BİNDİK BİR ALAMETE!!?
Bin yıllardır Dünya’nın çeşitli yerlerinde yaşanmış yaşanmamış söylenceler vardır. Ve de yenileri halk tarafından sürekli üretilir. Karşılaştığımız çoğu olaya denk gelen söylenceyle konuya açıklık getirmeye ve de iyice anlaşılmasını sağlarız. Püf noktası’da böyle bir şeydir.
Zamanın birinde bir çömlekçi ve çırağı varmış. Çırak yıllarca çalışmış didinmiş mesleği öğrenmek için. Sonunda bir gün çırak-Ustam ver elini öpüp gideyim. Demiş. Usta gülerek – Evladım, ben sana daha işin püf noktasını öğretmedim.Demiş.Çırak- Ustam ben belleyeceğimi belledim.. Kendi işimi kuracağım. Diyince usta ısrar etmemiş.-Sen bilirsin. Demiş.
Çırak, ustasının karşısına bir çömlek yapım yeri açmış. Öğrendiklerinin tümünü uygulamış. Sonuçta bütün çömlekler çatlamış. Boynunu büküp geri ustasına gelmiş. Usta gülerek –Ocaktan çömlekler çıkarken ben seni bir yerlere salıyordum. Çünkü Ocaktan çıkan çömleğin içindeki hava çok sıcaktır. Bu havaya püf diyerek dışarı çıkarmazsan iç ve dış ısı farkından çömlek çatlar. İşte buna da işin püf noktası denir. Demiş. Ve çırağını tekrar dükkânına göndermiş.
Toplumlar kısaca layık olduğu şekilde yönetilir. Ülkenin aydınları her zaman azınlıktadır. O nedenle özlenen savaşsız, sömürüsüz bir yönetim oluşamaz.
Emperyal güçler sürekli sözlerinin geçtiği yerlerde önce eğitimi yozlaştırmaya çalışırlar. Eğitim bozulunca, sosyal düşkünlük ve ahlaki çöküş ardından gelir. Eğitimsiz toplumlar okumazlar. Okumayınca da olayların ardını göremez ve günlük çıkarlarını önemserler. Her yanıldıklarını anladıklarında da ‘ELİM KIRILAYDI’ der ama bu seferde başka bir tuzağa düşerler.
Ülkemiz 1950 yılından beri, devrimin süreklilik kazanamaması nedeni ile sürekli halkın lehine kazanımlarını yitiriyor.
Dış işlerinin eğitimli kadrolarını MONŞER diye küçümseyerek dış politika yapmaya kalkan AKP hükümeti, sürekli yanlışlar yapıyor. Usta olmayan kadrolarla yürütülen ‘TÜM KOMŞULARIMIZLA SIFIR SORUN’ Tüm komşularla kanlı bıçaklı olma noktasına geldi.
Yeni Osmanlı, sloganı ile çıkılan yol, hüsran ile sonuçlanıyor.
İslam ağırlıklı politika üreteceğim derken emperyal güçlerin istediği, islamı, mezheplere bölüp vuruşturmaya gidiyor. Ve de maalesef ülkemiz, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte Şiilere karşı Sünni cephede yer alıyor. Fakat bizi bu kadar öne süren ABD Irak Başbakanı İran yandaşı şii Maliki’nin görevde kalması konusunda İran’la el altından anlaştı.
Püf noktasını öğrenmeden ustayım diyenler yalnız kendilerine değil yurtlarına hatta Dünya’ya da zarar verebilirler.
Ülkemiz yönetimi maalesef tek kişiye endekslendi. Suriye’nin uçağımızı düşürmesi tüm Dünya medyasında çarşaf çarşaf yer alırken, sayın başbakan gelene kadar kimse bir şey söyleyemiyor. Oysa devlette devamlılık esastır.
Bir ülkedeki baskının oranını anlamak için, ülke insanları dış basını ne kadar takip ediyor.Ve güveniyor. Diye bakmak gerekir. Maalesef ülkemizde birkaç medya kuruluşu hariç hiç biri gerçekleri yani dünya’nın konuştuklarını konuşamıyor.
Dünya basını çarşaf çarşaf belgelerini yayınlarken, Milli Savunma Bakanı, TBMM’de Milletvekillerinin gözünün içine baka baka,-Suriye’de ki direnişçilere yardım etmiyoruz. Dedi.
Bizler Suriye’ye bakarken PKK gemi azıya aldı. Gün geçmiyor ki şehit haberleri medyada yer almasın. Kendi sınırlarını koruyamayan hükümet el gördülük Kandil’e birkaç hava saldırısı düzenledi.
İstanbul’un hali ayrı bir yazı konusu. Bu arada halkı kandırmak için akaryakıt ucuzluyor. Velhasıl, bindik bir alamete, gidiyoruz nereye? 27.06.2012
Bin yıllardır Dünya’nın çeşitli yerlerinde yaşanmış yaşanmamış söylenceler vardır. Ve de yenileri halk tarafından sürekli üretilir. Karşılaştığımız çoğu olaya denk gelen söylenceyle konuya açıklık getirmeye ve de iyice anlaşılmasını sağlarız. Püf noktası’da böyle bir şeydir.
Zamanın birinde bir çömlekçi ve çırağı varmış. Çırak yıllarca çalışmış didinmiş mesleği öğrenmek için. Sonunda bir gün çırak-Ustam ver elini öpüp gideyim. Demiş.
Usta gülerek – Evladım, ben sana daha işin püf noktasını öğretmedim.Demiş.
Çırak- Ustam ben belleyeceğimi belledim.. Kendi işimi kuracağım. Diyince usta ısrar etmemiş.-Sen bilirsin. Demiş. Çırak, ustasının karşısına bir çömlek yapım yeri açmış. Öğrendiklerinin tümünü uygulamış. Sonuçta bütün çömlekler çatlamış. Boynunu büküp geri ustasına gelmiş.
Usta gülerek –Ocaktan çömlekler çıkarken ben seni bir yerlere salıyordum. Çünkü Ocaktan çıkan çömleğin içindeki hava çok sıcaktır. Bu havaya püf diyerek dışarı çıkarmazsan iç ve dış ısı farkından çömlek çatlar. İşte buna da işin püf noktası denir. Demiş. Ve çırağını tekrar dükkânına göndermiş.
Toplumlar kısaca layık olduğu şekilde yönetilir. Ülkenin aydınları her zaman azınlıktadır. O nedenle özlenen savaşsız, sömürüsüz bir yönetim oluşamaz. Emperyal güçler sürekli sözlerinin geçtiği yerlerde önce eğitimi yozlaştırmaya çalışırlar. Eğitim bozulunca, sosyal düşkünlük ve ahlaki çöküş ardından gelir. Eğitimsiz toplumlar okumazlar. Okumayınca da olayların ardını göremez ve günlük çıkarlarını önemserler. Her yanıldıklarını anladıklarında da ‘ELİM KIRILAYDI’ der ama bu seferde başka bir tuzağa düşerler. Ülkemiz 1950 yılından beri, devrimin süreklilik kazanamaması nedeni ile sürekli halkın lehine kazanımlarını yitiriyor. Dış işlerinin eğitimli kadrolarını MONŞER diye küçümseyerek dış politika yapmaya kalkan AKP hükümeti, sürekli yanlışlar yapıyor. Usta olmayan kadrolarla yürütülen ‘TÜM KOMŞULARIMIZLA SIFIR SORUN’ Tüm komşularla kanlı bıçaklı olma noktasına geldi.
Yeni Osmanlı, sloganı ile çıkılan yol, hüsran ile sonuçlanıyor. İslam ağırlıklı politika üreteceğim derken emperyal güçlerin istediği, islamı, mezheplere bölüp vuruşturmaya gidiyor. Ve de maalesef ülkemiz, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte Şiilere karşı Sünni cephede yer alıyor. Fakat bizi bu kadar öne süren ABD Irak Başbakanı İran yandaşı şii Maliki’nin görevde kalması konusunda İran’la el altından anlaştı. Püf noktasını öğrenmeden ustayım diyenler yalnız kendilerine değil yurtlarına hatta Dünya’ya da zarar verebilirler. Ülkemiz yönetimi maalesef tek kişiye endekslendi. Suriye’nin uçağımızı düşürmesi tüm Dünya medyasında çarşaf çarşaf yer alırken, sayın başbakan gelene kadar kimse bir şey söyleyemiyor. Oysa devlette devamlılık esastır. Bir ülkedeki baskının oranını anlamak için, ülke insanları dış basını ne kadar takip ediyor.Ve güveniyor. Diye bakmak gerekir. Maalesef ülkemizde birkaç medya kuruluşu hariç hiç biri gerçekleri yani dünya’nın konuştuklarını konuşamıyor.
Dünya basını çarşaf çarşaf belgelerini yayınlarken, Milli Savunma Bakanı, TBMM’de Milletvekillerinin gözünün içine baka baka,-Suriye’de ki direnişçilere yardım etmiyoruz. Dedi. Bizler Suriye’ye bakarken PKK gemi azıya aldı. Gün geçmiyor ki şehit haberleri medyada yer almasın. Kendi sınırlarını koruyamayan hükümet el gördülük Kandil’e birkaç hava saldırısı düzenledi. İstanbul’un hali ayrı bir yazı konusu. Bu arada halkı kandırmak için akaryakıt ucuzluyor. Velhasıl, bindik bir alamete, gidiyoruz nereye? 27.06.2012