Memlekette her iş bitti sırada sezaryen ve kürtaj sorunu kalmıştı, çok şükür bu konuda da beklenen açıklama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan geldi. "Sezaryen ve kürtaja karşıyım."Yapılan açıklama Sayın İdris Naim Şahin'in Uludere ile ilgili yaptığı açıklamanın aksine hükümetin ve dolayısı ile Ak Partinin görüşü olacak ki ardından Sağlık Bakanı Recep Akdağ "Gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak. Bunu da önümüzdeki aylardan itibaren bütün Türkiye'de yaşayacağız" diyerek gerekli yerlere göz dağı pardon gerekli uyarıları vermiş oldu.
Demokratik bir ülkede hele hele sadece bireyi ilgilendiren bir konuda hiçbir siyasetçinin ya da herhangi birinin çıkıp böyle demeçler vermesi hiç ama hiç doğru bir şey olmasa gerek. Dünyanın bir çok yerinde de olduğunu sanmıyorum. Gerçi Sayın Başbakan özellikle ailelerin kendilerini ilgilendiren konularda konuşmayı seven bir yapısı var, ve neredeyse her şahitlik yaptığı düğünde en az çocuk demeden durmuyor çünkü.Ama şimdi çocuğu yapın ama nasıl doğuracağınıza da biz karar veririz demeye getiriyor gibi geldi bana . Gibi de değil çünkü Hükümetinin Sağlık Bakanı hemen ardından uyarıyı yapıştırıverdi.
Doğumun hangi yöntem ile olacağı konusu bence öncelikle %51 doğumu yapacak olan kişinin daha sonrada hekimin vereceği kararla alakalı. Yoksa buna ne Sayın Başbakan karar verebilir ne de Sağlık Bakanımız Recep Akdağ. Ne yani şimdi sezaryen gerekmediği halde kendisi sezaryen isteyen anneleri doğurtmayın mı diyecek Sayın Başbakan ve Sağlık Bakanı…
Valla burası Türkiye olur mu olur.19 Mayıs ta Tokat'ta Atatürk Anıtına çelenk koydurmamak için varını yoğunu ortaya koyan Çevik Kuvveti gördükten sonra sedyede sancı içinde yatan hastasına "nasıl doğurursan doğur sezaryen falan yok, Başbakan karşı, Sağlık Bakanı karşı" deyip eli belinde bekleyen doktorları da görürsek kimse şaşırmasın.
ÖZÜR MÜ İSTEDİN? ÖZÜR MÜ DİLEDİN?
Başbakan Erdoğan, zam pazarlığıyla ilgili sonuç alamamalarının ardından memurlarla birlikte yaptıkları grevle ilgili olarak öğretmenlere yüklendi."Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek" sözlerini söylemişti. Bu sözler karşısında iseEğitim-Birsen Basın Yayın Sekreteri Ali Yalçın: "Başbakan Erdoğan'ın yanlış brif edildiğini düşünüyoruz. Öğretmenlerin çalışma süreleriyle ilgili Başbakan Erdoğan'ın sahip olduğu bilgilerin doğru bilgiler olmadığını, kendisinin yanıltılmış olabileceğini düşünüyoruz." demiş.
Şimdi Ali Yalçın Bey mi özür dilemiş yoksa öğretmenlerden özür dilenmesini istemiş ben anlamadım.Bir tek özür dilerim Sayın Başbakanım aslında biz grev falan yapmak istememiştik dememiş Ali Bey.
Eeeee taraflar aynı olunca insan toz konduramıyor, ne yapsın Ali bey,durumu idare etmiş yanlış brif falan….