sıra, uyguda solunum durması olarak bilinen uyku apnesinin daha sık ve derin görülmesine yol açabiliyor.