Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli önceki gün Kırklareli’nde yaptığı konuşmada Birleşmiş Milletler verisine göre Türkiye’nin tarımsal üretimde Avrupa’da birinci, dünyada ise yedinci sırada olduğunu söyledi. Toprak varlığı bakımından ise dünyada 17.sırada olduğunu vurguladıktan sonra sözü hayvancılığa getirdi.
Pakdemirli şunları söyledi: “Küçükbaş hayvan varlığına bakıyorum, Avrupa’da birinci sıradayız.Süt sığırı varlığında yine Avrupa birincisiyiz. Büyükbaş havyan varlığında da Fransa’dan sonra Avrupa’da ikinci sıradayız. Yani aslında fotoğrafı çektiğimiz zaman kötü bir noktada değiliz.Yapısal problemlerimiz var mı var. İşletmelerimiz küçük mü küçük.Aile işletmelerimiz küçük.Para kazanmakta ekonomik bir ürün üretmekte zorlanıyor muyuz, zorlanıyoruz.Bütün bunlara rağmen Türkiye bu pratiklikle Avrupa’da birinci sıraya yerleşmiş durumda.Biz bakanlığa gelir gelmez özellikle hayvancılıkla ilgili aldığımız tedbirlerle beraber 2022 yılında inşallah Türkiye hem küçük başta hem de büyükbaşta hayvan ihraç eder duruma gelecek.”
Tarımda Avrupa birinciliği konusu ilk kez Mehdi Eker’in bakanlığı döneminde gündeme getirildi.Göreve gelen her bakan öncesini bilmediği ve takip etmediği için yeni bir şeymiş gibi anlatıyor ve bununla övünüyor.
Bu konuşmayı dinleyen ve sektörü pek bilmeyenler Türkiye’nin hayvancılıkta gerçekten çok iyi durumda olduğunu, Avrupa’ya,dünyaya büyük miktarlarda et ve et ürünleri,süt ve süt ürünleri ihraç ettiğini zanneder.
Bakan Pakdemirli’nin verdiği rakamların tamamı doğru. Ancak önemli eksiklikler var. Bürokratlarının kendisine vermediği bazı rakamları da biz verelim belki bir sonraki konuşmasında bunlardan da söz eder ve hayvancılık politikasını uygularken yararlanır.
Tarımda Avrupa birincisi ve dünya 7.si olmak
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) tarımsal üretim hasılası üzerinden bir hesaplama yaparak ülkelerin tarımdaki sıralamasını açıklıyor. Hesaplama yapılırken tarımsal ürünlerin yıllık üretim miktarı alınıyor. Her ürünün üretim miktarı belirlenen cari ve sabit fiyatla çarpılarak toplam tarımsal hasıla değeri elde ediliyor.
Diyelim ki Türkiye’nin yıllık kuru soğan üretimi 2 milyon ton. Soğanın tonu 200 dolar kabul edelim. 2.000.000 X 200 = 400.000.000 dolar. Bütün ürünler bu şekilde hesaplandıktan sonra toplamı o ülkenin tarımsal hasılası ortaya çıkıyor. Bu hesaplamada Türkiye tarımsal hasılada Avrupa’da ilk sırada,dünyada ise 7.sırada yer alıyor.
Bu dünyada çok önemli bir veri mi? Değil. Çünkü bir ürünü çok üretmek değil, Ondan elde ettiğiniz katma değer daha önemlidir. Türkiye yılda 12 milyon ton domates üretiyor. Bunun yüzde 30’u sofraya ulaşmadan çöp oluyor. Sadece 500 bin tonu ihraç ediliyor. Domates olarak ihraç ederseniz daha düşük gelir elde edersiniz. Salça veya kurutulmuş olarak ihraç ederseniz daha yüksek katma değer sağlarsınız.
Türkiye 2018’de 1.9 milyon ton kuru soğan üretti. Ama yüzde 25-30’u çürüdü. Türkiye soğan ithal etmek zorunda kaldı. FAO sadece üretim verisi üzerinden hesap yapıyor. Bu nedenle Avrupa birinciliğini ülkenin sahip olduğu potansiyel açısından önemli. Fakat, o potansiyeli değerlendirerek katma değere dönüştüremiyorsanız bir önemi yok.
Sığır ithalatında da Avrupa’nın lideri ve dünya ikincisi
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin söylediği gibi, Türkiye, küçükbaş hayvan varlığında Avrupa birincisi.Süt sığırında da Avrupa birincisi. Büyükbaş hayvancılıkta ise Fransa’dan sonra ikinci sırada. Türkiye aynı zamanda sığır ithalatında da Avrupa’nın lideri. Dünyada ise ikinci sırada.
Türkiye’nin 2018 yılı sığır ithalatı 1 milyon 200 bin baş. Türkiye’nin bir yılda ithal ettiği sığır sayısı Avrupa’daki 20 ülkenin tek tek sığır varlığından fazla.
Daha da çarpıcı olanı Türkiye, sadece Avrupa’nın en büyük sığır sayısına sahip Fransa’dan değil, 255 bin baş sığır varlığı ile Avrupa’da 32.sırada yer alan Estonya’dan da, sadece 395 bin baş sığırı olan 29.sıradaki Letonya’dan da ithalat yapıyor.Bosna Hersek’in sadece 445 bin baş sığırı var. Sırbistan’ın 878 bin baş sığırı var. Bu iki ülke Türkiye’ye hem sığır eti hem de hayvan ihraç ediyor.
Sığırlarımız daha az süt veriyor
Bakan Pakdemirli’nin söylediği gibi Türkiye süt sığırı bakımından Avrupa birincisi. Eurostat 2018 verilerine göre, Fransa’nın 18.5 milyon sığırı var. Türkiye’nin sığır sayısı 17.1 milyon. Fransa’nın 3 milyon 594 bin süt ineği,Türkiye’nin 5 milyon 969 bin baş süt ineği var.
Fransa 3.5 milyon süt ineğinden 24 milyon 649 bin ton süt üretiyor. Türkiye 5.9 milyon inekten 18.7 milyon ton süt üretiyor. Fransa daha az inekten daha çok süt alıyor. Yani ineğinizin çok olması değil, sütünüzün ve süt ürünleri üretiminizin çok olması daha makbuldür.
Sığır varlığı bizden daha az olan Almanya’ya bakalım. Almanya’nın sığır varlığı 12.2 milyon baş. Türkiye’den 6.5 milyon daha az sığıra sahip. Almanya’nın süt ineği sayısı 4 milyon 199 bin baş. Türkiye’den yaklaşık 1.8 milyon baş daha az ineği olan Almanya’nın inek sütü üretimi 31 milyon 937 bin ton.
Türkiye, sadece sığır ithalatı yapmıyor. AKP Hükümeti döneminde ilk kez saman,ilk kez kurbanlık küçükbaş hayvan ithal etti. Ayrıca yem hammaddesinin yarısından fazlası ithalatla karşılanıyor. Damızlık koyun ve keçi,kuzu, karkas et,lop et, sperma,aşı,makina ve ekipman, hayvancılıkla ilgili çoban da dahil her şey ithal edilirken Avrupa’da birinciyiz diye gurur duyabilir miyiz?
Özetle, sığır sayısı ile değil, verimlilikte, teknolojide, ihracatta, kişi başına et ve süt ürünleri tüketiminde Avrupa’da birinci olabiliyor musunuz? Asıl önemli olan budur.