Atatürkçülük, Türkiye’nin özünden çıkmış bir düşünce sistemidir. Atatürkçülük millet iradesiyle oluşmuş, tarihi bir başlama,yaşama sonuç ilişkilerinden doğmuş; düşünce ürünüdür.Atatürkçülük her şeyden önce millete haklarını bilme ve bu hakları savunma duygusunu kazandırmadır ve ulusun kendi eğemenliğini kendisinin sağlaması ve ulusal bağımsızlığa kavuşma ve dünya ulusları içinde haklı yerini alma olgusudur. Atatürkçülük çağdaş medeniyetler seviyesine gelme olgusu ve her alanda en son teknolojiye ulaşma ve modernleşmeyi hissetmedir vede bağımsız düşünceyi, hürriyeti, demokrasiyi kavrama olgunluğudur. Atatürkçülük modern bir toplum hayatı yaşama ve bu olgunluğa erişme kavramıdır vede laik, sosyal hukuk devletini benimseme ve özümsemedir. Türk toplumuna uygun sosyal ve siyasal kurumları gerçekleştirme ve modern toplum olma yarışıdır.
Devrimcilik:Atatürk’ün ortaya koyduğu anlayış reformculuk ve devrimcilikti. Bunun anlamı geleneksel anlayışı terk edip; modern teknik ve uygulamaları alıp benimsemek ve sahiplenmek ve üretim alanına sokmaktır.
Laiklik: Düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dini düşünce, dini kuruluşların etkisinden tamamen ayrı olmayı gerektiren kavramdır. Laiklik akılcılık ve dini siyasetin dışında tutan kavramdır. Laiklik dinsizlik demekte değildir. Laiklik yasamanın, yürütmenin, siyasetin, devlet işlerinin kabul edilmiş Anayasa’ya göre modern hukuk içersinde yürütülmesidir.Osmanlının kalkınamamasının ve gelişememesinin sebebi yenilikler karşısında; tutucu düşüncelerle onları almamışlar bu nedenle modern teknolojiye kavuşamamışlar vede kalkınamamışlardır.
Milliyetçilik: Milliyetçilik ırkçı bir düşünce tarzı değil; bir yurtseverlik olgusudur. Herhangi bir sınıfın Türk Ulusunu yönetmesine karşıdır ve bu milliyetçilik Türk Ulusunun vatanı, toprağı, yurdu ile bölünmez bir bütün olduğu; başka ulusların bağımsızlık haklarına saygılı, sosyal kavramları benimseyen; sosyal hukuk devleti kavramına sahip düşünce olgusudur.
Halkçılık: Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarını ve sınıf farklılıklarına karşı olup; hiçbir ferdin, ailenin, sınıfın veya oluşumun diğerlerinin daha üzerinde olduğunu kabul etmemek vede ulusal birlik düşüncesinin ve ulusal kimliğin benimsenmesine yardımcı olmaktır. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, batı kanunlarının Türkiye’de kabul edilmesi ile kadınların statüsünde değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen kanun ile kadınlar seçme ve seçilme haklarını elde etmişlerdir. Atatürk ‘Milletin Efendisi Köylüdür’ sözüyle Türkiye’nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu anlatmış ve Cumhuriyet devrimi ayrıca sosyal bir oluşumu ortaya koymuş; Şeçkin bir grup tarafından halka yönelik olarak uygulanmıştır.
Devletçilik: Atatürk Türkiye’nin modernizasyonunda ekonomik ve teknolojik gelişmenin çok önemli olduğunu anlatmış; Devletin ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği alanlarda veya üretim sahalarında; ulusal çıkarların gerekli olduğu durumlarda; yine devletin ekonomik faaliyetleri düzenlemesini istemiştir. Ancak devlet yalnızca ekonomik faaliyetleri yürütmemiş aynı zamanda büyük sanayi kuruluşlarınında sahibi olmuştur.
Cumhuriyetçilik: Çok uluslu bir imparatorluktan ulus devletine geçiş yapılırken modern Türkiye’nin; ulusal kimliği kazandırılmış vede halkın kendi kendisini yönetme olgusuna sahip olması demek olan Cumhuriyet’te görmüştür. Cumhuriyet Atatürk inkilabının bütününü temsil eden bir devlet ve hükümet şekli olarak değiştirilemez bir değerdir.