Değerli okurlarım,
Ordu kültür ve turizm il müdürlüğü ve turizmi yakından tanıyan Ordu valisi Orhan DÜZGÜN’ ün üstün gayretleri sonucu geçen sene kış döneminde Ordu ilini devlet tiyatrosu sahneleriyle kucaklamışlardı.
Biliyorsunuz yakın zamanda erkek çocuklarının aile içinde, okulda, asker ocağında nasıl baskılarla karşı karşıya kaldığını izah etmiştim. Bugün size devlet tiyatrosunda sergilenen bir oyundan bahsedeceğim. Daha doğrusu bir kadının fedakarlığını anlatacağım.
Merak etmeyin, kafanızı şişirmeyeceğim ancak kadınlarımızın da ne tür sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını sizlere özetlemek istiyorum.
Gencecik bir kadın, aşk evliliği yapar, hayatını idame ettirmeye çalışır.
Eşinin işleri bozulur, kadın bir arkadaşından senet doldurarak borç para alır. Ancak senete de babasının yerine kendi imza atar. O ülkenin kanunlarına göre bu durum önemli bir suç teşkil etmektedir.
Genç kadının kocası işlerini düzeltir, önemli bir varlığın sahibi olur. Hatta en önemli bankalardan birinin müdürü unvanını kazanır.
Yine aynı bankada kadının borç para aldığı bir avukat vardır. avukatın geçmişi karanlıktır. Genç kadının kocası avukatı içten çıkarmak ister. Avukat genç kadının yanına gelir ve onu tehdit eder. Eğer kocan beni işten atarsa bende kocana bütün gerçekleri anlatırım ve seni tutuklatırım der tehdit eder.
Nihayetinde genç kadının kocası avukatı işten atar.
Avukat mektup yazar, genç kadının evinin posta kutusuna atar.
Noel kutlaması sonrasında genç kadının kocası mektubu okur ve genç kadına hakaret etmeye başlar.Hatta el kaldırır. Şerefimizi beş paralık etin der.
Genç kadın, ben bunu senin için, ailemiz için yaptım deme fırsatı dahi bulamaz. Odasına gider valizini toplar ve tüm gururuyla evi terk etmek ister.
Kocasına gel seninle son kez konuşalım der.
Ben küçüktüm, benim bebeğimi sevdiğim gibi babamda beni bebeğim gibi severdi. Kendi fikirlerini sürekli ön plana tutar, bizim fikrimizi dahi sormazdı. Sorsa bile biz kendi fikirlerimizi anlatamazdık der.
Kocasına bakarak, seninle evlendikten sonra hiç bana fikrimi sordun mu der, beni evin küçük kuşu olarak gördün der. Bana sadece ihtiyacın olduğu zaman değer verdin der. Sen beni sahiplenemedin der. İşte bu nedenle gidiyorum, benim yaptığım hatayı ailemiz için yaptığımı anlayamadın ve bana sahip olamadın der.
Valizini alır, kapıya doğru yönelir. Son kez arkasına baktığında düşüneceğim, çok düşüneceğim. Ne zaman ki benim fikirlerime saygı duyarsan belki o zaman döneceğim der.
Hoş bu da gerçekleşmez ya….!Genç kadın çeker gider.
GÜNÜN SÖZÜ: KAZAK ERKEKLER KORKAK ERKEKLERDİR…