Çamur at izi kalsın misali, insanları karalamak ve intiharlarına sebep olarak yuvaların yıkılmasına kadar giden olayların bazı yayın organları ve gazetelerin haberlerinde bilgisizlik ve iftiralar PİSLİĞİ’ni  görmekte ve okumaktayız. Güneşi balçıkla sıvamanın imkânı olmadığı gibi, bu asılsız ve mesnetsiz olaylar da bir gün aydınlanıp açığa çıktığı anda, kuru iftiraya uğrayanlar aklanıyor ama! Belli bir zaman içersinde günler, aylar, seneler geçse bile çekilenler insanların vicdanların da aklansa da kara bir leke olarak kalıp,  yaralar açıyor. Bilgi sahibi olmadan görüş sahibi olma, bununda ötesinde: bu görüşü etrafımızdakilere dayatma cüret ve cehaletinde bulunma, üstelik bu duruşla ayni fikirde olmayanları karalama, aforoz etme yaralama ve hatta öldürmeye kadar gidecek bir barbarlık sergileme âdetinin hiçte az rastlanan bir olgu olmadığı,

Ülkemizde yazılı ve görsel medyanın konu ile has bel kader asgari bir

Birikim sağlamış kişileri köşe yazarlılığından reklam toplama sorunluluğuna kadar toplumu etkileyici, çeşitli mevkilere getirme eğilimi de elbette tuhaf karşılanmamalı, eğer benim işim köşe yazarlığı ise, yorum yaparım. Mesleğimin doğası gereği haber tarafsız yorum hürdür. Ve yine işin doğası gereği yorumlarım övgü değil, eleştiri ağırlıklı olur. Bende bilgi sahibi olmadan görüş bildirmeyi düşünmem, bu geniş konuyu kendi bildiğim konunun kapsamı ile sınırlayayım. Bu gün yazılı ve görsel medyayı güncel olarak takip eden kitleleri ele aldığımızda bizim toplumumuz kadar bir yanda siyasi diğer yandan ekonomik olarak bu derece bilgilendirilen ve ne yazınki aynı derece üzerine bilgi pisliği konulan bir toplum tanımıyorum. En azından benim gittiğim, gezdiğim dilini konuşabildiğim hiçbir devlette bu bilgi pisliğini görmedim. Kitleleri eğitecek ve doğru yola sevk edecek en büyük gücün kendisi olduğunu ve dolayısıyla bilinçli toplumun inşa edeceği bilgi ve ekonomi treninin cennetteki meyvesinin kendisinin de yiyeceğinin bilinçin de değil mi? Anlaşılacağı üzere, yazılı ve görsel basın, medya bu mevkilere geçici olarak da olsa getirdiği kişileri doğru seçme sorumluluğunun ciddiyetini kavramak zorunda olduğu gibi, bu kişiler dolayısı ile kendi mecralarında yayımlanan içeriğin doğruluğu, dürüstlüğü, zamanlılığı, tarafsızlığı ve anlamı üzerinde son derece duyarlı davranmalıdır. Her şeyin çivisini çıkarırsak AHLAK tablosu yere düşer ve kırılır. Yalnız bu tabloda yerde üç Y harfi belirlenir ki?

YOKSULLUK_-YOKSUNLUK_-YOLSUZLUK.

Bence bütün bu yazdıklarımdan sonra dördüncü Y unutulmuş, onu da siz ekleyin… ALLAH, insanlarımızı asılsız ve kuru iftiralardan korusun.Biz Ordulular dedikodudan bir başımızı kaldırsak neler olmaz ki…